SİYASETTE VEFASIZLIK
Siyaset, uzun yolların, çetin mücadelelerin ve beraber verilen emeklerin sanatıdır.
Fakat bu yolun en acımasız yönlerinden biri de zaman zaman vefa duygusunun yerini hesaplara, koltuk savaşlarına ve kişisel hırslara bırakmasıdır.
Son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nde yaşanan "kayyum krizi" bu acımasız tabloyu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP tarihine on yılı aşkın süre damga vurmuş, birçok fırtınayı göğüslemiş, her seçimde parti tabanının inancını diri tutmuş bir isim.
Genel Başkanlığı bıraktıktan sonra bile, partinin sembol isimlerinden biri olmaya devam etti.
Ancak ne gariptir ki, 30 Haziran dava sürecinde, adeta linç kampanyasına maruz kaldı.
Daha düne kadar "Genel Başkanım" diye hitap edenler, onun liderliğinde milletvekili, belediye başkanı olanlar, kürsülerde onu alkışlayanlar bugün “partiyi bölüyor”, “ihanet ediyor” yaftalarıyla üzerine yürümeye başladılar.
Üstelik Kılıçdaroğlu herhangi bir açıklama yapmadan önce dahi, CHP'nin mevcut yönetimi ve destekçileri tarafından hedef tahtasına konuldu.
Oysa mesele sadece bir dava süreciydi.
Kılıçdaroğlu, "Ben partimi kayyuma bırakmam" diyerek açık ve net bir duruş sergiledi.
Buna rağmen eski yol arkadaşlarının ona dair gösterdiği tahammülsüzlük, siyasette vefasızlığın nasıl kurumsal bir refleks haline geldiğini gösterdi.
Daha da acısı, geçmişte Kılıçdaroğlu sayesinde siyaseten var olan, mecliste ya da belediyelerde yer bulan bazı isimler; sosyal medyada ya da televizyon ekranlarında ona karşı en sert sözleri sarf etmekten çekinmedi.
Bu durum sadece bir kişinin itibarsızlaştırılması değil, siyasetin vefadan ne kadar uzaklaştığının resmi oldu.
Partinin mevcut Genel Başkanı Özgür Özel’in de bu süreçte verdiği mesajlar, bir "birlik ve beraberlik" çağrısından ziyade, "biz artık başka bir yoldayız" havası taşıyordu.
Belki de bu mesaj, sadece Kılıçdaroğlu'na değil, geçmişte partiyi sırtlayan tüm emektarlara verilmişti.
Siyaset sadece başarılarla değil, vefa ile de ölçülür.
Bugün CHP’de yaşanan bu tartışma, sadece bir kayyum meselesi değildir.
Bu, yıllarca aynı çatı altında çalışan insanların, bir yoldaşlık hukukunu nasıl kolayca unuttuğunun, nasıl geçmişe sünger çekebildiğinin göstergesidir.
Vefasızlık, siyasetçinin elini en fazla zayıflatan duygudur.
Bir gün herkes o koltuklardan kalkar, bir gün herkes kendi yolculuğunun sonuna gelir.
Fakat geriye bir şey kalacaksa, bu; hangi görevde olduğunuz değil, kime ne kadar vefa gösterdiğinizdir.
Bugün CHP'de yaşanan kayyum krizi, bir yargı meselesinden çok daha fazlasıdır.
Bu, siyasette vefanın, kadirşinaslığın ve geçmişe saygının sorgulandığı bir sınavdır.
Ne yazık ki bu sınav, birçok isim için sınıfta kalmakla sonuçlanmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.