Suçu işleyip hastalığa sığınıyorlar

Akyol'un büyük suç olaylarında kişilerin ruhsal raporlara sığınabileceklerini açıklaması, akıllara devlet görevinden imtina eden görevlilerin aldıkları raporları getirdi

Medyanın cinayet haberlerini detayına kadar vermesi nedeniyle cinayeti işleyeni kahramanlaştırabileceğini kaydeden Akyol, bunun da hastaları tetikleyebileceğine dikkat çekti

Ankara, Konya ve son olarak da Bursa'da işlenen 'anne cinayetleri'nin altından çıkan psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra Bafra'daki cinayetleri işleyenlerin ruhsal durumu ile ilgili haberleri değerlendiren Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi eski Başhekimi Psikiyatr Dr. Nejat Akyol, Denge Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulundu.

"MEDYADAN YORUM YAPILAMAZ"

Hastaların kimi zaman tetikleyici nedenler doğrultusunda suç işleyebildiklerini belirten Akyol, şöyle dedi: "Bu tarz konularda medyadan alınan bilgilerle yorum yapmak doğru değildir. Öncelikle tam bir teşhis ve yorum için kişiyi muayene etmek gerekir. Ancak kabaca bilinenlerden yola çıkılacak olursa, bazen kişilerin hastalığı suç işlemeyi bilemeyecek derecede olabilir."

"MADDE KULLANIMI SUÇU TETİKLER"

Ankara, Konya ve Bursa'da yaşananlar hakkında da değerlendirme yapan Akyol, kişiyi suça iten nedenlerin altında madde kullanımının da önemli bir yer teşkil ettiğini savundu. Akyol, "Ankara'da yaşanan ve bir kızın annesinin boğazını kesmesiyle son bulan olayda olduğu gibi, kişi kendinden geçebiliyor. Ancak yalnızca hastalık bu noktaya gelinmesi anlamına gelmez. Mutlaka tetikleyici etkenler vardır. O olayda da kişilik bozukluğu, madde kullanımı, kendine zarar verme, kurallara uymama gibi belirtiler var" diye konuştu.

"ANNE YA DA BİR
BAŞKASI ÖNEMLİ DEĞİLDİR"

Antisosyal kişilik bozukluğu yapısına sahip kişilerde agresif hareketlerin olabildiğini kaydeden Akyol, bu kişilerin öfke kontrolünü sağlayamadıkmarını vurguladı. Akyol, şöyle dedi: "O kişi için öfke anında anne ya da bir başkasının olması önemli değildir. Ancak insanlar durduk yere yapmazlar. Etkileyici bir şey olur muhakkak. Örneğin hasta da şüphe rahatsızlığı vardır. Zaten hastaların da suç işlemesi kişiye göre değişir, her hasta suç işleyecek değildir"

"MEDYA ÇOK DİKKATLİ OLMALI"

Bu tarz konularda herkesin medyayı suçladığına da dikkat çeken Akyol, bu payın yadsınamaz olduğunu kaydetti. Akyol, medya kuruluşlarının çok dikatli olması gerektiğinin altını çizerek, "Gerçekten de medyanın çok dikkatli davranması gerekmektedir. En ufak bir olayda medya devreye giriyor ve kökenine inerek vermeye çalışıyor. Anne babası ayrı olduğunu söylüyor ama 'her anne babası ayrı olan hasta olacak' diye bir kaide yok" dedi.

"HABERLER TEŞVİK EDİCİ OLMAMALI"

Televizyon, internet ve gazetelerde yer alan haberlerin abartılı bir biçimde yayımlanmasının hastaları etkileyebildiğini de sözlerine ekleyen Akyol, şu görüşlere yer verdi: "Önemli olan burada teşvik edici olmamak, kişileri kahramanlaştırmamak ve aklında olmayanı aklına getirmemektir. Çok büyük başlıklar, büyük puntolar, günlerce devam eden diziler, fotoğraflar, reyting hevesi hastayı kimi zaman medyatik olma hevesine itebiliyor"

"BİPOLAR HASTALARINDA
SUÇ ORANI ÇOK AZDIR"

Bazen büyük suç işleyenlerin ruhsal rahatsızlık iddialarıyla rapora sığınabildiklerini belirten Akyol, Bafra'da iki kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın zanlılarından M.Ş'nin tedavi gördüğü "Bipolar hastalığı"nın kesin tedavisinin olduğuna dikkat çekti. Akyol, rapora sığınma girişiminin sıkça rastlanan bir durum olduğunu ifade ederek, "Bazı suçlarda rapora sığınmak gibi vakalarla karşılaşılabiliyor tabii ki. Bipolar (duyguların bozukluğu) hastalarının suç işleme oranı ciddi anlamda düşüktür. Yok denecek kadar azdır. Suç olabilir ama çok nadirdir. Tamamen iyileşebilen bir hastalıktır. Çok fazla şekilde suç işleyip, 'farkında değildim, bilmiyordum' diyenler var tabii ki" dedi.

Miraç Öztürk
----------------------------