Kılıçdaroğlunun terörü bitirme formülü
Türkiye'de halkın iktidarını kuracaklarını ve kimsenin yatağa aç girmemesi için yola çıktıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:"Biz hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye yol açıktık. İnançlarımızla oynayan siyasetten hesap soralım diye yola çıktık. Bakın bu coğrafyada kardeşçe yaşarken, ayrılık gayrılık yokken, etnik kimlikleri sorgular hale gelen siyaseti al aşağı etmek için yola çıktık. Burada bir pankartta `Barış için CHP' diyor. Size söz, 35 yıldır devam eden terörü ancak CHP bitirebilir. Çünkü biz insanların etnik kimliğini sorgulamıyoruz. Biz insanı seviyoruz. Terörü birileri elimize reçete verdi diye uygulayarak sonlandırmayacağız. O şekilde kimsenin sonlandırmayacağını da biliyoruz. Biz iktidarımızda size geleceğiz ve toplumsal destek isteyeceğiz. Devletin tüm kurumlarıyla barışık düzen kuracağız ve terörü sonlandıracağız. 35 yıldır terörü silahla susturmaya çalıştılar; mantık yok bunlarda. Kan, kanla yıkanarak temizlenmez, böyle bir anlayış olamaz. Toplumsal desteği sağlamak için önce aklı mantığı kullanacağız. Birilerinin değil halkın reçetesine başvuracağız." Eline tütün demetini alarak meydandakilere gösteren ve Adıyaman'da binlerce ailenin geçimini sağladığı tütünün kaldırılmak istendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Bunlar Tekel'i kapattı, köylüyü perişan etti. Çıkıp meydanda kasılıyorlar, buna izin vermeyeceğiz. Bunlar daha önce mağdur, sonra mazlum, şimdi de zalim oldular halkı eziyorlar. Seçimde de siz onları ezin. Parlamentoya hırsız, ihaleye fesat karıştıran, kul hakkı yiyen istemiyorsanız sandık gelince kararınızı verin. Siz kararınızı verin, onların defterini dürmek bize düşecek" dedi.
SİYASETİN KONUSU ADAM OLMAKTIR
Kılıçdaroğlu, daha sonra 17 Nisan 2002 tarihinde Adıyaman'a gelen ve aynı meydanda miting düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşma metnini kağıttan okudu. Fakir çocukların mutluluğunu arzulayan kelimelerin bulunduğu metnin ibretlik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bölgede yoksulluğun sefaletin, fotoğrafını görmüş ve 'Tarihe millete sözüm var' diyor Recep Bey ve `Yoksulluğun ve sefaletin fotoğrafını veren çocukları mutluluk filminde oynatıncaya kadar çalışmaya devam edeceğim' diye devam ediyor. Bunu Recep Bey 8 yıl önce 2002'de söylüyor. Şimdi 2002'de bu meydanda bunu söyledi Recep Bey, ama tablo değişti mi? Merak ediyorum, niye değişmedi tablo. Çünkü siyasete yırtık ayakkabıyla başlayanlar sizin cebinizden aldığı parayla beş yıldızlı havuzlu villada oturmaya başladılar. Onun için böyle oldu, bunlar asla mutluluğun fotoğrafını çizemezler, halka dost olamaz, halk politikası üretemezler. Halkla beraber olmadığı gibi ayrıştırmayı temel felsefe edinmiş siyasi yapıdır. Allah'la kul arasına girmek kimin haddine? O zaman bizim inançlarımızı sömüren bu siyasi partiye oy verecek misiniz? Eğer birisi Allah'la kul arasına girip siyaseti dinle beraber kullanıyorsa inancımızı siyaset malzemesi yapıyorsa; bilin ki o adam en büyük sahtekarlardan birisidir. Her yerde söylüyorum, insan düşünceleriyle, inançlarıyla, etnik kimliğiyle Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır. Biz insanların inançlarıyla, etnik kimliğiyle uğraşmayacağız. Bizim anne babamızı seçme hakkımız var mı? Ama anne babamızla gurur duyuyoruz. Ben anne babamı seçemiyorsam, etnik kimliğimin ne işi var siyasette. Siyasetin konusu işsizlik, yoksulluktur, insanların alın teriyle evine ekmek götürmesini sağlamaktır, Türkiye'nin onurlu duruşunu sağlamaktır, bölgeler arası dengesizliği gidermektir. Siyasetin konusu her şeyden önce adam olmaktır adam. Siyaset halka hizmet etme sanatıdır. Siyasette zenginleşmek siyasetçinin işi değildir. Bu meydanda söz verdik, iktidarda da sözümüzü tutacağız. Bizim temel felsefemiz önce halktır; önce halk zenginleşecektir."