Kastamonu’da hangi beylikler vardı?
Kuzey Anadolu’nun kalbinde yer alan Kastamonu, insanlık izlerini çok erken dönemlerde göstermiş bir yerleşim alanıdır. Orta ve Üst Paleolitik’e tarihlenen çakmaktaşı alet buluntuları, bölgenin binlerce yıl önce de avcı-toplayıcı topluluklarca kullanıldığını kanıtlar. İlerleyen yüzyıllarda sahne, Anadolu’nun siyasal haritasını sürekli yeniden çizen güçlü uygarlıklara açılır. Hititler, Frigler ve Lidyalılar sırayla bölgeye damga vurur; MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in Anadolu seferiyle Hellenistik dünyanın kapıları aralanır. İskender sonrası dönemde, Paflagonya hattı Pontus Krallığı etkisine girer; MÖ 64’te Roma’nın kuzey Anadolu’yu düzenlemesiyle Kastamonu uzun bir imparatorluk barışı içine dâhil edilir. İmparatorluğun 395’te bölünmesinden sonra ise idare Bizans’a geçer; bu yüzyıllarda Taşköprü’nün idari rolü artarken Kastamonu daha küçük bir kasaba niteliği taşır.
Türkleşme ve İslamlaşma süreci, Anadolu’nun kapılarının 11. yüzyılda açılmasıyla ivme kazanır; ancak Kastamonu’nun gerçek anlamda “beylikler” tarihine girişini 13. yüzyıl belirler. 1227’den itibaren Hüsameddin Çoban’ın önderliğinde teşkilatlanan Türkmen unsurlar, Çobanoğulları Beyliği’ni kurar. Bu beylik, bir yandan Selçuklu-İlhanlı dengeleri içinde varlığını korumaya çalışırken, diğer yandan sahil ile iç kesim arasındaki ticaret yollarını kontrol ederek bölgeyi canlandırır. Çobanoğulları’nın mirası, kale ve hisar ağının güçlendirilmesinde, derbent ve menzil düzeninin işletilmesinde görülür.
14. yüzyıl başında sahneye Candaroğulları (İsfendiyaroğulları) çıkar. Rivayetlerde Temür Yaman Candar’ın Selçuklu sultanına yardımıyla başlayan bu yükseliş, 1309’dan itibaren Kastamonu merkezli sağlam bir siyasi yapıya dönüşür. Candaroğulları, Sinop limanından iç bölgelere uzanan ticaret hattını tutarak Karadeniz’le Anadolu’nun kavşağında stratejik bir ağ kurar. Medreseler, zaviye ve imaretler, dönemin ilim ve sanat hayatına yön verir; Kastamonu, ulemâ ve zanaatkârlar için çekim merkezine dönüşür. Bu canlılık, Osmanlı klasik çağının altyapısını besleyen kültürel sürekliliklerden biridir.
Fatih Sultan Mehmed’in 1461 Trabzon seferi esnasında Candaroğulları topraklarının Osmanlı idaresine katılmasıyla bölgenin siyasi çehresi yeniden değişir. 1461–1922 arasında Kastamonu, Osmanlı taşra teşkilatının önemli bir parçası olur; üretim, zanaat ve eğitim alanlarında istikrarlı bir seyir izler. Milli Mücadele yıllarında İnebolu–Kastamonu–Ankara hattı, cepheye insan gücü ve lojistik taşıyan hayati bir damar hâline gelir; halkın örgütlü çabası Cumhuriyet’in kuruluş hikâyesinde özel bir yer edinir. Atatürk’ün 1925 Kastamonu ziyaretiyle Şapka ve Kıyafet İnkılabı’nın toplumla buluşması da, kentin modernleşme tarihindeki sembolik duraklardan biridir.
Sorunun odağındaki “beylikler” denildiğinde Kastamonu’da tarih sahnesine özellikle iki Türkmen hanedanı çıkar: Çobanoğulları ve Candaroğulları. Bununla birlikte, bölgenin bütününu anlamak için onlardan önceki uygarlık ve imparatorluk katmanlarını da görmek gerekir; çünkü bu katmanlar, beyliklerin üzerine inşa olduğu idari gelenekleri, ticaret yollarını ve şehir dokusunu belirlemiştir.
Kastamonu’da hüküm süren/egemen olan siyasal yapılar kısaca:
• Kaşkalar (Kaska toplulukları)
• Hititler
• Frigler ve Lidyalılar
• Paflagonyalılar / Pontus etkisi
• Roma İmparatorluğu Dönemi
• Bizans İmparatorluğu Dönemi
• Çobanoğulları Beyliği (1227–1309)
• Candaroğulları / İsfendiyaroğulları (1309–1461)
• Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1461–1922)
• Türkiye Cumhuriyeti Dönemi (1923–)
Kaynak: Kastamonu Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.