İnsanın içinde bir ses vardır; ne akıl ne de nefis tam olarak o sesi bastıramaz. O, gönlün derinliklerinden gelir, kalbin merkezinden konuşur. Adına vicdan denir. Vicdan, insanın içindeki ilahî yankıdır; doğru ile yanlışı, helâl ile haramı, güzellik ile çirkinliği birbirinden ayıran görünmez bir terazidir. Kur’an’da “Nefse ve onu düzgün bir biçimde yaratana, sonra da ona fücurunu (kötülüğünü) ve takvasını (iyiliğini) ilham edene andolsun” (Şems, 91/7-8) buyrulur. Bu ayet, vicdanın kaynağının insanın yaratılışına yerleştirilmiş ilahî bir ilham olduğunu açıkça ortaya koyar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu gerçeği özetleyen şu hadis-i şerifiyle vicdanın rehberliğine dikkat çekmiştir: “Bir şeyin günah olup olmadığını kalbine sor. Zira iyilik, kalbi huzura kavuşturandır, günah ise kalbi rahatsız edendir.” (Müsned). Bu söz, her insanın içinde bir “şahsi vahiy” gibi çalışan, kendi hâl diliyle konuşan bir yönlendirici bulunduğunu bildirir. Vicdan, Allah’ın insana bahşettiği en büyük iç denetim mekanizmasıdır; dış otoritenin ulaşamadığı yerlerde bile, insanın kalbini titretir, ruhunu sızlatır.
Vicdan, insanın doğuştan getirdiği bir meleke değildir yalnızca, aynı zamanda; imanla, ilimle ve ahlâkla beslenir. Gönül, ne kadar temizse vicdan da o kadar güçlüdür. Nefsin istekleri, menfaatler ve arzular, çoğu zaman vicdanın sesini kısmaya çalışır. Ancak imanla aydınlanan bir kalpte vicdan daha gür, daha net konuşur. Bu yüzden, mü’minin vicdanı adaletin, merhametin ve doğruluğun sesi olur.
Günümüz dünyasında, çoğu insan dış denetim mekanizmalarıyla yönetilirken vicdanını susturmuştur. Fakat vicdan sustuğunda, insan da insanlığını kaybeder. Hukuk yanlış karar verebilir, toplum susabilir, güç sahipleri adaleti çiğneyebilir ama vicdan, her hâlükârda doğruyu fısıldar. Hz. Ömer’in (r.a.) “Dicle kenarında bir kurt kapsa koyunu, gelir de Ömer’den sorulur hesabı” sözü, vicdanın adaletle nasıl iç içe olduğunu anlatan en veciz örneklerden biridir.
Vicdan, insanı ilahî ölçülere yaklaştıran içsel bir pusuladır. İnsanın her davranışını değerlendirir, doğruya yöneltir. Yalan söylerken yüzümüzün kızarması, haksızlık yaparken içimizin daralması, kalbimizdeki o sızı; vicdanın yankısıdır. Çünkü vicdan, “kalbin gözü”dür. Onu dinleyen insan; karanlıkta bile yönünü bulur, dinlemeyen ise; ışıkta bile yolunu kaybeder. Bir mü’min, Kur’an ve sünnetin ışığında vicdanını eğitmelidir. Zira vicdan, vahiyden bağımsız kaldığında heva ve hevesin sesiyle karışabilir. Hakiki vicdan, Allah korkusuyla yoğrulmuş olandır. Hz. Ali (r.a.) “Vicdanın sesini susturan, Allah’ın sesini duyamaz” derken tam da bu gerçeğe işaret etmiştir.
Vicdanın susması; ruhun felci demektir. İnsanın başına gelebilecek en tehlikeli hâl; vicdanının susmasıdır. Vicdan sustuğunda; kalp mühürlenir, yanlışlar normalleşir, zulüm sıradanlaşır. Firavun’un, Nemrut’un, Ebu Cehil’in ortak yönü budur. Hepsi akıllıydı ama vicdansızdı. Çünkü akıl hesap yapar, vicdan hüküm verir. Akıl ne kadar güçlü olursa olsun, vicdan olmadan ahlâk üretmez. Bugün insanlık teknolojide ilerledi, uzayı keşfetti, ama kendi vicdanını kaybetti. Dünyada savaşlar, adaletsizlikler, sömürüler devam ediyorsa bunun nedeni vicdanın bastırılmasıdır. Zira vicdanı susturmak; insanın içindeki Allah’ın sesini susturmak demektir.
Vicdan, Allah’ın insana verdiği en değerli emanettir. Onu diri tutmanın yolu; kalbi arındırmak, nefsi terbiye etmek ve her işte Allah’ın rızasını gözetmektir. Bir mü’min karar verirken, konuşurken, hüküm verirken; daima kalbine danışmalıdır. Zira Resûlullah (s.a.v.)’in buyurduğu gibi; “Günah, kalbi rahatsız eden şeydir.” Vicdanını diri tutan bir toplum, adaletin de merhametin de teminatıdır. Çünkü vicdan; gönüldeki ilahî sestir, susarsa insan da susar, konuşursa hakikat de konuşur.
Vicdanlara gelen sese kulak vermek gerekir. Vicdan yalan söylemez. Vicdana sunulan bilgi/hissiyat; şahsi vahiydir. Yanlış yapan insanlara bu nedenle "vicdansız" denir. Bazen de "vicdanımın sesini dinledim" diyerek kötülükten vazgeçenleri görürüz. Bunlar, vicdanla eylem arasındaki ilişkidir. Her insanda vicdan vardır. Vicdanın beslendiği kaynak sahibini yönlendirir.