YURTTAŞ

Şevki Yıldırım

İçinden geçtiğimiz günler yurttaş olma bilincinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterirken, bu yurttaşlık bilincinin temelinde bulunan, mantığı ve aklı ön planda tutan, barış ve uzlaşma biliminin de önemini ortaya koyuyor. Aslında 2011 yılının ilk aylarından beri gündemimizden eksik olmayan tüm olaylar bu önemli kavramların önemini sürekli işaret ediyor...

Eski Yunan'dan beri “Yurttaş”, kamusal yaşama özgür iradesiyle katılanları ifade eder. Bir hükümdara tabii olmadan, tebaa olmadan, özgür iradesiyle içinde yaşadığı toplumun yönetimine, organizasyonuna katılan kişidir yurttaş... Hak ve sorumlulukları vardır ve bu hak ve sorumluluklarının farkında, bilincinde olmak, haklarını talep etmek, sorumluluklarının gereğini yerine getirmek durumundadır.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte imparatorluk dönemindeki “tebaa olmaktan” kurtulduk. Fakat yurttaş olmanın anlamını ve sorumluluklarını öğrenmeye ve içselleştirmeye devam ediyoruz. İşte bu süreci düşündüğümüzde “Yurttaşlık Eğitimleri”nin de ne denli önemli olduğunu fark ederiz. Nitekim, hala ülkemizdeki en önemli konulardan biri “yurttaşlık / yurttaş olmak”tır.

“Ağaç yaşken eğilir” der büyüklerimiz. Bu nedenle yurttaşlık eğitimlerinin, küçük yaşlardan itibaren gençlere verilmesi, katılımcılığın, sorgulayıcılığın, hak ve sorumluluklarının farkında olan, talep eden ve sorumluluklarını yerine getiren yetişkinlerden oluşan bir toplum için son derece önemlidir.

DUA

Louise Redden isimli çok fakir giyimli bir kadın, yüzünde bir hüzünle manava girer..
Dükkan sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır; kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını, yiyeceğe ihtiyacı olduğunu söyler..

John Longhouse isimli manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkanı terk etmesini ister. Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek "lütfen efendim" der, "paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim"
John kendisine kredi açamayacağını, çünkü onun eski bir müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabı bulunmadığını söyler. O sırada dükakanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçeri girerek John'a yaklaşır ve ben o kadının almak istediklerine kefilim der "Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver"

Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve "Bir alışveriş listen var mıydı?" diye sorar. Louise "Evet efendim" der. "Tamam" der manav. "Şimdi onu terazinin şu kefesine koy, onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım"

Louise bir an duraksar sonra başının önüne eğer ve çamtasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış kağıt parçasını çıkartır. Manavın kendisine gösterdiği kefeye bırakırken başı hala öne eğiktir.

Manav ve diğer müşterinin gözleri terazinin diğer kefesine hayretle dikilirken hayretle büyümüştür. Manav müşteriye dönerek, kısık bir sesle, "İnanamıyorum" der. Müşteri manava gülerken çoktaan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile, diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurulduğunda  manav, çaresiz hepsini bir torbaya koyarak kadına verir. Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler yazılmış kağıdı eline alr ve okur. Bir de bakar ki, orada bir alışveriş listesi yoktur. Sadece bir dua yazılıdır.
"Tanrım neye ihtiyacım olduğunu sen bilirsin, kendimi senin ellerine teslim ediyorum."

Manav taş gibi sessizliğe bürünmüştür. Louise, kendisine teşekkür ederek dükkandan ayrılır. Müşteri John'un eline bir elli dolarlık tutuştururken, "Her kuruşuna değdi" der.

Daha sonra John Laughause terazinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür. Bu nedenle duanın ne kadar ağır çektiğini  sadece Tanrı bilir. Dua bizim için hiçbir maliyeti olmayan bedeve bir hediyedir.

GÖRMEK İÇİN

Adamın biri ilk defa gittiği bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın  yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
"Buraların yabancısıyım, parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum. Çok yakın olduğunu söylediler" demiş.
Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra: "Ben de buraya ilk defa geliyorum" demiş ve devam etmiş. "Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor sanırım"
Adam çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş. Çocuk; "Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duyuyor musunuz?" diye gülümsemiş. "Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten"
"İyi ama bunların parktan değil de bir tek ağaçtan gelmediği ne malum?" diye sormuş adam. Çocuk, "Tek ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez" diye yanıtlamış. Daha sonra.. "Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyarsınız" diye de eklemiş..
Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra cebinden bir kağıt para çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini..
Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken "Üç yıl önce kaza geçirmiştim" demiş; "Görmeyi o kadar çok özledim ki.. Sizinkiler sağlam değil mi?"
Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına doğru yönelirken, "Artıkı emin değilim. Emin olduğum tek şey, benden daha iyi gördüğün!"

BİLİN DİYE..

Kuzu gibi olun diyorlar
Büyüyüp ortaya çıkınca
Koyun gibi gütmek için sizi.
(Can Yücel-Teşekkürler Hasan AK)

EL VAR

El var öpülesi
El var itilesi
El var kırılası
El var pamuk gibi
El var kazık gibi
El var varsıl
El var yoksul
El var hep verir, hiç almaz
El var çok alır hiç vermez
El var silah tutar
El var balık tutar
El var dua için açılır
El var para için açılır
El var tespih çeker
El var kürek çeker
El var kınalı
El var öjeli
El var nasırlı
El var satırlı
El var hep almayı bekler
El var hesabı başkası ödesin diye bakar
(Nizamettin Göçmen)

GÜZEL SÖZ

Umutsuz durumlar yoktur; sadece umutlarını kaybetmiş insanlar vardır
(Ferdinand Foch)

ÖPÜCÜK

Yurt dışında yaşayan adam karısına bir mail gönderiyor:
“-Sevgili karıcığım bu ay maaşımdan sana para gönderemiyorum, onun yerine 100 öpücük gönderiyorum.
 Kocan Robert.”
Karısı da cevap veriyor:
“-Sevgilim, gönderdiğin 100 öpücük için teşekkür ederim. Harcamalarım şöyle:
1-Sütçü bir aylık süt için 2 öpücüğü kabul etti.
2-Elektrikçi 7 öpücükten sonra anlaşmaya razı oldu.
3-Ev sahibi kira için her gün 2-3 defa uğruyor.
4-Bakkal sadece öpücüğe razı olmadı, ilave başka şeyler de verdim.
5-Diğer masraflar toplam 40 öpücük..
Beni merak etme, daha 35 öpücük bakiyem var ve bu ayı çıkarabilirim. Gelecek ay için de aynı yönde mi plan yapmalıyım? Lütfen bilgi ver. Karın Mari.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.