ESKİ BAYRAMLAR

Mehmet Ali Coşkuner

En az bir hafta önceden evlerde bayram temizliği başlardı. 

Camlar yaz kış fark etmeksizin ardına kadar açılır, bütün ev havalandırılır, tül perdeler yıkanır, halılar silkelenir, kıyı köşe arap sabunu ile iyice temizlenirdi. 

Evdeki arap sabunu kokusu arttıkça, bayram alışverişi gününün yaklaştığını anlar ve mutlu olurduk. O zaman tabii böyle çok katlı alışveriş merkezleri yok. Alışverişin bir numaralı adresi Mecidiye idi.

Bu gezintiler çocukluğumun en güzel anıları olarak hala zihnimdedir. Bayram demek, yeni bir elbise, yeni bir çift çorap ve bayram sabahına kadar sarılarak yatacağım yepyeni gıcır gıcır bir ayakkabı demekti. 

Büyükannem birkaç gün önceden hamur açmaya başlardı. Börek ve sevdiğimiz tatlıları hazır ederdi.

Nihayet bayram sabahı geldiğinde babamla büyük camiye bayram namazına giderdik. 

Bazen babamla komşularımızla beraber bayram namazı dönüşünde hep birlikte tadına doyum olmayan kalabalık kahvaltılara otururduk.  

Sonrasında bayramlıklarımı giyer. Her seferinde annem kardeşimle bana “üstünüzü kirletmeyin” diye tembih ederdi.  

İlk iş olarak dedemizi büyükannemizi ziyaret eder, ellerini öperdik. Büyükannem kenarlarını kendi işlediği beyaz ipek mendillerin arasında harçlığımızı verirdi ve kardeşimle ben havalara uçardık. 

Ben paralarımı yastığımın altında biriktirir ve her yeni harçlıktan sonra hevesle baştan sayar, o paralarla neler alabileceğimin hayalini kurmaya başlardım. 

Sonra her evde olduğu gibi diğer aile büyüklerimizi ve komşularımızı ziyarete gider, onların heyecanla bize gelmesini beklerdik. Kapı zili her çaldığında uçarak açardık. Bayram boyunca şeker, lokum,yemekten zevk alır, çok eğlenirdik, çok gülerdik. 

Arkadaşlarımızla düşe kalka oynar, yepyeni giysimizi sabahtan akşama kadar leş gibi yapardık. Bayram boyunca sevgi içinde oyun oynardık.

Benim yaşlarımdaki herkesin çocukluğunda bayram demek mutluluk demekti. Hani yerli filmlerde olur ya… O kadar güzel, o kadar temizdi her şey.

Maalesef bizim çocuklarımız için aynı şey geçerli değil.

Şimdi biz büyüdük ve kirlendi dünya.

Aklımızın alamayacağı, hayal edemeyeceğimiz büyüklükte acılar yaşıyoruz ülke olarak. Çocuklarımız yaşananların farkında. Televizyon açmasak gazeteden, gazete almasak, internetten hiçbiri olmasa arkadaşlarından öğreniyorlar yaşananları. Fazla sorgulamıyorlar.  Kötü haberleri şimdilik bünyeleri reddediyor ama dünyada bir “İyiler”, bir de “Kötüler” olduğunun bilincine bizden çok daha önce vardılar.

Ayrıca tüketim toplumu haline geldik. Yeni bir çift çorap ya da bir ayakkabı günümüz çocuklarını dünyanın en mutlu kişisi kılmaya yetmiyor. Şimdi kimse ev temizlemekle filan uğraşamıyoruz. Tül perdelerimiz beyaz sabun kokmuyor. Arap sabunu kullanan bile pek kalmadı. Halbuki bunlar mutluluğun simgeleriydi.

Biz bu bayram evimizdeyiz. 

Arkadaşlarımızla birbirimize bayramlaşmaya gidip gelmek, ocakta devamlı demlenen çayları tazelemek, büyük bir bayram sofrası kurup hep birlikte bayram yemeği yemek, bol bol sohbet etmek planlarımız arasında… 

Ama en çok da birbirimize ihtiyacımız var… 

Çocuklarımıza, eşimize, kardeşlerimize, arkadaşlarımıza, tüm sevdiklerimize… 

İhtiyacımız var.. 

Hepimize şefkatle birbirimizin yaralarını saracağımız, birbirimizi sevgiyle iyileştireceğimiz, tatlı yeyip tatlı konuşacağımız bir bayram diliyorum. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.