Spor ve gen

Prof.Dr.O.İmamoğlu

Avustralya Spor Ensitüsü (AIS)  20 milyon nüfusa sahip ülkenin Olimpiyat yarışlarında başarılı olması  amacıyla  Ulusal Yetenek Arama Programı çerçevesinde 14 ila 16 yaş kuşağındaki  yetenekli olarak seçilen çocuklara, fiziksel özelliklerini ve yeteneklerini geliştirmeleri için her türlü imkan tanımıştır. Yetenek Arama ekibi Avustralya'daki tüm lise ögrencilerini tek tek fiziksel ve psikolojik kontrolden geçirerek kazanma şansı yüksek olanları seçmiştir. Seçme kriterlerinin başında kalçalara oranla geniş omuzlar, uzun kollar, iyi bir kas yapısı, dayanıklılık ve kuvvet ön planda geliyordu.  Program 1987 yılında kürekçi seçimiyle başlamasına rağmen 1988 yılı Olimpiyatlarında tek bir kürekçi bile ülkeyi temsil edecek duruma erişememişti. Fakat bu program 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda sonuç vermiştir. Bayanlar arası kürek çekmede Megan Still altın madalyayı ülkesine kazandırdı. 1994 yılında kano, bisiklet, ve halter gibi 8 ayrı spor dalına el atan Yetenek Araştırma ekibi, gizli yetenekleri ortaya çıkartmak için koordinasyon, dayanıklılık , kuvvet ve aerobik uyumluluk testlerini uygulamaya geçirdi. Fakat mevcut testler bu konuda yetersiz kaldı. İki kişiyi aynı antrenman programına dahil ettiğinizde; biri müthiş bir gelişme gösterirken diğeri neredeyse olduğu yerde sayması  "eğitilebilirlik" konusunda ortaya çıkan faklılığın büyük oranda genlerle ilgili olduğuna bağlandı. Yeteneğin kalıtsal olduğu iddiası ile yetkililer bu genleri ortaya çıkartacak bir projeyi uygulamaya soktu. Böylece hangi sporcunun hangi branşa yöneleceğini tespit etmek için uzun vadede genetik özelliklerin araştırılmasının gerekli olduğu ileri sürülmektedir. Performans Geni Araştırması önem kazandı. Araştırmacılar hangi sporcunun ne şekilde çalıştırılırsa daha üstün bir performans göstereceğini, hangi sporcunun hangi spor dalında daha başarılı olabileceğini belirleyebilecekleri bir gen testinin geliştirilebilecegini umut etmektedirler. Ama insanlar bugüne tek iki gen keşfetebildiler. (Biri atlarda, diğeri ise insanlarda).  Tek bir genin ne derece etkili olduğu "impressive"adı verilen bir at üzerinde ispatlandı. İndiana Eyaletinde gerçekleştirilen bir yarışta dikkatleri üzerine çeken bu at, mükemmel fiziği, kas kütle ve tonusunun ideal karışımı ile neredeyse kendi klasmanındaki tümyarışları kazandı.Ve 1969 yılından 1992 yılına kadar üst sıralarda yer alan 15 atın 13 ü Impressive' atının  soyundan gelmiştir.Buna karşılık İmpressivenin bir geni defoluydu- yani at genomunu oluşturan  3 milyar harfin biri normal değildi (Tek bir nükleotid sayesinde ). Söz konusu mutasyon ile İmpressive'nin kas hücrelerine giren ve çıkan sodyum akışını kontrol eden moleküler kanallar bozulmuştu. Bu anormalliğin ortaya çıkardığı netice, bu gen bozukluğunun atlarda ölümcül olabilen geçici felce yol açmasıyla kendini gösterdi. Fakat bu bozukluk hayvana olağanüstü bir kas özelliği kazandırıyor ve yarışları kazanmasına sebep oluyordu. Hatta"Impressive'nin bu özelliğinden yaralanan sahipleri, haksız rekabete yol açtıkları gerekçesiyle diğer at yetiştiricileri  tarafından sert bir dille eleştirilmiştir. Bu tek farklı gene sahip olmakla İmpressive, at dünyasının Arnold Schwarzenegger'i haline gelmiştir. Impressive atı sayesinde Hoffman ve çalışma arkadaşları hayvanlarda ve insanlarda kas yapısının mükemmelleşmesine yol açan genetik mutasyonu keşfetmiş oldular.Kas gelişimi ilk bakışta kas hücresi zarının yırtılması ile ateşlenir. Kas, yırtığı onarmak için daha güçlü ve daha geniş olarak gelişir. Kasların sürekli kendini yenilemek zorunda kaldığı halterde kaslar daha güçlü ve daha gelişmiş bir şekilde karşımıza çıkabilir.  Diğer Bir örnek  de Duchenne Kas Distrofisidir. Bu sık görülen ve ölümcül bir kas hastalığıdır. Duchenne kas distrofisinde tek bir genetik bozukluk distrofin adı verilen bir proteinin yok olmasına neden olur.  Bu protein kas hücresi zarının yapısal bütünlüğünü koruyan çok önemli bir maddedir. Çocuklarda, distrofinin yokluğunda 5 veya 6 yaşlarında profesyonel vücut geliştiriciler gibi gelişmiş bir vucut görünümü ortaya çıkar. Ancak bir süre sonra kaslar yara haline dönüşür ve hastalığın  ileri safhalarında yenilenme özelliğini kaybeder.  Hastalığın daha hafif seyreden ve ölümcül olmayan türüne Becker kas distrofisi adı verilir. Burada distrofin geni defoludur ve buna rağmen varlığını sürdürür. Kaslarda anormal bir gelişme görülür.Bu durumdaki bazı hastaların ise profesyonel halterci, tenisçi, futbolcu olduğu görülmüştür. Günümüzde  gen taramaları çalışmalarını yürüten bilim adamları zaman içinde performans genlerinin ortaya çıkartılacağını  umut etmektedirler.
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.