AFET TOPLANMA ALANLARI
Kentlerin kaderi, sadece binalarının sağlamlığıyla değil, kriz anındaki hazırlık düzeyiyle de belirlenir.
Bir deprem anı; saniyeler içinde olup biten, ancak saatler, günler hatta aylar süren etkiler bırakan bir felakettir.
Bu etkilerin en az hasarla atlatılması ise yalnızca yapı stoğunun değil, afet sonrası organizasyon kabiliyetinin gücüne bağlıdır.
Samsun gibi büyüyen, kalabalıklaşan bir şehirde, toplanma alanlarının durumu işte tam da bu nedenle hayati bir önem taşıyor.
Toplanma alanı, bir afetin ardından halkın güvenle sığınabileceği, sağlık, yardım ve bilgilendirme hizmetlerinin organize edilebileceği yerlerdir.
Bu alanlar bir şehrin nefes borusudur.
Ancak Samsun’un nefes boruları giderek daralıyor.
Yıllar önce imar planlarına “acil toplanma alanı” olarak işlenen boş alanların önemli bir bölümü, bugün ya bir apartman bloğu, ya bir alışveriş merkezi ya da otopark olarak karşımıza çıkıyor.
Betonlaşma hızı, afet bilincinin çok önünde seyrediyor.
Resmi verilere göre Samsun’da belirlenmiş yüzlerce toplanma alanı bulunuyor.
Ancak sahaya inildiğinde görülen tablo bambaşka.
Bu alanların çoğu, üzerinde tabelası dahi olmayan, halk tarafından bilinmeyen ya da bir başka kullanım amacıyla işgal edilmiş durumda.
Olası bir depremde vatandaşların yönlendirileceği alanların çoğu, ya fiziki olarak yetersiz ya da erişim açısından sorunlu.
Oysa afet anında ilk 30 dakika, binlerce hayatın kaderini belirleyebilir.
Kargaşa içinde yönsüz kalan bir toplum, afeti daha da ağırlaştırır.
Mahalle bazlı yapılan değerlendirmeler, bazı semtlerde yeterli büyüklükte toplanma alanlarının bulunmadığını, olanların da ya altyapısının eksik olduğunu ya da başka amaçlarla kullanıldığını gösteriyor.
Olası bir kriz anında halkın nereye toplanacağı, nasıl bilgilendirileceği, hangi ekiplerin orada görevlendirileceği gibi temel soruların yanıtları net değil.
Tatbikat yapılmayan bir şehirde, kaos senaryosu hep bir adım ötededir.
Bu eksiklik yalnızca yerel yönetimlerin değil, merkezi yönetimin de sorumluluğunda.
Afet sonrası yönetim, yalnızca arama-kurtarma ekiplerinin değil, belediyelerden sağlık birimlerine, emniyetten AFAD’a kadar tüm yapıların senkronize hareket edebilmesini gerektiriyor.
Ancak bu koordinasyonun sahada karşılığı çoğu zaman eksik kalıyor.
Bunun nedeni çoğu zaman bütçe değil, planlama zaafı ve ihmaldir.
Toplumun afetlere karşı bilinçlendirilmesi kadar, afet anında nereye ve nasıl hareket edeceğinin öğretilmesi de bir zorunluluktur.
Toplanma alanlarının tabelaları görünür olmalı, yerel yönetimler düzenli aralıklarla tatbikat yapmalı, mahalle bazlı bilgilendirme kampanyaları yürütülmeli.
Her birey, yaşadığı semtteki toplanma alanını bilmeli, ulaşım yolunu ezbere bilmeli.
Samsun’un geleceği yalnızca sahil boyu projelerle değil, kriz anındaki akılcı planlamalarla da şekillenecek.
Bugün bir adım atılmazsa, yarın çok geç olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.