TEMEL FIKRALARI

Reşit Öztürk

                  

 

           Temel otobanda basmış gaza gidiyor, bakmış bir tabela. Yavaşla 80 km. Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha. Yavaşla 60 km. Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela. Yavaşla 40 km. Yolda çalışma var galiba, deyip 40'a düşürmüş hızını.

           Epeyce sonra yine bir tabela. Yavaşla 15 km. Talimata uyarak 15 km'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş. Yavaşla'ya Hoş Geldiniz. Nüfus:2500.

                    ***

           Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e: İngilizce bilmezdin, İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi? dedi. Temel: Hayır, sıkıntıyı asıl İngilizler çekti.

                    ***

           İstanbul'da yaşayan bizim Temel, av sporuna merak salar. Av için gerekli malzemeleri alır, birkaç gün avlanır. Bir gün kahvede otururken bizim Temel, başlar maceralarını anlatmaya: Bir gün tüfeğimi aldım, Belgrat Ormanı'na gittim. Yarım saat gezdikten sonra bir baktım, beyaz bir ayı bana doğru geliyor. Tüfeğimi doğrultmamla ateş etmem bir oldu. Tek kurşunla ayıyı yere serdim, der.

           O sırada arkadaşlardan birisi: Hadi oradan, Belgrat Ormanı'nda ayının ne işi var, der. Tabi bizim Temel bu, lafın altında kalır mı? Hemen: Haçan ayı bu, ne bilsin oranın Belgrat Ormanı olduğunu.

                    ***

           Temel, otobüste cep telefonu ile yüksek sesle konuşmaktadır. Yolcular Temel'i otobüste cep telefonu ile konuşmak yasak, diye uyarır. Bunun üzerine Temel: Ula Cemal, otobüsün içinde konuşmam yasakmış, otobüste değilsen sen konuş da ben dinleyeyim.

                    ***

           Dursun bir gün ormanda gidiyormuş. Temel'i bir ağaca belinden bağlı şekilde bulmuş. Dursun: Ne yapaysun Temel, demiş. Temel de: İntihar edeyrum, demiş. Dursun: Penum pilduğum öyle intihar edilmez, o ipi beline değil boynuna bağlayacaksın, demiş. Temel de: Onu da denedim az daha boğulaydum da.

                    ***

           Temel ve Dursun kahvenin önünde oturuyorlarmış. Bir turist gelmiş ve Temel'e İngilizce yolu sormuş. Temel'de ses yok. Turist bu defa Almanca sormuş. Temel'de yine ses yok. Turist bu defa Fransızca sormuş. Yine ses yok. İspanyolca, yine ses yok. Turist kızmış, bağırıp çağırdıktan sonra çekip gitmiş. Bunun üzerine Dursun, Temel'e: Bir lisan öğrenmemizin zamanı geldi galiba, demiş. Temel ise Dursun'a dönerek, Boş ver, ne gerek var da. Adam dünya kadar lisan piliyi ama bi derdini anlatapildi mi?

                    ***

           Temel ile Dursun ormanda kamp kurmuşlar. Bir ara Temel Dursun'a seslenmiş: Tursun, şu ormanin cüzelliğine bak. Dursun, şöyle bir etrafına bakmış: Ağaçlardan bir şey göremiyorum ki.

                    ***

           Temel'e sormuşlar: Güzel olmayı mı tercih ederdin yoksa aptal olmayı mı? Temel biraz düşünmüş: Tabii ki aptallığı, demiş. Niye diye sormuşlar. Temel: güzellik geçicidir, demiş.

                   ***

           Temel bir gün Trabzon'da İş ve İşçi Bulma Kurumu'na gider. Memur: Daha önce ne tip işlerde uğraştınız? Temel: Kaplan avcısıyım. Memur: Trabzon'da kaplan ne gezer be adam? Temel: Ula ben de onun için işsizim ya.

                  ***

           Hayatınız Temel fıkraları gibi neşeli ve coşkulu olsun.

        

   

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.