Türkiye düğümler ülkesi oldu

Türkiye düğümler ülkesi oldu
Türkiye'nin çatışmacı siyasetin eşiğine getirildiğini savunan MHP İl Başkanı Abdullah Karapıçak, son aylardaki gelişmeleri kastederek, "Türkiye krizler ve kördüğümler ülkesi haline getirilmiştir" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı Abdullah Karapıçak, Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne dayanan parlamenter demokratik rejimlerde normal sayılamayacak olayların cereyan ettiği karanlık bir süreçten geçtiğini söyledi.

HUKUK ÜZERİNDEN SİYASET
Karapıçak, Türkiye'nin krizler ve düğümler ülkesi haline geldiğini ifade ederek, "Hukukun yıprandığı, siyasetin yara aldığı ve hukukla demokrasinin çatışma cephe hattı haline getirildiği 2008 yılı kavgalar, ucuz siyasi hesaplar ve davalar yılı olarak hatırlanacaktır. Hukuki süreçler üzerinden siyaset yapılmasının demokrasi anlayışıyla bağdaşmayacağını ve adaletin siyasi hesaplara alet edilmesinin hukuk devletinin sonunu hazırlayacağını görmeyen çatışmacı siyaset alışkanlıklarının sürüklediği bu noktada, Türkiye krizler ve kördüğümler ülkesi haline getirilmiştir" dedi.

SAVCI-AVUKAT POLEMİĞİ
Ergenekon davası ile ilgili Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Baykal'ın "savcı-avukat" yakıştırmalarına da göndermede bulunan Karapıçak, "Türkiye böylesine bir çıkmaza sokanların, şimdi milli irade edebiyatıyla sahte demokrasi havariliği yapmaya, millet adına savcılık veya avukatlık rolüne soyunmaya hakları yoktur. Yaşanan bu süreç hakkındaki nihai hükmü, değişmez hakim olan Türk milleti verecek ve köhne siyaset anlayışları milli vicdanda mahkum olacaktır. Türkiye bu sancılı süreci toplumsal sağduyusunun rehberliğinde mutlaka aşacak ve siyaset anlayışlarının ve parametrelerinin değişeceği yeni bir dönem başlatılacaktır" diye konuştu.

KAPATILMA DAVASI SONUÇLANMALIDIR
AK Parti'nin kapatılması davasının bir an önce sonlandırılması ve hukuka uygun bir şekilde sonuçlandırılması gerektiğinin de altını çizen Karapıçak, şunları söyledi: "AKP'nin kapatılması davasında karar aşamasına kontrolsüz, bir şekilde gelişen ve körüklenen bir kriz ortamına gelinmiştir. Davanın biran önce sonuçlandırılması Türkiye'nin hayrına olacaktır. Şimdi herkes, Anayasa Mahkemesinin kararını beklemek ve bunun sonucunda oluşacak hukuki durum ve siyasi tabloya göre, yeni dönemin altyapısını hazırlamak için samimi katkıda bulunmaya hazır olmak durumundadır. Son dönemde yargı önündeki hukuk süreçleri arasında pazarlık denklemi kurulduğu yolundaki ima, yorum ve spekülasyonların yoğunlaşması çok tehlikeli bir durumdur. Şimdi yargı süreci hukuk içinde yürütülecek ve gerçekler ne ise mahkeme kararıyla ortaya çıkacaktır. Herkes bu sürecin sonucunu beklemeli ve çıkacak karara saygı göstermelidir"


Miraç Öztürk