Torağa sağlam tohum atmak gerek. Toprağın verimliliği kadar tohumun da asil olması gerekir. Toprak en kutsal anaçlığıyla kaliteli tohumlar bekler. Bir neslin çoğalması için bu birliktelik şarttır. Kaliteli bir nesilden bahsediyoruz. Toprağın kucağına hasta tohum verirseniz hastalıklı nesillerle karşılaşırsınız.
Şu anda tohum konusunda gelinen nokta acziyet ifade etmektedir. Ismarlama tohumla çoğalma nasıl olur? Tokmağı başkasına verirseniz oradan çıkan ses olsa olsa kakofoni olur. Kulak tırmalar.
Meyvecilik ve sebzecilikte tohumculuğu bugün dünyada İsrail yapmaktadır. Görünüşü güzel ancak tattan, güzel kokudan, vitaminden eksik meyve ve sebzelerle mideler dolmaktadır. Ondan sonra hastalıklar ardı ardına geliyor. Eskiden şifa kaynağı olan yiyecekler bugün hastalık saçmaktadır. Çünkü genlerle oynanmaktadır. Doğallıkla adeta alay edilmektedir.
Hayvanlarda aşılama yapılmıştır. Bir sürü yanlışlıkla karşılaşılmıştır. Hâlbuki hayvanlar içgüdüsel olarak çok da güzel üremekteydiler. Onların ellerinden üreme hak ve özgürlükleri alındı.
Eskiden -çok eskiden de değil- buram buram kokan sebzeler vardı. Meyveler taş gibiydi. Doğallık vardı. Domatesin kokusu insanı sarhoş ederdi. Patates tokmak tokmak olurdu. Salatalık harika olurdu. İlaçlarla önce hastalığı müptela ettiler başımıza. Sonra da siz yapamıyorsunuz, dediler ve bizi kendilerine bağladılar. Ziraatla meşgul olanlara sorarsanız neler neler anlatırlar! Patlıcanı cin çarpmış gibi yapan o kırmızı haşereler ne zaman bizim bitkilerimize musallat oldu? Çok yakın bir zamanda geldi bu vb. haşereler bağımıza, bahçemize. Talan ve tarumar ettiler bağlarımızı.
Yine çok yakın bir zamana kadar tohumlarımızı kendimiz saklardık. Tohumu başkasından almak ayıp sayılırdı. Ki öyledir de. Domatesi sıktık mı elimizden adeta kan damlardı. (Şimdi klorlu su damlıyor.) Bezlerin üzerlerinde tohumlarını kuruturduk. Biber, patlıcan, salatalık, pırasa, lahana da da böyle yapardık. Üremelerini bu yollarla sağlardık. Bu işleri bir ibadet aşkıyla yapardık. Ayrıca çok zevk alınan işlerdi bunlar. O zamanlarda üretim yapan, üreyen ve üreten köylüydük. Şimdi köylülüğümüz de gitti. Hazırcı olduk. Tohumu başkasından alarak başlattık sonumuzu. Kararmış durumdadır dünyamız bugün. Sonra tohumculuğu da bıraktık. Meyve ve sebzeleri ithal etmeye başladık. Zemheride domates yedik. Domates domates değil. Yazın kış meyveleri yedik. Yedikçe tat almadık. Tadı bulana kadar yedik. Bu olay huzursuz etti bizi. Doyumsuz ve tadımsız olduk. Çünkü demir tavında dövülürdü. Her meyve mevsiminde tatlıydı. Kışın karpuz arzulanır mı? Aş erme dışında arzulanmaz. Allah hangi mevsimde hangi meyvelerin insanlara faydalı olduğunu hâşâ bilmiyor mu?
İnsanlar yediklerine benzerler. Yapmacık tohumlarla üreyen yiyecekler, insanları üreme ve üretmeden uzaklaştıracak gibi görünüyor. Bir meyve kendi neslinin devamını sürdüremiyor. Bu ne kadar acınası bir durumdur. Korkarım yarın bu insanlara da sirayet eder. Korkarım
Tohumlama konusunda bir devrime, kendimize gelmeye, titreyip uyanmaya acilen ihtiyaç vardır. Yoksa tohum üretemeyen bir nesille baş başa kalabiliriz.
İbadullah ESMERAY arkadaşım bu olayla ilgili bir ileti gönderdi bana. Ben de onun üzerine bunları yazdım. Bu konu çok hassas bir konudur. Çok ayrıntıya girmedim. Ancak sonumuz iyiye gitmiyor. Topraktan tohumdan koparıldık. Doğalıktan uzaklaştırıldık. Yapmacık şeyler yemeye alışınca vücutlarımız yapmacıklık içeren hareketlerimiz çoğaldı maalesef. Tat alamaz olduk. Doymadık, doyumsuzlaştık. Doğallığa, doğal hayata, sağlam tohumlara ve toprağa acilen dönmemiz gerekiyor.
TOHUM ithal etmeye devam etmeyi düşünenlere birkaç uyarı yapmak boynumun borcudur. Bu yoldan, bu çıkmaz sokaktan bir an önce çıkılmaz ise bu işin bedelini önce çocuklarımız ödeyecek.
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı"nda
115 bin kişi çalışıyor.
70 üniversitemiz,
30 ziraat fakültemiz,
50 tarım araştırma enstitümüz,
10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.
Bu verilerden sonra soralım. Ziraat alanında iş bulanlar ne yapar? Merak ediyoruz! İşsiz olanlar iş bulduklarında neler yapacaklar? Eğer bizim hassasiyetlerimizi paylaşıyorlarsa hemen onları işe alıp diğerlerinin işlerine son verelim.
DEVAMI VAR.