YANLIŞLARA KARŞI DURACAĞIZ

Adnan Bahadır

YANLIŞLARA KARŞI DURACAĞIZ AMA BELALTI VURMAYACAĞIZ

Önceki gece Kanal A'da yayınlanan ve Sevilay Yükselir'in sunduğu Yüzde Yüz Siyaset programını başından sonuna dek izledim, ilk turda Galip Öztürk detaylı açıklamalar yaptı, yaptığı konuşmada çok can alıcı konulara değindi, isimler vererek yaşadığı olayları detaylı bir biçimde anlattı. Cemaate yaptığı yardımların hangilerini gönülden, hangilerini zorla yaptığını açıkladı. Konuşmasında  içeri girmeden önce Cemaatin kendisinden Afrika'da yapılmak üzere bir okula yüklü miktarda bağış istediğini ancak kabul etmediğini bu sürecin ardından kendisine operasyon yapılacağını anladığını hatta isimler vererek ABD'de yaşayan arkadaşının kendisini arayıp tedbir almasını istediğini bunun üzerine Beyaz TV'de Hüseyin  Gülerce ile görüştüğünü ardından Hüseyin Gülerce'nin kendisine önce konuyla ilgili bir araştırma yapacağını ardından kendisini çağırıp konuşacağını söylediği ve bu araştırmanın ardından Hüseyin Gülerce ile tekrar görüştüğünü, Hüseyin Gülerce'nin ise operasyonu yapan polislerin cemaatten olmadığını, Başbakan'ın polisleri olduğunu söylediğini açıkladı. Ardından Hüseyin Gülerce telefona bağlanmak istedi, programı yöneten Sevilay Yükselir, Hüseyin Gülerce'nin adının geçmesi nedeniyle cevap hakkını kullanmak için programa bağlanmak istediğini bu konuda Galip Öztürk'ün onay verip vermediğini sorması üzerine Galip Öztürk bağlanmasında sakınca olmadığını söyledi ve Hüseyin Gülerce telefonla yayına bağlandı.

                Hüseyin Gülerce'nin telefona bağlanma nedeninin Galip Öztürk'ün yaptığı konuşmada kendisi ile ilgili söylediklerini  inkar edeceğini düşünmüştüm  ancak Hüseyin Gülerce, Galip Öztürk'ün konuştuklarının aynısını tekrar etti sadece polislerin Başbakan'ın polisleri olduğunu söylemediğini iddia etti. Ancak Galip Öztürk ısrarla hayır Hocam siz hem Başbakan'ın adını hem de Makamını zikrettiniz ben her şeyim üzerine yemin ederim deyince bu kez Hüseyin Gülerce ben o polisler derin Devletin polisleri dedim dedi, ardından Cemaate mensup polisler öyle yanlışlık yapmazlar dedim dedi, ardından da bocalayıp gitti. Keşke Hüseyin Gülerce o programa hiç katılmasaydı da Cemaat kendileri çalmış kendileri oynamış diyebilseydi ama maalesef Hüseyin Gülerce'nin konuşmaları cemaat adına tam bir bocalama ve kabullenme oldu. Zira Cemaate mensup polisler öyle bir şey yapmaz demek cemaate bağlı polislerin olduğunun kabulü anlamına gelir, bu da Devlet içerisinde Devlet olmanın yanı paralel yapılanmanın açık ve net delilidir. Programın buraya kadar olan kısmında Hükümet bir sıfır galipti ancak bundan sonrası öyle değil.

                Programa başlarken Sevilay Yükselir ısrarla ve büyük bir heyecanla hiç bir yerde göremeyeceğiniz ve daha önce dinlemediğiniz kasetleri yayınlayacağız deyince herkes merakla bu kasetleri beklemeye başladı, programın ikinci bölümünde kasetler yayınlanmaya başlayınca büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşadım. Zira eleştirmek farklı bir şey bel altından vurmak farklı bir şeydir insanların yaptıkları yanlışları eleştireceğiz amma ve lakin Bektaşi'nin dediği gibi “La tekrabussalate” yani namaza yanaşmayın ayeti Celilesini alıp ve entüm sükara yani alkollü iken kısmını almadan habercilik yaparsanız buna bel altı haberciliği denir. Programda Hoca efendinin üç tane konuşmasını yayınladılar ilkinde teknolojik bombardımandan bahsediyor ve diyor ki siz muhatabınıza karşı üstün olabilmeniz için önce teknolojik bakımdan ardından hukuki bakımdan ardından da efkarı umuminin memnuniyeti bakımından üstün olmak zorundasınız aksi halde kendinizi kabul ettiremezsiniz bunu söyleme nedenim de Nur Talebelerinin toplumda miskin insan muamelesi görmelerini hazmedememiş olmamdır. Yani adamcağız kendi camiasının toplumda dışlanmaması için yapmaları gerekenleri anlatıyor.

                İkinci konuşmasında sanırım Hollanda'da olan Necdet diye bir adamdan bahsediyor, o adama çok kızmış ona olan kızgınlığını dile getirirken diyor ki; şayet bu arkadaş sıfır olursa ona ismi ile hitap ederim aksi halde ona küçük Fethullah'ın babası derim ve bu söylemini de şöyle açıklıyor; Sıfırlamak demek başı ile ayaklarının aynı yerde buluşması yani secdeye varıp tövbe etmesi demektir. Bu harekete dışarıdan bakıldığında insanın sıfır Mevlanın Yüce olduğunu gösteriyor ve tövbe etmenin şeklini anlatıyor. Bu arkadaş tövbe ederse ona adıyla hitap ederim etmez ise o zaman oğlunun adı olan küçük Fethullah'ın babası derim diyor ama program sunucusu bunu çok farklı yorumluyor ve adeta çuvallıyor.

                Üçüncü konuşması ise şakirdlere manevi açıdan şevk vermek için yapılan bir konuşma olup özetle davaya olan hizmetin bir ülkeyi fethetmekten daha üstün bir hizmet olduğunu anlatıyor ve örneklerle bunu açıklarken Fatih sultan Mehmet Han İstanbul'u feth ederken amacı Rızai Bari(Allah rızası) değilse yaptığı bunca mücadele boşunadır diyor. Üç konuşmanın üçüne de imzamı basarım adamcağız İslami ölçülere göre çok doğru ve yerinde şeyler söylemiş. Peygamber Efendimiz “İnsanları överken de yererken de ölçülü davranınız” buyurmakta. Önceki akşamki programda cemaate aşırı yükleneceğiz derken birinci bölümde çok güzel bir program çıkarılırken ikinci bölümde tamamen cemaati haklı çıkaracak                bir programa imza atılması sonucunda kamuoyunda ve insanların vicdanında cemaati akladılar. Biz 17 Aralık operasyonlarında Cemaati eleştirip sonuna dek Hükümete destek verdik, dün nerede idiysek  bugün de oradayız. Ancak şunu da belirtmekte yarar var bizden cemaate şakird de olmaz düşman da olmaz olsa olsa dost olur, Hükümete destek vereceğiz diye bu tür  programlar yapanlar kamuoyunun tepkisini  alacaklarını da unutmasınlar. Kalın sağlıcakla                                                                        

              

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.