YERYÜZÜ MABED-MEŞRU FİİLLER İBADETTİR

Sami Kesmen

İnsanoğlu hayatı parçalara ayırmayı sever. Bir kısmını “dünya işleri” diye görür, bir kısmını da “ahiret işleri” olarak tanımlar. Hâlbuki İslâm, bu keskin ayrımı ortadan kaldırmış ve hayatın bütününü Allah’a kulluk çerçevesinde değerlendirmiştir.

Resûlullah’ın (sav) şu müjdesi bunun en güzel delilidir: “Yeryüzü bana mescit ve temiz kılındı.” (Buhârî). Bu hadis bize gösteriyor ki, Allah’a ibadet sadece camilere, mescitlere veya kutsal mekânlara hasredilmemiştir. Nerede olursa olsun, Müslüman’ın yeryüzünün temiz bir köşesinde Allah’a yönelmesi mümkündür. Böylece yerler arasında üstünlük tartışması ortadan kalkmaktadır. Aslolan niyet ve Allaha yöneliştir. Bütün yeryüzü Müslüman için bir mabedtir.

İslâm’da ibadet yalnızca namaz, oruç, hac ve zekâttan ibaret değildir. Elbette bu farzlar kulluğun temel taşlarıdır fakat ibadet bunlarla sınırlı değildir. Müslüman, meşru olan her fiilini ibadete dönüştürebilir. Niyetini Allah rızasına bağladığı an, sıradan işler bile ibadet hükmünü kazanır.

Helalinden kazanmak için alın teri döken kişi, ailesinin nafakasını helalinden sağladığı için ibadet sevabı alır. Sofraya oturup “Bismillah” diyerek helal lokmayı tüketmek, şükür niyetiyle yapılırsa ibadettir. Güç toplayıp ertesi gün daha verimli çalışmak, Allah yolunda hizmete hazırlanmak niyetiyle olursa ibadettir. Komşusuna tebessüm etmek bile sadaka yerine geçer. Eşler arasında sevgi ve merhametle kurulan her bağ, Allah katında değerlidir. Allah’ın helal kıldığı her şey, rızasına yöneltildiğinde kulun hanesine ibadet olarak yazılır.

Bu anlayış Müslüman’a büyük bir kolaylık ve huzur verir. İbadet, belirli zamanlarda yapılan dar bir ritüel değil, hayatın her anına yayılan bir bilinçtir. Mümin sabah işe giderken, çocuklarına vakit ayırırken, toplum için faydalı bir iş yaparken, hatta yolda bir taşı kaldırırken bile ibadet sevabı alabilir.

Kur’ân’da “Ben cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât, 56) buyrulur. Kulluk, hayatın sadece bir köşesine sıkıştırılmış bir görev değil, bütün hayatın anlamıdır. “Bütün yeryüzü mabettir, bütün meşru fiiller ibadettir” anlayışı, bu hakikatin özlü bir ifadesidir.

Müslüman için hayat bir bütündür. İbadet sadece namaz seccadesinde değil iş yerinde, tarlada, okulda, evde, sokakta da vardır. Çünkü yeryüzü bir mabed, helal olan her fiil de ibadettir. Esas olan, niyetleri Allah’a yöneltmek, hayatı O’nun rızasına göre şekillendirmektir.

Böyle bakıldığında Müslüman’ın günü, sabahından gecesine kadar ibadetle örülü bir yolculuğa dönüşür. Bu da kulun hem dünyasını hem de ahiretini bereketlendirir. Yeryüzü Müslümanların mescididir. Uykudan çalışmaya, sohbetten tefekküre, her hâl ve ahval de ibadettir.

Geleneksel anlayışta ibadet dışarıda camiye, içeride seccadeye indirgenmiştir. Bu nedenle de, böyle düşünülen ibadet insan hayatında etkili olamamıştır. Yeryüzünün mabed, tüm güzel işlerin ibadet olduğu anlayışı; Müslümanın hayatında belirleyici olursa; o toplumun her şeyi güzel olur ve huzur verir. Namaz kılmak için mescit veya camiye gerek yoktur. Güzel sözün ve tebessümün ibadet olduğu yerde, ibadet tasnifine de gerek yoktur. Her güzellik ibadettir. Meşru olan her söz ve davranış ibadettir.

Kulluk böylece hayatın tamamını kapsamaktadır. Allaha itaat, insanlara adalet ve hizmet, canlılara merhamet kulluğun ana tarifidir. Her güzellik bu tarif içinde yer almaktadır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.