AFET GELMEDEN ÖNCE UYAN SAMSUN!

Mehmet Ali Coşkuner

Canik’teki toprak yığını sadece bir aileyi değil, bir şehri gömdü.


O facianın ardından hepimiz suskunlaştık, ürperdik, içimiz yandı.

Ama acılar hafızamızdan hızla silinirken, Samsun bir başka sorunun gölgesine düşüyor.

Olası bir afete ne kadar hazırız?

Çünkü Samsun, afet kuşağında olan bir şehir.

Heyelanla, sele, fırtınayla, çökme riskiyle iç içe yaşıyoruz.

Ama bu şehrin planı hâlâ "duacı olmaktan" ibaret.

Oysa mesele dua etmek değil, önceden düşünmek, önceden önlem almak.


İşte tam da bu yüzden, bu yazımda belediyelerin, AFAD’ın, halkın ve tüm kamu kurumlarının bu konuda ne yaptığına ve ne yapmadığına yakından bakmak istedim.

1. Samsun’da Tatbikatlar Var, Ama Bilinç Nerede?

AFAD Samsun İl Müdürlüğü zaman zaman afet senaryolarıyla tatbikatlar düzenliyor.

Sel geliyor, bina çöküyor, ekipler yetişiyor.

Kamyonlar, kepçeler, sirenler, drone görüntüleri…

Evet, medyatik bir hareket oluyor.

Peki sonra?

Kaç mahallede vatandaş bu tatbikatlara dahil ediliyor?


Kaç kişi, ilk 5 dakika hayatta kalma bilgisine sahip?


Çocuklarımıza, yaşlılarımıza afet çantası hazırlamayı öğrettik mi?


Hayır.

Tatbikatlar kameraya oynanıyor, halka değil, kamuoyuna hitap ediyor.

Samsun’un 17 ilçesinde, her yıl düzenli ve mahalle odaklı bilinçlendirme kampanyaları yapılmalı.

Sadece afiş asmakla olmaz.

İnsanlara afetin ayak sesi duyurulmalı.

Çünkü afet, kapıya geldiğinde değil, kapıya yaklaştığında durdurulur.

2. Belediyeler Ne Yapıyor? Daha Doğrusu Ne Yapmıyor?

Samsun Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, afet sonrası yardım dağıtımında elbette sahaya iniyor.

Battaniye, çorba, çadır, konteyner…


Ama asıl soru şu: Afet gelmeden önce ne yapıyorlar?

Bir şehir, sadece yaşanan felaketlere verdiği tepkiyle değil, yaşanmadan önlediği felaketlerle övünmelidir.

  • Bugün Canik’in Toptepe Mahallesi'nde kaç bina heyelana karşı güvenli?
  • Atakum’da dere yatağı üzerine kurulan siteler ne zaman denetlenecek?
  • İlkadım’ın iç kesimlerinde yıllardır toprak kayması riski taşıyan yamaçlar neden hâlâ yapılaşmaya açık?

Ne yazık ki belediyelerde teknik kadrolar eksik.

Bazı ilçelerde bir tane bile jeoloji mühendisi yok!

Zemin etütleri kâğıt üstünde hazırlanıyor.

Raporlar masa başında yazılıyor.

Yani binanın altı boş, ama üstü dolu.

3. Kamu Binaları; tÇökmeden Ayakta Kalabilecek mi?

Samsun’da onlarca kamu binası 2000 yılından önce yapılmış.

O zamanın deprem yönetmeliği, bugünküne göre çok zayıftı.


Bugün hâlâ kullanılan okul binaları, sağlık ocakları, kamu daireleri, sosyal hizmet merkezleri…

Kaçı güçlendirildi?


Kaçı yeniden projelendirildi?

Devletin vatandaşa “güçlendirin” dediği binalar, önce kendisine örnek olmalı.


Afet anında çocuklarımızın sığındığı okul, sağlık hizmeti aldığımız hastane ilk çökense, bu şehir neyle övünecek?

Yapılması gereken açık;
Tüm kamu binaları bilimsel analizden geçirilmeli, güçlendirme çalışmaları hızla başlamalıdır.


Bu, belediyeler için bir “seçim vaadi” değil, insani ve hukuki bir zorunluluktur.

4. Halkın Sorumluluğu; Uyan Ey Samsunlu!

Bu şehri sadece yönetenler değil, yaşayanlar da koruyacak.


Ama halk hâlâ “bize bir şey olmaz” rahatlığı içinde.

  • Apartmanınızda yangın merdiveni kaç kişi tarafından biliniyor?
  • Herhangi bir toplanma alanının yerini öğrenmek için bir dakikanızı ayırdınız mı?
  • Çocuğunuz okuldan nasıl çıkacak, siz eve nasıl ulaşacaksınız, planladınız mı?

Hayır.

Çünkü biz hâlâ afetleri birer televizyon haberi zannediyoruz.


Ama Samsun’un heyelanı da, seli de, fırtınası da kapı komşunuz.

AFAD gönüllüsü olmak, bir kahramanlık değil, bir vatandaşlık görevidir.


Her birey en az bir kez afet eğitimi almalı, çocuklarımıza afetle yaşamanın yollarını öğretmeliyiz.


Çünkü bilgi, en büyük barınaktır.

5. Çözüm Rehberi; Bilinçle Başlar, Uygulamayla Biter.

Samsun için çözüm net:

  • Mahalle bazlı afet bilinçlendirme eğitimleri zorunlu hale gelmeli.
  • AFAD, belediyeler ve STK’lar ortak hareket planları oluşturmalı.
  • Toplanma alanları güncellenmeli, her eve duyurulmalı.
  • Yeni yapılaşmalarda afet risk raporu zorunlu olmalı.
  • Tüm kamu binaları yeniden analiz edilmeli.
  • Vatandaş, cep telefonundan bulunduğu mahallenin afet riskini görebilmeli.

Son söz; Afet değil, ihmal öldürür.

Unutmayalım;
Afet, doğanın bir gerçeğidir.

Ama yıkım, insanın ihmaliyle olur.


Samsun’un afet gerçeğiyle yüzleşmesi için bir can daha kaybetmemiz gerekmiyor.


Hazırlıklı olmak, lüks değil; sorumluluktur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.