Talim ve terbiye

İslâm kültüründe genellikle öğretimin karşılığı olarak tâlim, eğitimin karşılığı olarak terbiye kullanılmaktadır. Ayrıca öğrenim için tahsil ve daha çok eğitimi ifade etmek üzere tedris, te’dîb, tehzîb, siyaset, tezkiye, irşad gibi kelimelere yer verilmektedir. Sözlükte “bir şeyi gerçek yönüyle kavramak, bir nesnenin şekli zihinde oluşmak, nesneyi gerçek haliyle bilmek” anlamındaki ilm kökünden türeyen ta‘lîm “birine bilgi öğretmek, ders okutmak” demektir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ʿalm” md.).

Bilgi öğretme işini yapana muallim, bilgi öğrenene müteallim denir. “Korumak, ıslah etmek, gözetmek, yükseltmek” anlamındaki rabv kökünden türeyen terbiye kelimesine “çocuğu veya ekini besleyip büyütmek, geliştirmek” mânası verilir (Fîrûzâbâdî, el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ, “rbv” md.). Râgıb el-İsfahânî, terbiyeyi “bir şeyi en mükemmel derecesine ulaşıncaya kadar adım adım inşa etmek” şeklinde tanımlar (el-Müfredât, “rbv” md.). Beyzâvî ise “bir şeyi derece derece geliştirerek kemaline ulaştırmak” diye açıklayarak bunun bütün canlılar için söz konusu olduğunu söyler (Envârü’t-tenzîl, I, 7).

Yetişme ve gelişme bütün canlılarda görülürse de terbiye daha çok insan hakkında kullanılan, onun bedenî, zihnî, ahlâkî gelişmesini ve olgunlaşmasını sağlamayı ifade eden bir terim haline gelmiştir. Bu faaliyetin önemi, ilkeleri, metotları, etkileri ve hedefleri gibi konulardan bahseden disipline de terbiye ilmi veya kısaca terbiye denilmiştir. “Öğrenmek ve ezberlemek” anlamındaki ders kökünden türeyen tedris “öğretmek, ders vermek” demektir. Ders veren kimseye müderris, ders okutulan yere medrese adı verilir.

Terbiyeden başka eğitim karşılığında kullanılan bir kelime “iyi tutum, incelik, kibarlık” anlamındaki edeb kelimesinin türevi olup “eğitmek, bilgilendirmek” mânası taşıyan te’dîbdir. Cevherî te’dîbi “kişinin eğilim ve davranışlarının bizzat kendi iradesiyle veya dış bir otoritenin etkisiyle kontrol edilip yönlendirilmesi” diye açıklar. Aynı müellif tehzîbi de “arıtmak, ahlâkını güzelleştirmek” şeklinde tarif eder (eṣ-Ṣıḥâḥ, “edb”, “hẕb” md.leri). Ayrıca te’dîbi “tâlim”, tehzîbi “temizlemek, saflaştırmak” biçiminde açıklayanlar vardır (Fîrûzâbâdî, el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ, “edb”, “hẕb” md.leri; Lisânü’l-ʿArab, “edb”, “hẕb” md.leri; Tâcü’l-ʿarûs, “edb”, “hẕb” md.leri).

Ahlâk eğitimi ve öğretimi için “tehzîbü’l-ahlâk” terkibi kullanılmıştır. Yahyâ b. Adî, İbn Miskeveyh, Nasîrüddîn-i Tûsî, Gazzâlî gibi müellifler ahlâk konusundaki kitaplarına veya eserlerinin ahlâka ilişkin bölümlerine bu adı vermiştir. Siyâset kelimesinin “yönetmek, emretmek ve yasaklamak, boyun eğdirmek” gibi mânaları yanında “eğitmek, te’dip etmek” anlamına geldiği de belirtilir (Fîrûzâbâdî, el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ, “svs” md.; Lisânü’l-ʿArab, “svs” md.; Tâcü’l-ʿarûs, “svs” md.).

Tezkiye ise “temizlemek, ıslah etmek” ve özellikle “nefsi arındırmak, geliştirmek” gibi kısmen terbiyeye yakın anlamlarda kullanılır. “Doğru yolu bulup kararlılıkla benimsemek” mânasındaki rüşd kökünden türeyen irşâd “doğru yolu göstermek” demektir ve daha çok dinî alanlarda yaygın eğitim hizmetleri için kullanılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Özdemir Arşivi

HAVF

26 Şubat 2024 Pazartesi 09:00
SON YAZILAR