SAMSUN ETİ BAKIR VE YAPILACAK DOLGU ALANI

Mehmet Ali Coşkuner

Samsun’un Tekkeköy ilçesi son günlerde yalnızca haritalarda değil, kamuoyunun vicdanında da yeniden şekilleniyor.

Nedeni ise Eti Bakır A.Ş.’nin Karadeniz’e doğru uzanacak 170 bin metrekarelik bir dolgu alanında, çeşitli kimyasal madde depolama tesisleri kurma planı.

Tekkeköy'de hâlihazırda faaliyet gösteren sanayi ve depolama tesislerine eklenecek bu yeni yapı, çevresel boyutu nedeniyle kamuoyunun farklı kesimlerinden yankı buldu.

Ancak mesele sadece bir dolgu alanı ya da birkaç depolama tankından ibaret değil.

Tartışmanın merkezinde, kalkınma ile çevre arasında denge kurmanın zorluğu yatıyor.

Yatırımcı açısından bakıldığında, dolgu alanı bölgedeki lojistik ihtiyaçlara cevap vermeyi hedefliyor.

Eti Bakır, Karadeniz liman hattına entegre edilecek bir depolama ve sevkiyat merkezi kurarak dışa bağımlılığı azaltmak ve üretim süreçlerini hızlandırmak istiyor.

Firma, güvenlik önlemlerinin uluslararası standartlarda olacağını, sızdırmazlık sistemleriyle çevreye zarar verilmeyeceğini ifade ediyor.

Ayrıca üretim değil, yalnızca depolama yapılacağı bilgisi özellikle vurgulanıyor.

Proje, yatırım, istihdam ve bölgesel kalkınma açısından değerlendirildiğinde, ciddi ekonomik potansiyel taşıyor.

Yıllardır sanayinin yükünü çeken bölgede yeni iş olanakları olabilir.

Ancak mesele tam da burada hassaslaşıyor.

Yatırım yapılırken, çevre kirliliği, deniz, sağlık dengesi için endişeler ortaya çıkıyor.

Çevre örgütleri ve bazı yerel yöneticiler, bu dengeyi sorguluyor.

TEMA Vakfı başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu, denize yapılacak dolgunun kıyı çizgisini bozacağını, deniz akıntılarında kalıcı değişikliklere neden olabileceğini ve yerel ekosistemi tehdit edeceğini savunuyor.

Özellikle dikkat çekilen bir diğer nokta da sağlık.

Tekkeköy’ün bazı mahallelerinde yıllardır artış gösteren kanser vakaları, bölgenin mevcut sanayi yükünden nasıl etkilendiğini gözler önüne seriyor.

Yeni bir tesisin, hele ki kimyasal depolama amacıyla kullanılacaksa, yaratacağı ek baskının uzun vadede insan sağlığına olası etkileri endişe verici.

Bu gibi projelerde temel mesele, karar alma süreçlerinde şeffaflık, katılımcılık ve bilimsel veri temelli planlama yapılmasıdır.

Bölge halkı, yalnızca projenin ekonomik boyutuyla değil, uzun vadeli etkileriyle ilgili de bilgilendirilmelidir.

Üniversitelerden, bağımsız çevre mühendislerinden, sağlık uzmanlarından görüş alınmalı; ÇED raporları kamuya açık, ulaşılır ve anlaşılır biçimde paylaşılmalıdır.

Belediyelerin imar planı düzenlemeleri, sadece yatırımcıyı değil, o bölgede yaşayan insanları da dikkate almalıdır.

Yatırımın büyüklüğü ya da ekonomik getirisi, halkın yaşam hakkının ve çevresel sürdürülebilirliğin önüne geçmemelidir.

Bu konu, ne sadece yatırımcıyı suçlamakla çözülebilir, ne de projeyi tamamen reddetmekle.

Samsun gibi sanayi ile doğayı yan yana yaşatmaya çalışan şehirlerde, çözüm ancak tarafsız aklın, bilimsel yaklaşımın ve toplumsal katılımın devreye girmesiyle bulunabilir.

Tekkeköy sahili yalnızca sanayiye değil, aynı zamanda balıkçının ağ çektiği sulara, martının sesine de ev sahipliği yapıyor.

Bu seslerin birbirini bastırmadığı, tersine tamamladığı bir gelecek mümkün.

Yeter ki doğru sorular sorulsun, tarafsız yanıtlar aransın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.