Tarafsızlığın taraflılığı

Taraflar prensipte anlaştı.
Taraflar geri adım attı.
İki takım taraftarları arasında kavga çıktı.
…

Hemen her konuda taraf olmak mümkün. Fakat bu yazının konusu, köklerinde içten içe, “çevir kazı yanmasın”cılık da bulunan "tarafsızlık" masalı.

Taraflılığın banalliği (basmakalıplığı) üzerine çokça yazıldı çizildi. Hatta "taraf" olmak ile "taraftar" olmak aynıymış gibi resmedildi. Felsefi, ideolojik tarafsızlık söylemleri sardı etrafımızı; meğer ne alçakça bir şeymiş taraf olmak! Taraf olanların, "hep birileri" tarafından kullanıldığı, "şizofrenik komplo teorileriyle" zihinlerimize sokuldu. Taraf olanların başına gelen olumsuzluklardan, ödedikleri bedellerden de tırsan bizim zavallı pastörize aydınlarımız, önce "tarafsız" göründüler. Sonra da göründükleri gibi oldular.

Peki, tarafsızlık mümkün mü? Karadenizliliğimizin getirdiği hazırcevaplılıkla hemen cevabı yapıştırıyoruz: Mümkün tabi! Adamın biri, hiçbir futbol takımını tutmuyordur, bu hafta oynanacak Manisaspor-Samsunspor maçı da hiç ilgilendirmiyordur onu. Öte yandan adam, maçlarda su satarak sağlıyorsa geçimini, sözgelimi maçlara ilginin azalmaması için, Samsunspor"un kazanmasını isteyecektir. Yani, kendisini etkileyen bir durumda tarafsız kalamayacaktır. Bu bireysel çıkar, çoğu zaman toplumsal çıkarlarla ortaklaşır.

Bir parantez açalım genişinden.

Zaten insan, kendi çıkarları, toplumun çıkarlarıyla ortaklaştığı noktada sosyalleşti. Doğa karşısında sürekli olarak yenilen insan, örgütlü bir gücü oluşturmaya gereksinim duydu. Toplulukları yarattı. Topluluğun içindeki her bir "birey" ile bireyleri kapsayan "toplum" birbirine parça-bütün ilişkisiyle sıkı sıkıya bağlı hale geldi.

Parantezi kapattık.

İsteğimize bağlı olmayan, dolaylı ya da dolaysız bir şekilde bize etkiyen durumlar vardır. Örneğin, nefes almak zorundayızdır. Dolayısıyla, havanın niteliği bizi doğrudan ilgilendirir. O zaman çevre politikalarında taraf olmak durumunda kalırız. Öte yandan, Irak"ın işgali de bizi etkiler. Hemen yanı başımızdaki halkın maddi-manevi birikimlerinin, emperyalistler tarafından talan ediliyor oluşu, hem sıranın bize de geleceği bilgisini içerir, hem de toplumumuzun maddi-manevi huzurunu bozar. Biz de, topluluk içinde yaşayanlar olarak bu huzursuzluktan nasibimizi alırız. Dolayısıyla, bu olay da dolaylı yoldan ilgimize tabidir.

Negatif yüklü büyük bir cisme, istediğimiz kadar nötr (yüksüz)  küçük bir cisim değdirelim. Büyük cismin yükü hep negatif kalacaktır. Başta nötr olan küçük cisim de sonuç olarak, negatif yükle yüklenecektir. Toplumsal meselelerde tarafsız olmaya çalışan birey de ilişkide bulunduğu büyük cismin yönüne kayacaktır. Toplumsal olaylarda tarafsızlık da böylece mümkün olmayacaktır. Başta nötr olan küçük cisim (birey), başta negatif bulunan büyük bir cisme (toplum) değdirilmiş, sonucu itibariyle, büyük cismin pozitif hale gelebilmesi için gerekenler yapılmamış, nötr küçük cismin varlığı, büyük cismin negatifliğinin devamına hizmet etmiştir.

Tarafsızlık da buna benzer şekilde, egemen olan güce, mevcut iktidara hizmet eder. Taraf olmayan bertaraf olur mu ya da ne zaman olur, bilinmez ama bu dünyayı ancak taraf olanların güzelleştirebileceği onca bulanıklığın içinde apaçık duruyor.