NAMAZ BİLİNCİ
Namaz… Nice sırlarla nice hikmetlerle bezenmiş bir ibadettir. Namaz; dinin direği, cennetin anahtarı, ruhun yakarışı, Allah’ı yüceltmenin, tesbih ve tekbir eylemenin adıdır. Namaz; duadır, şükrün ifadesidir, Rabbe yönelişinin en güzel makamıdır. O’na hamd-ü senâda bulunmanın adı, insanın var oluşunun anlamıdır.
Namaz bir davettir. Rahmanın katından gelen bir davet… Davete icabet eden, huzura koşan, seçmek gerektiğinde ilk önce onu tercih eden kurtuldu. Davetten yüz çeviren ise ebedi âlemde yüz çevrilenlerin safında ziyana uğrayanlardan oldu. Bedeniyle Rabbine yönelmeyen, kalbiyle hissetmeyen, aklıyla düşünmeyen insanın hali nasıl izah edilir? “O halde beni anın, ben de sizin anayım, Bana şükredin nankörlük etmeyin.” (Bakara, 2/158) buyuran Rabbim, kendisini dünyada unutanı Ahirette rahmet boyutunda unutmaz mı?
“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm yalnız âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am, 6/162) ayet-i kerimesinde buyurulduğu gibi sadece Rabbimiz için kıyama durduğumuz, tekrar tekrar ahdimizi yenilediğimiz, Kur’an-ı Kerimde 99 yerde muhatap olduğumuz her rüknüyle dirilişimizin şiarıdır namaz… Allah Resûlü (s.a.s) “Gözümün nuru kılındı namaz” buyurarak sevilmeye değer olanı bize gösterdi. Dünyanın yükü omuzlara bindiğinde “Rahatlat bizi ya Bilal, namaza çağır da rahatlayalım” buyurarak huzura giden yolu haber verdi bizlere.
Kur’ân-ı Kerim’de namaz emri, dosdoğru kılmak fiiliyle ifade edilir. Hem namazın edası sırasında, hem de ibadet sonrası günlük hayatımızda namazın ruhuna uygun hareket edilmesidir istenen. Namazda huşu ve tadil-i erkâna riayet edilerek eda edilen namazın “Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.”(Ankebut, 29/45) emri gereğince kalbimizi arındırması, ahlakımızı güzelleştirmesi, haramlardan bizi uzaklaştırması gerekir. Hayatımızın merkezinde namaz olmalıdır. İşlerimiz değil namazımız önceliğimiz olmalıdır. Hayatımız namazlaşmalıdır. Çünkü namaz “Allah’ım! Sana inandım ve seni seviyorum” demenin elle tutulur, gözle görülür somut ifadesi, Rabbe itaatin, şeytana başkaldırının adıdır.
Bizim için en güzel örnek olan Allah Resûlü’nün (s.a.s)’in cennette kendisiyle olmak isteyen Sahabe’ye “Secdelerinle bana yardım et” deyişi, namazdaki gayretimizi, samimiyetimizi artırmalıdır. “Benim kıldığım gibi namaz kılın” diyen o kutlu elçinin çağrısına uyarak namazımız beden şehrimize nur, ruhumuza gıda olmalıdır. Ve namazlarımız dünya ve ahiret huzurumuz olmalıdır. Kıyama durduğumuzda da ağzımızı gıybetten, gözümüzü, kulağımızı haramlardan temizlemeli, kulluk şuuru ve namaz bilinciyle hayatımız anlam bulmalıdır. Tadil-i erkâna riayet ederek ve huşu içerisinde namazlar eda edilmeli ki namazlarımız miracımız olsun, Rabbimiz katında derecemizi yükselten amelimiz olsun.
Manevi hayatımızın yıllık bakım zamanı olan Ramazan Ayı’nda nefsini tezkiye ve terbiye edenlerden olmak ümidi ve “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle” (İbrahim, 16/40) duasıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.