Doğdunuz Şehrin Ölmesi

 

Olağan üstü dönemlerden geçiyoruz yine.. Bayram öncesi millet olarak yaşadığımız acı ve hüzün katlandıkça katlanıyor. Önce şehitlerimiz, sonrasında deprem felaketi..

 

Her zaman kötü olandan ders almanın gerekliliğinden bahsedilir ki öyledir. Biz toplum olarak bu konuda pek başarılı değiliz bu doğru ancak son yaşadığımız felaket sonrasında sergilenen eş zamanlı davranışlar umut verici..Her ne kadar bazı faşizan destekçilerinin ırkçı bakış açıları hakim olsa da medya ve basın yoluyla bunu bastırmayı başaran bir savunma geliştirildi..

 

Van'da yapılan yardımlara halkın desteği plan ve programsız hatta bazen bilinçsiz de olsa gerekli bir eylemdi. Kızılay'ın mağdur insanlara yaşattığı çadır krizi sonrasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in deprem vergilerinin nereye gittiğini açıklayamaması gibi bir çok olumsuzlukları kenara atmamızı sağlamış oldu eş zamanlı yapılan halk bütünlüğü…

 

Doğduğunuz şehrin ölmesi gibi bir şey yaşananlar..Tüm bu kayboluşa eşlik eden olumsuz şartlar da cabası..Yağmur, çamur içinde kalmak, soğuktan üşümek, çocukların şahit olduğu görüntülerin zihinlerde bıraktığı izler, yıllara meydan okumuş ihtiyar dedelerin çocuk gibi gözyaşı dökmesi,göçük altında yarım kalan hayatlar…Hayalin de ötesinde bir sürü yüz ifadesini görebileceğimiz yer Van!

Her adımda hayat hikayelerinin olduğu bir şehre uzaktan tanıklık etmek bile çok etkileyici. İnsanların her gün akın edip yardıma koşması gazeteciler,öğrenciler,bakanlar…tüm önemli isimlerin organizasyonundan çok Anadolu'nun güzel insanlarının bireysel olarak katılımı çok daha samimi olsa gerek, “bir elin verdiğini öteki görmeyecek” fikriyatı ile yetişen bir toplumuz ne de olsa..

 

Gözlem sonucunda bize yansıyan duygu yüklü yardım kampanyalarını gördükçe insan kendini sorgulamadan edemiyor. Büyük küçük herkesin bir şeyler yapma isteği bana “ben ne yapabilirim?” sorusunu bir kez daha tekrarlattı...Gazeteciliğe hayran biri olarak orada bulunmak ve acıya ortak olup katkı sağlamak en büyük isteğimdi, ancak öğrenci olmanın getirisiyle imkanlar el vermiyor. Bu sebeple dar çember içinde ne yapabilirim diye araştırma yaptım. Samsun'da bir çok dernek ve vakıflar kampanya oluşturarak yardım elini uzatıyor Van'daki mağdur insanlara…Onlardan biri de İhh insani yardım vakfı gönüllüsü Şennur Güneysu önderliğinde “100 yetim giydirme” adı altında yapılan bir yardım kampanyası...Bu güzel amaç için oluşturulan yardım kampanyalarından sadece biri.. Bahanelerin kalkan olmasını engelleyerek bu yardıma ortak olmak için davete ya da artı bir şeye gerek yok. Vicdana kulak vermek yeterli.

Birey olarak burada dikkat etmemiz gereken önemli ayrıntı ise; yardım kampanyası adı altında gerçekleştirilen hizmetlere sorgusuz katılmamaktır. Terör destekçileri için bu afet uygun bir ortama dönüştüğünü bilerek güvenli olanı seçmekte fayda var. Mağdurun dahi mağdur olana yardım etme çabasını görerek elimiz kolumuz bağlı oturmak beşeriyete aykırı olur.

99 depreminden kurtulan bir vatandaşın yardım için gönderdiği montun cebine yazdığı mektup karşılığında aldığı cevap aslında her şeyi özetliyor; “Sana söz! bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım.” Diyor afetzede bir vatandaş…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR