Samsun'daki proje ile ilgili iddialara Eti Bakır'dan cevap

Şirket, projeyle ilgili gerçek dışı bilgilerin paylaşıldığını üzülerek takip ettiklerini ve şeffaf bir diyalog içerisinde olmayı önemsediklerini vurguladı.

Açıklamada, deniz dolgu yönteminin mühendislik ve altyapı projelerinde dünya genelinde uzun yıllardır başarıyla uygulanan, teknik yeterliliği kanıtlanmış bir çalışma metodu olduğu belirtildi. Ülkemizin birçok imza projesinin de bu yöntemle başarıyla hayata geçirildiği ifade edildi.

Çevre ve Güvenlik Ön Planda
Toplam 177,6 bin metrekarelik alanda hayata geçirilmesi planlanan projenin önceliğinin çevre ve güvenlik olduğu vurgulandı. ÇED Raporu'nda tüm olası risklerin ve bu risklere karşı atılabilecek adımların belirlendiği kaydedildi.

Bu kapsamda, projenin hayata geçmesi halinde ilk adımın, dalga etkilerini ve kıyı erozyonu riskini ortadan kaldırmak için yapılacak 1,4 kilometre uzunluğundaki kaya tahkimatı olacağı belirtildi.

Böylece, kamuoyuna risk olarak yansıtılan konuların henüz dolgu çalışmaları başlamadan bertaraf edileceği ifade edildi.

Üretim Yapılmayacak
Proje alanının Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmelikler kapsamında sadece depolama alanı olarak kullanılacağı ve herhangi bir üretimin söz konusu olmayacağı açıklandı.

Uluslararası standartlara uygun, tüm güvenlik önlemlerinin alınarak inşa edilmesi planlanan projede, Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4’üncü maddesinde yer alan “liman” tanımı kapsamında sadece depolama birimlerinin bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğu ve işletmenin bunun dışına çıkma gibi bir tasarrufunun bulunmadığı belirtildi.

Depolama Alanları İnşa Edilecek
Projede, dolgu malzemesi olarak suda çözünmeyecek kaya ve kırma taş kullanılacağı bilgisi verildi. Özellikle fosforik asit depolama alanlarının en fazla güvenlik önleminin alınacağı bölge olacağı, kapasitenin anlık takip edilerek taşma havuzları kurulacağı ve bu havuzların iç yüzeylerinin aside dayanıklı sızdırmaz malzemelerle kaplanacağı belirtildi.

Sülfürik asit ve fosforik asit tanklarının aside dayanıklı karbon çelik malzemeden imal edileceği, fosforik asit tanklarının iç kısımlarının ise korozyonu önlemek için lastik malzeme ile kaplanacağı ifade edildi.

Fosfat depolama alanının çevresel ve iş güvenliği standartlarına uygun, yüksek dayanıklılığa sahip beton ve çelik yapı elemanları kullanılarak inşa edileceği, zemin ve duvar kaplamaları için fosfatın uzun süreli depolanmasında oluşabilecek aşınma ve korozyona karşı dayanıklı malzemeler kullanılacağı vurgulandı.

Nihai Ürün ve Konsantre Depolaması
Proje alanında Eti Bakır Samsun İşletmesi’nin nihai ürünleri olan AS, DAP ve NP/NPK gübrelerinin depolanması amacı ile rüzgârdan ve nemden korunaklı, tamamen kapalı depolama alanları oluşturulacağı belirtildi.

Bu alanların çelik veya prekast beton olarak inşa edileceği ve üretilen gübrelerin kapalı bant yolları ile depolama alanına sevk edileceği açıklandı.

Bakır konsantresi ve pirit depolama alanlarının da tıpkı gübre depoları gibi rüzgârdan ve nemden korunaklı, tamamen kapalı çelik veya prekast beton olarak inşa edileceği ifade edildi.

Afetlere Dayanıklı Tasarım
Taşma havuzları, son teknoloji silolar ve yüksek güvenlik yatırımları ile çevre ve deniz ekosistemine olacak etkilerin tamamının ortadan kaldırılacağı belirtildi.

İşletmenin, projeyi olası afetlere karşı da dayanıklı olacak şekilde inşa edeceği ve proje alanı içerisinde yer alacak silolarda depolama başlamadan önce uluslararası standartlara göre tüm testlerin gerçekleştirileceği kaydedildi.

Dolgu alanı inşasının tamamlanmasının ardından, bu bölgenin mevcut dolgu alanlarında olduğu gibi deniz canlıları için önemli bir konaklama, beslenme ve yuva alanı olacağı belirtildi.

Çevresel Sorumluluk ve Sürekli İyileştirme Vurgusu
Eti Bakır olarak var oldukları tüm bölgelerde önceliklerinin yerel kalkınmayı sağlamakla birlikte çevresel sorumlulukları en üst düzeyde yerine getirmek olduğu vurgulandı.

Şirketin, Cengiz Holding bünyesine geçtiği günden bu yana çevresel etkileri ortadan kaldırmak adına yatırımlarına devam ettiği ve hali hazırda uzun yıllardır uluslararası standartların altında olan emisyon oranlarının daha da azaltılması için çalışmalara ara vermeden devam ettiği ifade edildi.