YARIN ARİFE ... BAYRAMDAN BANA NE

Kenan KOÇ

YARIN ARİFE ... BAYRAMDAN BANA NE


“” Bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir. Bayramlar, insanların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir. Bayramlar,milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir” diyor lügat anlatımında .

Klişeleşmiş beylik laflar işte.Doğrusu da budur; itirazım tanıtıma değil ki...Ama ben sevmiyorum bu laf-ü güzaf bayramları.. Neden mi ?


“bayram gelmiş neyime
anam anam garibem
kan damlar yüreğime
anam anam garibem !!!”

Puslu,hüznün içime işlediği soğuk bir sonbahar bitiminde bayram günü bayramlara küstüm yıllar öncesi.

Bu gün ,yarın bayram öncesi ya  !Aldı beni yine karamsarlığın dikalası,hüzün çöreklendi oturdu yüreğime.

Neden bu bayramlar ? Örf ,adet,inanç her neyse itirazım yok ta. Delirtiyor nedense bu bayramlar işte.

Mahzun,kırgın,boynu bükük . Zoraki ziyaretler,sahtekarlık,riya dilekleri.. Kepazelik,kahpelik,kadir bilmezlik ve izalesi için bayramlara sığınış ! Neden hep bayramlarda ki ?

Bayram nedir bilmem, yaşamadım ki hiç...Ondan öksüz,yetim kaldı yüreğim hep.. Parka, kırlara,deniz kenarına götürün.Luna parka götürün. Pamuk helva alın bana.. O saplı elmalardan şekerli..Cipcil ,enek oynuyalım gelin..
Ben hiç yaşamadım ki ne çocukluğumu ne de bayramları..Balonlarım olmadı hiç.. Ne de plastik topum..Balonlar tutuşturun elime..Bir topum olsun. Yakan top oynayalım.. Belki çift kalede oynarız..Razıyım kaleci olmaya ,topu tutayım hiç olmazsa..Tutun elimden çocuk yüreğim sevinsin,bayram etsin.. Tahteravellinin bir ucuna oturayım ne olur.. Salıncaklara oturtun,sallayın beni.. Dönme dolaplarda dönsün başım.. Şöforlüğü öğretin çarpışan arabalarda.

Günlerden arife  .Yarın bayram ha ? Bana ne ! Sevmiyorum bayramı . Beni azarlayan, döven, söven,hakir görenlerin ellerini öpme mecburiyetinde bırakılışlarım canlandı zihnimde .Affet beni baba . Biliyorum manevi hatırana saygısızlık .İki üç akide şekere, bir delikli paraya,bir parça kemikli ete değmez be !Geçmişlerde; baba buyruğu listesel ziyaretler yaptım bayramlarda . Artık buyrukta yok, listeler de !

 

“”Bu gün bayram çabuk olun çocuklar
Annemiz bugün bizi bekler
Bayramda hüzünlenir melekler
Gönül alır bu güzel çiçekler
Bugün bayram erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi “”

Ne güzel değil mi;Barış Manşo eseri.Hiç geceden yarın bayram diye koyulmadı baş ucuma ne ayakkabı,ne giysi.. Veya hatırlamıyorum İsteyerek kalkmadım sevinçle erkenden ...Kaldırırdı annem bizleri..Babanız bekliyor diye.. Dizilirdik sıraya,tek tek ellerini öperdik anne,babamızın . Sonra buyrukları başlardı babamın..” Şuna şuna gidin ,bu gün bayram” derdi; “ Ayıp olmasın !!”..El öperdik gösterilen kapılara giderek kerhen.. Sevmezdim onları.. Atardım dışarı çıktığımızda bazılarının lütfedip verdikleri şekeri..
Çoğu çocuklar cıvıl cıvıldı aksine.. Bir ben mahzun,utangaç,kuytularda. Sevemedim bayramları işte !

Ramazan ayına müteakip kutlanan bayramlarda ,hele rahatsızlığıma binaen 7-8 yıldan bu yana oruç tutamamış olmanın ezikliği ve eksikliği nedeni ile hiç hakkım olmadığını düşüne gelmişimdir. Kendi vicdanımda böyle bir bayrama hak sahibi olduğumu yakıştıramadım. Bir şeyleri hak etmek için emek vermek, farz olan dini vecibeleri yerine getirmek gerekir.. Her iftar saatinde okunan ezanlarda kanayan yüreğime ; iftar açanları gören gözlerim yaşlarla refakat etmiştir..

“ insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği, birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günler” olan bayramlarda bir otorite , metazorilik,örfsel aldatmacalar vardır. Düşünün ! Zorla barışacak,sözde göstermelik kucaklaşacak,sevgi saygı gösterecek; sonrası sair günlerde aynı kepazelikler sürüp gidecek.. Hep maskeli davranışlar.. Ne gerek var ki ? Ne isen o ol ya !

Müslaman toplumlara bakınız.. Her gün birbirimizi katlediyoruz.. Partilerimize bakınız !! O kadar hakaret,ağıza alınmayacak galiz şeyler. Bayram mış !! Birbirlerini kucaklayıp sarılmalar..Törenler,kutlamalar,kuyruklar alabildiğince ! Komşu; komşusunu tanımaz,her türlü dedikodu,riya,yalakalık..Ne hak ,ne adalet ! Ne olmuş ? Bayram mış ! Hadi ordan be !!!!..

Bayram hazırlığı !!! Yeni giysiler,çikolata,şeker,tatlı telaşları !! Ne örfü,ne ananesi be ! Bayram harici üstte yok, başta yok.. Ağızlar acımı acı ...Tut malum günlerde adamlık tasla !! Üretici firmaların düzmecesi !!Hadi gelin her gün tatlandıralım ağızları, her gün giydirelim !! Her gün bayram olsun ne olur sanki? Dünyamı batar ???

Ben hem yaşadıklarımın zihnimde bıraktıkları izlerin böyle her bayram öncesi arifelerde çatışmasından; hem de bu günki toplum hengamesindeki sahte curcunalardan rahatsızım. Bu nedenle de sevmiyorum bayramları.. Artık yaşlandım.. Eli öpülecek,bayramlaşmayı hak eden biride değilim.. Onun için bu şehri terk ediyorum bayram süresince..Böylelikle üç beş akraba ve dostumu da gelmeme mazaretine kılıf masrafından koruyorum. Bunlar benim subjektif görüşlerimdir

Kirletmiyelim bu kutsallıkları.. 3 gün bayram.. Ya sonrası ? Yine dalevera,yine taka tuka ...Hep aldatmaca...

Gelin vecibeleri dürüstçe yerine getirelim getirmesine de ,bayramdan arta kalan yılın diğer günlerini bayram gibi yaşıyalım..

Her gününüz bayram gibi olsun !! Bayramınız şimdiden  kutlu olsun !!!

 


ATEŞ SOLUR ÖZLEMLERİNE DUDAKLAR

umutlar bezeli çiçeklerle
seni çağırıyor sevgiyle
denizler boyu balıklar
geceler yıldızsız ne zamandır
yanar yürekler özleminle
boynu bükük beklerler


Artık kurtulmalısın
yaşam akvaryumlarında ki balık ağızlarından.


şiirlerden dökülen satırlar
konduğunda yüreğine;
saracak her yanını sessiz hıçkırıkların
dal budak saracak
sevda yüklü özlemlerin
bir ürperti de kıvrılıp kalacak
maviden kahverengiye gözlerin..

 

tüm tabiat seni söylenmekte
sensin dillerde,gönüllerde
Sensin,sen dayanılmaz güzellikler de.


kendi kanatlarını taşımaktasın
çizdiğin rotanda, yukarılar dasın..
biri yukarıda biri aşağıda;
iki yıldız nasıl durur ki yan yana
fistan yeşili ipekler de kaldı sevişmeler.
çiğ düşen çiçekler.
vur gecenin ağzına ışıktan hüzmeleri
oynaşırken gölgesinde esintiler..


Sev daha çok,
sev tutup koparırcasına yürekleri,
 Sev ki bitsin yalnızlıklar.
Bak!!! sana özlem tutulmasındalar .


farkına varılmaz bir günü daha solar
akşam üstleri yaz anlarının ..
Ateş saçar gibi içten soluklar;
usulca akar gider denizin esintilerine.
Ve ne hüzünler birikir
dudakların çatlak aralıklarında


Ver sevgi dolu yüreğinden
ver soluk soluk sıcacık nefesinden
Gel artık salkım saçak
doldur gönül kucağını
Şarkılar da hep sen.
Senden başkasına kör bakışlar
Susanmış sevdana..

Sen gönüllerin eşkiyası
Belalısı.
Büyücüsü belki de..
Yangınlar icad edilmekte.
Gün batımı çanları çalıyor..
Dinle !!
Ellerin utanmasın
sevgi dolu elleri tutmaktan
Balıklar derinliklerdeki kuytulara çekilmekte,
yürekler astığın iplere...

Bırak yüreğini maviliklere.
Bırak yüreklerin üstüne üstüne.
Kaçıp gitme artık düşlere.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.