Paradigma

 

Yargı kelimesi sadece hukukta mı işe yarar?

İnsanları yargılamak, politikada değişen tutumları yargılamak veya duyulan bir sözü…Herkes kendi düşüncesini sunma iddiası ile konuşur.. Ancak bazen bu acımasızca olabilir. Karşı tarafı ezme amacı taşımadığı halde yanlış hükümlere sebebiyet veren ve

olaylar karşısında gösterilen tepkilerin yersiz, anlamsız,fevri olmasının en büyük kaynağı nedir?

 

Kişiye göre değişen bir sürü cevaplar sunulabilir…

Düşünmek yerine yargılamayı seçmek kolay olduğu için mi?

Hırs ve kin dolu yüreklerin çok olması mı?

Ya da yargılamak hayatının en temel taşıdır kim bilir…Bir sürü madde çıkar ortaya ama en büyük neden çok basit, tek kelime; “paradigma” 

 

Nedir paradigma?

Somut olan bir resme ilk bakılan an ile ufak bir baş çevirmesi sonucu bakılan resim arasında ki büyük farkların ortaya çıktığı bir algı çeşididir. Terimsel anlamı ise; dışa kapalı,kendi içinde örgülü sistem. Bu yazıyı okuduktan sonra paradigma oluşturacak bir resmi alıp koyun karşınıza ve düşünün…İlk baktığınız resmin aslında o olmadığını göreceksiniz ufak değişimler ile algı sisteminize fırtına yaşatacaktır bu durum.. Bu keyifli oyunu somut olan resim karşısında yaptıktan sonra olaylara bu algıyı dahil edin fevri davranışlarınızın törpülendiğini az da olsa fark edeceksiniz. Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hatta kimi zaman dış görünüşleri hakkında hüküm verirken, elde tutulan veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Nedenlerini bilmeden çok yanlış yargılara varılabiliyor. Bu da karşılıklı çatışmaya sebebiyet oluyor. Bu durumu aza indirmek için çok kolay bir yöntem. Bu durumu akıllarda daha netleştirmek için psikolojide çok bilinen ama unutulan hikayeyi paylaşmak istiyorum;

 

Hava alanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanında ki sehpaya dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltukta oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve yemeye başlıyor. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta canı o an istemediği halde, kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha atmaz mı? Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane, kadın bir tane. Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş.Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün; kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu? Meğer, bunca zamandır adamın kurabiyesini yiyormuş. Tabii çok utanmış ama, artık iş işten çoktan geçmiş.

 

Bu hikaye paradigmanın olaylarda ki yansımasıdır. Bakış açınıza paradigmayı dahil ettiğiniz sadece 1 gün geçirmeyi öneriyorum sizlere gerçekleşen değişim ise sizde sır olarak kalsın… Sorunların içinde kaybolmak yerine, hareket alanını kullanarak değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma fırsatını da yakalıyorlar. Zaten sorunları paylaşma amacının biri de, farklı bir bakışın bize, farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR