Seyirlik filmler
Recep İvedik'in Samsun sinemalarına büyük ölçüde damgasını vurmasından sonra bu hafta dört yeni film daha gösterime girdi. Seyircinin yoğun ilgisiyle gözle görülür şekilde sinemaların seans sayılarını artırdığı Recep İvedik'ten sonra bu sefer Avrupa Yakası'nın iki oyuncusu Gürgen Öz ve Sarp Apak'ın oynadığı komedi filmi "Plajda" salonlarda şansını deneyecek. Ama bu haftanın öne çıkan filmi Esaretin Bedeli adlı filmiyle belleklerimize kazınan Frank Darabont'un yönettiği gerilim filmi "Öldüren Sis". Bu filmin yanı sıra "Göz" ve "İçerde" adlı filmler de korku-gerilim türünden hoşlanan sinemaseverler için iyi birer seyirlik olmaya aday.
BİR STEPHEN KING UYARLAMASI: "ÖLDÜREN SİS"
"Esaretin Bedeli" ve "Yeşil Yol" filmleriyle büyük bir izleyici kitlesine ulaşan Frank Darabont'un yönettiği ve yine bir Stephen King uyarlamasını filme aldığı "Öldüren Sis"te kasabaya tuhaf bir sis tabakasının çökmesi üzerine korku ve panik içinde süpermarkete sığınan kasaba halkı arasında David Drayton ve küçük oğlu Billy de vardır. Koyu ve kalın sis tabakasının içinde esrarengiz bazı yaratıkların pusuya yatmışçasına gizlendiğini ilk fark eden David olmuştur. Bu dünyaya ait olmayan öldürücü, korkutucu yaratıklardır bunlar. "Öldüren Sis", en korkunç olanın, süpermarkete sıkışmış kasaba halkına saldıran değişime uğramış hayvanlar değil, insanın doğrudan doğruya kendisi olduğunu, müthiş final sürprizi içeren iyi bir korku filmi çerçevesinde öyle sağlam anlatıyor ki: Bir gün gelip militarizme teslim olduğunda her şey, yapılacak hiçbir şey olmayacağı fikri büyük bir karamsarlıkla birlikte devasa bir sis perdesi olarak üzerimize çöküyor. Filmde başrolleri Thomas Jane, Marcia Gay Harden, Laurie Holden ve Andre Braugher oynuyor.
RUHLAR DÜNYASINA GİRİŞ: "GÖZ"
Çocukluğunda görme yeteneğini kaybetmiş olan Sydney Wells, başarılı bir konser viyolonistidir. Kornea nakli ameliyatı geçirerek görme yeteneğine kavuşur. Göz doktorunun yardımı ve ablası Helen'in desteğiyle tekrar görmeyi öğrenir. Ancak Sydney'in mutluluğu kısa ömürlü olacaktır, karanlık ve korkutucu imgeler, açıklanamaz bir şekilde genç kadına musallat olur. "Göz", kornea nakli sonrası ruhların dünyasına giriş yapan genç kadının korkutucu ve yer yer sıçratan hikâyesindeki "neden?"in yanıtında yer alan taşları, klas bir biçimde yerine oturtuyor: Korku sinemasında "ucuz numaralar"ın biraz daha ötesini talep edenlerin seveceği filmde, David Moreau ile Xavier Palud yönetmenlik koltuğunda otururken, Jessica Alba, Alessandro Nivola, Parker Posey ile Rade Serbedzija başrolleri paylaşıyor.
GÜRGEN ÖZ VE SARP APAK: "PLAJDA"
Murat Şeker'in yönettiği ve Sarp Apak, Gürgen Öz, Tuba Ünsal ile Tuğçe Ersoy'un oynadığı Plajda, hayalperest iki gencin hikayesini anlatıyor. Ali ve Can'ın en büyük hayali sinema filmlerinde oynamaktır. Günün birinde davetli olmadıkları bir film tanıtım partisine giderler. Amaçları Plajda isminde bir gençlik filmi çeken ünlü yönetmene kendilerini göstermektir. Aradıklarını bulamayan ikili parti çıkışı bir anda mafya hesaplaşmasının ortasına düşer. Paçayı zor da olsa sıyıran Ali ve Can'ı hem polis hem de mafya görgü tanığı olarak aramaya başlayınca işler tamamen karışır.
KAN BANYOSU: "İÇERDE"
Alexandre Bustillo ile Julien Maury'nin yönettiği ve Beatrice Dalle, Alysson Paradis, Nathalie Roussel ile François-Regis Marchasson'ın oynadığı İçerde (A l'interieur -Inside) adlı filmde Hamileliği sırasında geçirdiği trafik kazasında eşini yitiren Sarah henüz kocasının yasını tutmaktadır. Doğumuna bir gün kala kendisini tanıyan gizemli bir kadın ansızın kapısında belirir. Sarah'dan ne istediği belirsiz olan bu kadının ortaya çıkmasıyla kâbus dolu anlar başlar. Bu, içerde ağır darbelere yol açacaktır. "İçerde", ucu sivri cisimler atar damarlara sokulduğu için fıskiye gibi fışkıran kanları, vuruş gücü yüksek silâhlar marifetiyle parçalanan kafaları, lime lime doğranan uzuvları izleyerek 'mutluluğun üst katları'na çıkan seyirciye özel, 'dumanı üzerinde' Fransa'dan geldi: Kapalı mekân gerilimi olarak özellikle üçte birlik ilk bölümü gayet etkili...