Türk bilim insanları 12 gen tespit etti

Türk bilim insanlarının, fareler üzerinde yaptığı çalışmada tespit ettiği, akciğer kanserinde radyoterapiye verilen yanıtın derecesini belirleyen 12 gen dikkate alınarak, etkili kişiselleştirilmiş radyoterapi uygulamalarının önü açılabilecek.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Validebağ Araştırma Merkezi işbirliğinde, küçük hücre dışı akciğer kanserinde radyoterapi sonrasında yüksek doz radyasyonun gen ekspresyonu üzerindeki etkilerini belirlemek ve hangi genlerin anlamlı düzeyde değiştiğini tespit etmek için bilimsel çalışma yapıldı. Bu kapsamda, "çıplak fare (nude mice)" olarak adlandırılan özel deneklerle akciğer kanseri modelleri oluşturuldu. Tümör dokusu belirli bir hacme ulaştığında Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği'nde farelere radyoterapi uygulandı. Toplam 48 saat sonra farelerdeki tümör dokuları genetik analiz için incelendi. "Yeni nesil dizileme (Next Generation Sequencing-NGS)" ile "biyoinformatik analiz yöntemlerinin" kullanıldığı araştırmada, yüzlercesi arasından akciğer kanserine ait, tüm deney gruplarında radyoterapiye bağlı ortak değişen 12 gen ön plana çıktı. Bilim insanları, deneylerde tümör baskılayıcı olan ve bağışıklık yanıtıyla ilişkili bazı genlerin radyoterapiyle aktif hale gelince tedaviye daha güçlü bir yanıt verme olasılığının görüldüğünü saptadı. Özellikle hastalığın yeniden nüksetmesinde ve kemik ile beyin gibi dokulara metastazda rol oynayan bazı genlerin yapı düzeylerinde radyoterapi sonrası ciddi artış gözlendi. Böylece tümörün kendini korumak için savunma mekanizması geliştirdiği ve radyoterapiye karşı direnç gösterebildiği ortaya konuldu. Çalışmada, NGS analizleri sayesinde kanser hücrelerinin radyoterapiye moleküler düzeyde nasıl yanıt verdiği gösterildi. Bu yaklaşımın gelecekte herkese aynı dozda uygulanan standart radyoterapi anlayışını değiştirip kişiselleştirilmiş tedaviye zemin oluşturabileceği düşünülüyor. Akciğer kanseri tedavisinde NGS tabanlı radyogenomik verilerin klinik karar süreçlerine entegresiyle tedavi etkinliğinin artırılabileceği ve yüksek doz radyoterapinin neden olduğu olası yan etkilerin azaltılabileceği öngörülüyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SAĞLIK Haberleri