TOPRAĞIN ALTINDA ADAM OLMAK...

Sami Kesmen

Suyu ateşle buhar ederler,

Ateşi su ile duman ederler,

Toprağın üstünde kuduranları,

Toprağın altında adam ederler...

Bu sözler; insana hem kim olduğunu hem de ne olacağını hatırlatan derin ve sarsıcı bir anlatımdır. Aynı zamanda; hayatın geçiciliğini, kudretin sahibini ve insanın acziyetini tokat gibi yüze çarpan bir nasihattir. Esasen bu cümleler; bir ömürün özetidir ve kısaca "Ey insanoğlu ! Yeryüzünde kudurma, zira seni bekleyen yerin altı var."

İnsanoğlu, imkân bulduğunda azgınlaşır. Mal bulunca şaşırır. Makam bulunca kibirlenir. Güç elde edince ilâhlaşır. Kur’an, bu insan tiplerini azgınlaşan kişi olarak tanıtır. Kuranda bu özellikler "Hayır! Doğrusu insan, kendini müstağni gördüğünde (kimseye muhtaç olmadığını sandığında) azar.” (Alak, 6-7) buyurularak anlatılmaktadır. Toprağın üstünde yürüyen insan, kendini tanımaz, aslını ve akıbetini unutursa; yürüdüğü yerin aslında kendi mezarının üstü olduğunu da unutur.

Tabiatta her şeyin bir sınırı ve dönüşü vardır. Su; ateşle karşılaşınca buhar olur, ateş; su ile bastırılınca duman olur. Güçler birbirine galip gelir. Bu dönüşümün elbette bir çok hikmeti vardır. Her şeyin karşısında onu dizginleyen bir şey vardır. İnsan için de bu denge “ölüm”dür. Hırsın önüne ölüm gelir. Kibirin önüne mezar çıkar.

Azgınlığın karşısına hesap günü dikilir. Kimi insanlar için kabir bir soğuma odası gibidir. İnsan yeryüzünde ne kadar azdıysa, toprağın altında o kadar sükûn bulur. Toprak üstünde adam olamayan, toprak altında susarak adam olur.

İbret almak isteyen için kabir yeterlidir. Toprağın altı öyle bir yerdir ki; ne makam kalır, ne para konuşur. Ne ses yükselir, ne omuz kabarır. Orada sadece amel vardır. “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebût, 57) buyurulmaktadır.

Toprağın altı, insanı kendiyle/aslıyla yüzleştirir. Çünkü orada kimse kimseye yalan söyleyemez. Oysa yeryüzünde insanlar; yalanla büyük, hileyle zengin, kibirle güçlü olmaya çalışırlar. Ama; “O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna.” (Şuarâ, 88-89) bilgisini veren ayet toprak altının hakikatini bildirir. Toprağın altı, niyetin karşılıksız kalmadığı yerdir. Görünmeyen ahlak, kabirde görünür. Saklanan günah, kabirde açığa çıkar. Boşuna yaşanmış hayat, orada tokat gibi hissedilir.

Etrafa bakıldığında neredeyse herkesin görebildiği; kibirli insanlar, malıyla övünenler, yetkisiyle ezenler, unvanıyla büyüyenler; bunların hepsi bir gün toprağın altında, aynı yere gidecek ve şartlar orada eşitlenecektir. Toprak herkese aynı muameleyi yapacaktır. Âlim amir, tacir, zalim hain, cani; her kategorik insan katmanı eşit ve aynı muamele ile karşılanacaktır. Hepsi için ölçü aynıdır olacaktır. "İnsan olabildin mi?" sorusuna herkes dünyadaki yaşam ve tavrına göre cevap verecektir.

Elbette ki toprağın altı ibret yeridir ama asıl adamlık; toprağın üstünde, kudurmadan yaşamaktır. Asıl başarı; makama erdiğinde kibirlenmemek, mal kazandığında haramdan uzak durmak, yetki aldığında adaleti korumak, güce sahipken merhametli kalabilmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; “Kimin kalbinde zerre kadar kibir varsa cennete giremez.” (Müslim)

İnsanı adam eden şey; bilgi, makam, para değildir. İnsanı adam eden; vicdan, ahlak, adalet ve takvadır. Bunlara sahip olmayan kişi, toprağın üstünde saygı görebilir ama toprağın altında sorgudan kurtulamaz. Toprak insanın dünyadaki ömrünü tamamlayıp, kendisiyle kucaklanmasını beklemektedir. Ya insanı ibretle örtecek, ya da rahmetle sarıp, ağırlayacaktır.

Adam olmayı toprak altına bırakmamak gerekir. Yaşarken adam olunmalı ki, ölünce insanlığa iz bırakılmış olsun. Adam olmak; fıtrata uygun yaşamaktır. Kuranı yaşam biçimi, Hz. Peygamber’i örnek almaktır. Doğarkan sahip olunan temiz fıtratla ömür sürüp, tamamlamaktır. Dünyadan gelip/geçenleri görüp onlardan ibret almak lâzımdır. İrade eldeyken ahiret hayatının dokumasını bu iradeyle ama Allah rızasına uygun yapmak esastır.

Yazımızın başında belirttiğimiz cümleler hakikati özetlemektedir. Güç ve kuvvet zaman olur yer değiştirebilir. Toprak üstünde; güce, kuvvete, mala, mülke, unvana, imkâna, makama göre değil yaratılış fıtratının kodlarına göre yaşamak; yer altının adamlık sürecini belirleyecektir. Doğarken bilinen tek hakikat vardır ki, o da; bir gün toprağın altına gidilecek, irade elden alınacaktır.

Esas olan; toprağın altında adamlığı elde edebilmektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.