TARİHİMİZLE BİR BÜTÜNÜZ

Bayram Ocak

Bu toprakların tarihi ,bizim tarihimiz, kaderi bizim kaderimizdir, yüz yıllarca üç kıtaya  hükmetmiş bir imparatorluğun nesliyiz. Bu topraklarda  yaşananlar ve gelişen olaylar,  başarılar, yenilgiler, teslimiyetler bizim atalarımıza  aittir ve dolaysıyla bizimdir. O zamanın şartlarında yapılabileceklerin en güzelini yapmaya çalışmıştırlar. Osmanlı savaşlar kazanırken nasıl bizimse, yenilgileri de bizimdir.

Osmanlı çökerken, Çanakkale savaşı nasıl bizim başarımız ise, Filistin, Kanal, Balkanlarda ki kayıplardan bizimdir. Biz tarihimiz ile bir bütünüz.

Osmanlının son döneminde Almanlar ülke içerisinde idi, padişah da İttihatçılarda olayın bilincinde idiler, beklentileri bir çıkış noktası yakalamaktı. Sorgulanması gereken, neden diğer ittifaktan değildik ?  Yada oraya neden alınmadık ? Alınsa idik süper bir güç mü, uydu bir devlet mi olurduk ? Sonuçta bir imparatorluk parçalanmıştı. O imparatorluk yükselirken de bizimdir, parçalanırken de bizimdir.

Birinci dünya savaşı sonrası İngilizler, Almanların yerini almıştı. Küresel güç haline gelen İngilizler bölge üzerinde istedikleri değişiklikleri yapıyor, çıkarları olan her şeyin üzerinde mutlak suretle etkili oluyordular. 

Musul-Kerkük üzerinde etkin olmaya çalıştığımızda ülkede bir isyan baş göstermiş ve olan gücümüzü bu isyanı  bastırmak için bölgeye  kaydırmıştık. Musul üzerine yürüyecek  gücümüz  olsaydı bunu yapmayacak mıydık ? O zaman ki durum ve şartların gerektiği ne varsa o yapıldı. İçeride çıkan isyanın planlayıcısı ise senin ekseninden çıkartmak istemeyen İngiltere idi.

İkinci dünya savaşı bitimiyle  yeni küresel oyun ve biz bu oyunu  istemeyerekten olsa kabullenmek zorunda kalıyoruz.

Almanya' ya karşı galip gelen Amerika, İngiltere ve Rusya müttefikti. Rusya Boğazlar, Kars, Ardahan üzerinde hak iddiasında bulunduğunda Amerika'ya yaklaşır  ülke, ABD  “Sorun sizin sorununuzdur.” der. İş başa düşmüştür ve Ruslara karşı en iyi savunma Erzurum'da yapılacağı kararı verilir , burada savunma hattı oluşturmak için faaliyet başlar.

Oyun için uygun şartlar oluşmuştur, iki kutup meydana getirilmiş, bölüşüm için ortam hazırlanmıştı. Truman Doktrini adı altında bölgeye yerleşimin ilk adımları atılır. Amaç Rus yayılmasına karşın bölge ülkelerinin korunmasıdır. Türkiye ve Yunanistan’a ekonomik ve askeri yardım için bir dizi anlaşma imzalanır. Sizi koruyacak ülke kara kaşınıza ,kara gözünüze hayran değildir. 

1947 yılında savaşa girmememize karşın bir takım yardım  anlaşmaları ile ABD' bin eksenine girmeye başlamışız. Bu dönem  iktidarda mı kim vardı ? Cumhurbaşkanı İsmet  İnönü ve Başbakan Şemsettin Altan  devamında kısa süre başbakanlık yapanlar . Daha sonrasında Demokrat parti ve günümüze kadar devam eden silsile. O dönem hangi iktidar olursa olsun aynı kaderi yaşayacaktık.

Hata mı yaptılar ? Mutlaka önlem alınsaydı, bir takım faaliyetler yapılsaydı diyebileceğimiz hususlar vardır. Peki bunları neden yapmadılar diye bir soru ile karşılaştığımızda ;O zamanki şartlar ile şimdi bizim olayları yorumladığımız şartlar aynı değil diyebiliriz. 

Osmanlı döneminde  önlem almak için yapılan faaliyetler vardı. Tanzimatlar, Meşrutiyetler, personel tasarrufları ,ön almak için çin yapılan hamleler fakat her faaliyet ,faaliyeti  gerektiren nedenlerin durağan olmamasından dolayı etkisiz kalıyordu. Olayın temelinde yatan gücünüzü kaybetmişsiniz, başka bir gücün ekseninde hareket etmektesiniz. Buna yerli işbirlikçileri varlığını da eklediğinizde bir girdap içinde boşa kulaç saklamakta olduğunuzu görüyorsunuz.

İkinci dünya savaşına girmemenize karşın sistem sizi kendi içinde eritmenin peşindedir. İki kapı bırakırlar ya bizimlesin yada karşımızda. 11 Eylül olayları olduğunda sonuç olarak söylenen “ Ya bizimlesiniz yada şer ittifakının yanındasınız ,yerinizi seçin “ mesajı, ister istemez güçten yana bir duruş sergilememize neden olmuştu . Rusya bir takım isteklerde bulunduğunda sopa görevi görüyordu, havuç ise ABD'idi. Biz havuca yaklaştık ,doğal olarak onlarda can damarına  dokundu ,savunma sanayi ve ekonomi ile ülkeyi  bağımlı hale getirdiler.

Günümüzde terör ve Suriye meselelerine bakın, siz bir hamle yapıyorsunuz karşılığında bir kaç hamle yapılıyor. Geçmiş ile günümüz arasında ki fark, bir nebzede olsa biz artık direnebiliyoruz.

Geçmişte hataları  olanlar mutlaka vardı ama o günün koşulları ile değil günümüz koşulları ile geçmişi değerlendiriyoruz .Biz bu cendereden kurtulmanın yolunu aramalıyız. Tek bir çıkış noktamız var, birlik ve beraberlik. Atalarımız o günkü koşullar altında yapılabilecekleri en iyilerini yapmıştır, biz bayrağı kavga etmeden ileriye taşımalıyız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.