YÜKSEK ORANLI GEREKSİZ DAVALAR

Anayasa Mahkemesi Başkanının; “Savcıların açtığı davaların %60"ı takipsizlik veya beraatla sonuçlanıyor” açıklaması üzerine çok düşündüm.
Avrupa"da, Amerika"da veya Afrika ülkelerinde bu oran yüzde kaçtır?
Çin"de, Hindistan"da, Kamboçya"da hatta Papua Yeni Gine"de bu oran nedir?
Türkiye"miz için % 60 çok yüksek bir oran değil midir?
Acaba savcılarımız dava açarken biraz daha dikkat etseler bu oran %10"lara hatta sıfıra düşse bundan; Devletimiz, Milletimiz, Cumhuriyetimiz hatta adaletimiz kârlı çıkmaz mı?
Cumhuriyetimiz kurulalı 86 yıl oldu ve gereksiz dava açma oranı % 60 ise ortada cumhuriyet adına veya Cumhuriyet savcılarımız adına düşündürücü bir durum yok mudur?
Eskiler “Müddei Umumi” derlerdi yani kamu adına iddiada bulunan kişi demek.
En küçük bir şeyde, olmayan veya zayıf delillerle mi savcılarımız dava açar, iddia da bulunur ki sonra da beraat veya takipsizlikle sonuçlanır?
Gereksiz tutuklamalar verip sonra da pardon salıverilmeleri ile mahvedilen hayatların, lekelenen kişiliklerin hesabını kim verecek?
Tarafların % 60"ını gereksiz yere meşgul eden, emek, iş, zaman ve de milli servet kaybına yol açan bu tür davalar vatandaşı da canından bezdirmez mi?
Bana da iki defa yazılarımdan dolayı dava açıldı, birisi Yargıtay"dan oy birliğiyle bozularak geldi yani Hâkim Bey"imizin yanlış kararı ( dosya bendedir, isteyen hâkim ve savcımıza ibret için gösterebilirim ve tam bir hukuk garabetidir) Ankara"dan döndü diğeri de verdiğim ifade ve belgeler sonucu takipsizlikle neticelendi!
Ülkemizin adliyeleri işte böyle dolup taşıyor, hâkimlerimiz binlerce dosyanın arasında iğneyle kuyu kazarcasına zaman kaybediyor, bazı savcılarımız da % 60 gereksiz dava açıyor!
Tüm bunlar, 21. yüzyıldaki Türkiye denen ülkemize, bizim Cumhuriyetimize yakışmıyor!
Demek ki eksik olan, yanlış giden bir şeyler var!
Hani bazen diyorlar ya “ Yargıyı yargıya bırakalım”.
Böylesine saçma bir cümle duymadım çünkü yargının işini zaten yargı yapıyor.
Savcıların dışında dava açma, hâkimlerin dışında karar verme yetkilisi mi var?
En yüksek yargıcımız açıklıyor işte, açılan davaların %60"ı maalesef boşunaymış…
% 40 randımanı şark kurnazlığıyla başarı saymazsak tabii!
Tüm okullarımızda, %50"nin altına düşen notlar o öğrenciyi sınıfta bırakır!
Yani sınıf tekrarı yaptırır ya da bütünlemeye kalıp tekrar sınava girer öğrencimiz, tâ ki 50"nin üzerinde olumlu not alana kadar…
Açılan davalarda ki isabet oranının % 40 olması üzücü değil mi?
İnanıyorum ki yargı mensupları da üzülüyorlardır…
Öyleyse, yargının düzelmesini yine yargı yani hukukçularımız yapmalı.
Nasıl çare bulacaklarsa bulsunlar ama mutlaka bulmalılar, % 40 isabet ülkemize yakışmıyor!
Bu oran kabul edilebilir seviyelere çıkmadıkça nasıl gelişmiş ülke olacağız anlayan var mı?
Açtığı dava beraatla veya takipsizlikle sonuçlananlara üst kurulları hesap sorsa, gereksiz davaları için kaybedilen zamanın, emeğin ve milli servetin bedeli tahsil edilse!
Gereksiz yere çağrılıp ifadesi alınan, ürkütülen vatandaşa kaybettirilen zamanının bedeli çağıranın cebinden ödetilse ya, davayı kaybeden vatandaşın mahkeme masraflarını ödediği gibi…
Verdiği karar Yargıtay"dan oybirliği ile bozulan Hâkim"e de aynı ödeme yaptırılsa!
Biraz çözüm olmaz mı?
Neyse, ben hukukçu değilim önerim vatandaşça bir öneri işte!
Ama hukukun iyileşmesinden Hâkim ve savcılarımızın çok daha fazla güvenilir ve adil olmasından yanayım.
Mülkün temeli sallanırsa o temelin altında hepimiz tehlikedeyiz demektir.
Vicdan, bilgi ve adalet sevgisiyle dolu, siyasallaşmamış hukukçularımızın; adalete ve hukuka uygun bir çözüm bulacaklarına inancımızın devam etmesi ve gereksiz davaların, tutuklamaların son bulması dileğiyle hoşça kalınız