MENFAATİN GÖLGESİNDE SİYASET

Mehmet Ali Coşkuner

Türkiye’de siyaset uzun zamandır bir “menfaat oyunu”na dönüşmüş durumda.

Ne yazık ki kimin yanında kimlerin durduğu, hangi ilkelerin savunulduğu ya da hangi değerlerin peşinden gidildiği değil; sofrada ne kadar “bal” olduğuyla ölçülüyor.

Güç kimdeyse kalabalık onun çevresinde toplanıyor, imkân kimdeyse herkes oraya akıyor.

Seçim meydanlarında sık sık duyduğumuz o içtenlik dolu sözlerin, sandıkların kapanmasıyla birlikte buhar olup uçması, aslında bu çarpık düzenin en belirgin göstergesi.

Halk, seçimden seçime hatırlanıyor; işçi, çiftçi, emekli yalnızca oy pusulasında kıymetli hale geliyor.

Sandıktan sonra ise kapılar yeniden ağırlaşıyor, vatandaşın sesi işitilmez hale geliyor.

Siyasetin bu “çıkar merkezli” yapısı yalnızca iktidarda olanları değil, muhalefeti de kapsıyor.

Gücü elinde tutanla yakınlaşmak, makamdan faydalanmak isteyenler kadar, yarın koltuk değiştiğinde bir anda saf değiştirenler de bu düzenin parçası.

Dün yere göğe sığdıramadıkları liderleri bugün acımasızca eleştirenleri, yeni güç sahiplerinin peşine takılanları görmek artık kimse için şaşırtıcı değil.

Ama işin en acı yanı, halkın gerçek sorunlarının bu menfaat çarkında sürekli ötelenmesi.

Yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik gibi sorunlar siyasetin gündemine yalnızca çıkar hesabına uygun düştüğü ölçüde girebiliyor.

Bir vatandaşın evi yanmadıkça, bir işçinin hakkı gasp edilmedikçe, bir ailenin sofrası boş kalmadıkça kimse harekete geçmiyor.

Toplumsal acılar bile çoğu zaman yalnızca başkasının başına geldiği için önemsenmiyor.

Oysa siyaset, koltuk ve makam mücadelesi değil; halkın gerçek ihtiyaçlarına çözüm üretme sanatıdır.

Adalet, liyakat ve samimiyet olmadan yürütülen her siyasi hareket, günü geldiğinde yalnızlığa mahkûm olur.

Çünkü menfaatin bittiği yerde, sahte dostlukların da ömrü tükenir.

Bugün asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, menfaatin değil, vicdanın siyaseti.

Sofrasını halkla paylaşabilen, makamı millete hizmet kapısı görebilen, çıkar için değil değer için yürüyen bir anlayış.

Ancak o zaman güvenin, huzurun ve gerçek demokrasinin kapısı aralanabilir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.