Futbol ve Din?

Simon Kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" sözünün ne kadar doğru olduğunu, her geçen gün futbol üzerine kafa yordukça daha iyi anlıyorum. Daha evvelden futbol ve siyaset, futbol ve ekonomi, futbol ve kent yaşamı hakkında yazılar yazmıştım. Bundan önce yaşadığımız mübarek bir gecede dini vecibelerimizi yerine getirirken, aklımın bir ucundan da futbol geçmedi değil. Ya bu gece Samsunspor'un maçı olsaydı, ne yapardım diye düşünmüştüm ki tereddütsüz Samsunspor maçını seyrederdim diye de aklımdan geçirmiştim utana sıkıla. Aklıma gelen başıma geldi malum pazartesi akşamı oynanacak olan Kartalspor maçımız Mevlid Kandili'ne denk geldi. O zaman sistemde bir hata olmalıydı ki, bazı örnekler belirince gözümde, aklımdan geçeni onayladım.

Geçtiğimiz sene yapılan Konfederasyon Kupası'nı kaldıran Brezilya'da 90 dakika sonrasında ise ilginç bir olay yaşanmıştı. Finale, Brezilya Milli Takımı'nın saha ortasında takım halinde (yedekler ve teknik kadro ile birlikte) daire şeklinde toplanıp Allah'a şükretmeleri damgasını vurmuştu. 2-0 geriye düştükleri maçı çevirmeyi başarıp kupaya uzanan Brezilyalı oyuncular dünyaya hem futbol hem inanç dersi vermişti. Zaman Gazetesi bu olay üzerine 30 Haziran 2009 tarihli yayınında "Türkiye'de bu hareket olsa ne olurdu" şeklinde bir haber yapmıştı. Emre'nin gol attıktan sonra secde edişinin eleştirilmesi, Hakan Şükür'ün Kutlu Doğum Haftası'nda oynanacak olan Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşması hakkındaki " Bu haftaya yakışır bir derbi olsun, kardeşlik ön plana çıksın" açıklamasına gelen tepkiler ki aynı Hakan Şükür'ün Ramazan ayında puan kaybeden Galatasaray'da hedef tahtası olması ve takımdan gönderilmesinin arkasında dini konularda takıma baskı yapıyor iddiası ilk akla gelenler. Birkaç sene evvel İstanbul takımlarını zorlayan Celal Doğan başkanlığındaki Gaziantepspor'da namaz kıldıkları için kadro dışı bırakılan Fatih Tekke, Hasan Yiğit ve Hasan Özer'in durumu ve antremandaki arkadaşlarına selamın aleyküm dediği için Samet Aybaba tarafından kadro dışı bırakıldığını iddia eden El Saka'nın başına gelenler de cabası.

Tabiki laik bir ülkedeyiz ve öyle de devam etmekle yükümlüyüz. Burada tartışmaya açtığım nokta futbolda dinler arası adaletsizlik. İslam Alemi için önemli günlerde de maç koymak da sadece ülkemize mahsus bir durum. Geçtiğimiz yıllarda Premier League yönetimi, Noel zamanına takvim yetişmediği için erteleme maçlarını koymak istemiş ancak taraftarlardan büyük tepki çekmişti. Ülkemizde ise özel geceleri geçtim, Ramazan ve Kurban Bayramlarında maç yapılması gibi komik bir durum var. Taraftarlar bayram günü aile ziyareti ile takım sevgisi arasında bırakılırken, birçoğu ailelerinden uzak yaşayan futbolcular da bu manevi günde, sevenlerinden ayrı bırakılıyor.

Ülkemizde farklı inançtaki yabancı oyunculara gösterilen müsamma ise entersan. Bir nevi, pozitif ayrımcılık durumu var ortada. Noel zamanı hiçbir oyuncuyu sahada göremeyiz ki ilk devre sonunda oynanacak olan Türkiye Kupası maçları'nın Noel ayına tekabül etmesi nedeniyle oynamak istemeyen yabancıların ya sakatlıklarını bahane etmeleri ya da son hafta saçma sapan bir kırmızı kart görüp ülkelerine gitmeleri adettendir. Lucescu'nun ilk yılında 28 Aralık'ta oynanan bir Denizlispor maçına Galatasaray'ın 18 yerli oyuncu ile çıkması dün gibi akılmdadır. Nitekim buna tepki gösteren yerli oyuncular Ali Sami Yen'deki karşılaşmayı 2-1 kaybettirmişlerdir sarı-kırmızılılara. Musevi oyuncu Balili'nin de Sivasspor yönetimi tarafından gördüğü ayrıcalıkları hepimiz biliyoruz.

Sonuç olarak bu çifte standarta ya da tarihten beri süre gelen kendimizi hakir görüp, yabancıları el üstünde tutma durumuna en azından futbol sahalarında bir son vermek lazım. İspanya'da Müslümanlığına saygı duyulan bir Kanoute örneği varken hem de.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mert ORAL Arşivi
SON YAZILAR