ZENGİNLİK KASADA DEĞİL KALPTEDİR...

Sami Kesmen

Zenginlik üzerine konuşurken çoğu insanın aklına önce para, mülk, makam ve biriktirilmiş servet gelir. Oysa biriktirmek stokçuluktur, dağıtmak(infak) zenginliktir. Toplumdaki zenginlikle ilgili dar bakış açısını yerle bir eden bir hakikat vardır, o da; “Parası çok olana zengin denmez. O stokçudur. Çok verene zengin denir.” Bu düşünce; zenginliğin ceple değil gönülle taşınan, servetin rakamla değil karakterle ölçülen bir bakış açısı olduğunu anlatır. İslam’a göre zenginlik; elde tutulanla değil, elden çıkarılanla anlam kazanır. Biriktiren değil, paylaştıran zengindir.

Modern dünya; serveti, depolamayı, biriktirmeyi, kasaları doldurmayı başarı olarak sunar. Mal arttıkça insanın değeri arttığı sanılır. Oysa tasavvuf ehlinin, gönül insanlarının ölçüsü başkadır; “Mal, eldeyken değil gönüldeyken tehlikelidir.” Çünkü gönle yerleşen mal, insanı cimrileştirir, kıskançlaştırır, dünyaya bağlar. Biriktirdikçe artmayıp, insanı tüketir. Bu tarifi yaparken kullanılan “stokçu” kelimesi, sadece ticari bir kavram değildir. “Stokçu”, dünyayı kendine zindan eden insanın ismidir. Malı yığan ama paylaşmayan, imkânı olup el açanları görmezden gelen, kendi varlığını başkalarının yokluğuyla kıyaslayan kişidir. Böyle bir insanın servetinin çokluğu, onun zenginliğine değil, yoksunluğuna işarettir. Çünkü paylaşmayanın malı vardır, gönlü yoktur.

Kur’an’da zenginlik; cimrilikle değil infakla yan yana zikredilir. Yüce Allah; “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz.” (Âl-i İmrân, 92) buyurmaktadır. Bu ayet; gerçek zenginliğin sevilenden verebilmek olduğunu anlatır. Kalandan, artandan değil, sevilenden, bağlanılandan, değer verilenden karşılık beklemeden vermektir zenginlik. Çünkü veren insan, önce kendi nefsinin zincirlerini kırar. Her infak, insanın içindeki bencillik putuna indirilmiş bir darbedir. Bu yüzden İslam’da veren kazanır, saklayan kaybeder. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şu beyanı meseleyi özetler; “Veren el, alan elden üstündür.” Üstünlük; paradaki çoklukla değil, merhametteki derinlikle ölçülür.

Zenginlik, bir insanın ne kadar paraya sahip olduğuyla değil, paranın onun üzerinde ne kadar etkili olduğuyla anlaşılır. Bazısı servet içinde yüzer ama korkudan, hırsından, doyumsuzluğundan asla huzur bulamaz. Bazısı ise elindeki üç kuruşu bile paylaşarak gönüllerde köşkler kurar. Gerçek zenginler; sofrasını açanlar, emaneti paylaşanlar, yetimin başını okşayanlar, yolda kalana omuz olanlar, “Benim” demek yerine “bizim” diyebilendir. Servet, paylaşıldıkça anlam bulur. Bir insanın zenginliği, kendisine değil, çevresine olan faydasıyla ölçülür.

Verenin malı eksilmez aksine artar ve gönlü büyür. Hayatın görünmeyen kanunu; "Veren kaybetmez" hatikatidir. İnsanın cebinden eksilir ama bereketi artar. Maddi olarak azalmış görünür fakat manevi olarak büyür, çoğalır. Çünkü Allah Teâlâ, infak eden kuluna verir. “Sadaka, malı eksiltmez; çoğaltır.” Buradaki çoğalma sadece para anlamında değildir. Ömür bereketlenir, huzur yerleşir, gönül zenginleşir, insan insan olur. Gerçek zenginlik, cebin doluluğu değil; kalbin genişliğidir. İçinde merhamet taşıyanın sermayesi boldur.

İnsanın elindeki değil, gönlündeki zenginliktir Zenginlik iki türlüdür. Dış zenginlik ki; mal, mülk, banka hesabı bunların başında gelmektedir. İç zenginlik ki; tevazu, merhamet, cömertlik, paylaşma bunun merkezindedir. Dış zenginlik başkalarına hava attırır, iç zenginlik ise başkalarının duasına talip eder. Dış zenginlik övündürür, iç zenginlik özgürleştirir. Dış zenginlik kabre kadar, iç zenginlik kabirden sonrasına kalır. Nice insanlar vardır ki; servetiyle şehir kurar ama gönlü haraptır. Nice insanlar vardır ti; cebinde beş kuruş yoktur ama gönlü saraydır.

Zenginlik; biriktirmekte değil, bırakmaktadır. Modern dünyanın en büyük yanılgısı, zenginliğin parada olduğunu kabul etmesidir. Hâlbuki; parası çok olan değil, çok veren zengindir. Çünkü Allah katında zenginlik; elde edilenle değil, verilenle ölçülür. Paylaşmak, kulun gönlünü büyütür. Malı değil, insanı yüceltir. Gerçek zenginler biriktirenler değil, bereket saçanlardır. Zengin; sandığında altını olan değil, yüreğinde merhameti olanlardır. Dünya malı elde kalmaz, gönülden çıkan ise yerde kalmaz, ahirette insanı bulur.

Veren zenginleşir, veren yücelir, veren kazanır. Zenginlik; kasada değil, kalptedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.