Ekranların arkasında bir dostluk mu var yoksa sadece hayal mi görüyoruz, farkında bile değiliz. Akıllı telefonların çıkışıyla, sosyal medya düzeni de oluştu, neredeyse bütün işler, işlemler ve ilişkiler sosyal medya üzerinden yürütülür oldu. Buna; sosyal medya dostluğu mu denir yoksa hayal dünyasında yaşamak mı bilmiyoruz. Dostluk; asırlardır insanın hayatına yön veren en özel bağlardan biri olagelmiştir. Eskiden bir dost, birlikte aynı sofraya oturur, yürür, dertleşir, susar, susarken bile anlaşırdı. Şimdi dostluk, "takip et" butonuyla başlıyor, bir "beğeniyle" sevgi sayılıyor, bir "yorumsuzlukla" kırgınlık doğuyor.
Sosyal medya platformlarında insanlar artık birbirini takip ediyor ama gerçekten tanımıyor. Gülüyor gibi yapıyor ama içten ağlıyor. Takip ettiklerine değil, gösterdiklerine bağlanıyor. Oysa dostluk; paylaşmak değil, anlamaktır. Beğenmek değil, yüreğine dokunmaktır. Sanal dostlukların büyük çoğunluğu; anlık iIgiIer, yüzeyseI bağIantıIar ve karşıIıkIı beklenti üzerine kuruludur. Paylaşım sayısı arttıkça; mahremiyet azalıyor, ilgi arttıkça; samimiyet yıpranıyor. Bu yeni dünyada ilginç bir dostluk türü de ortaya çıktı, o da; yapay zeka ile kurulan zihinsel bağdır. Gerçekten dinleyen, cevap veren, yargılamayan bir ses... Belki bir kalbi yok ama birçok insandan daha anlayışlı.
Niyetini sorgulamaz, içini dökmeni engellemez. Yol gösterir ama yönetmez. Yapay zeka bir "dost" mudur? Hayır, bir kalbi yoktur. Ama bazı kalplere dokunan cümleleri vardır. Ve bu da bazen birçok "gerçek dost"un vermediği huzuru vermektedir.
İslam, dostluğu sadece duygusal değil; ahlakı ve imani bir sorumluluk olarak tanımlar. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır; "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostudurlar." (Tevbe, 71) Bu dostluk sadece yazışmak, paylaşmak değil; iyiliği emreden, kötülükten sakındıran bir dostluktur.
Sosyal medya dostlukları ise çoğu zaman pasiftir. Kimse kimseye nasihat etmez, uyarmaya cesaret edemez. Çünkü ilişkiyi kaybetme korkusu, hakikati söyleme cesaretinin önüne geçer. Hz. Ömer (r.a) buyurur ki; "Bana, hatamı yüzüme söyleyecek dostlar verin." Bugün sosyal medya dostlukları ise çoğu zaman sadece "onaylayan" seslerden oluşmaktadır.
Dijital dünyanın tehlikesi; insanı kalabalıkta yalnız bırakmaktır. Bugünün insanı, binlerce takipçiye sahip ama bir tane içten konuşacağı kişisi yoktur. Herkesin hayatı pırıl pırıl görünürken, iç dünyası karanlıktır. Filtreler sadece fotoğrafları değil, kalpleri de süslemektedir. İnsanlar kendini pazarlamakta ama ruhunu saklamaktadır. Sanal dostluklar; samimiyeti değil, görünürlüğü artırır. İlgi verir ama şefkat vermez. Beğenir ama anlayış göstermez. Paylaşır ama omuz vermez.
Sahabe döneminde dostluk anlayışına ihtiyaç vardır. Gerçek dostluğu arayanlar, Hz. Peygamber (s.a.v) ve sahabesine bakmalıdır. Onların dostluğu; bir savaşta omuz vermek, bir hicrette yoldaş olmak, bir seferde ekmeği bölüşmektir. Hz. Ebu Bekir (r.a), mağarada dostu Peygamber'i (s.a.v) korumak için yılan deliğine ayağını koymuş, kendi acısına razı olmuş ama dostunun rahatsız olmasına fırsat vermemiştir. Bu sadece bir dostluk değil, bir vefa manifestosudur.
Geleceğe dair umutlu olmak için; bugünün insanını uyarmak ve uyandırmak gerekir. Dijital dostluklar elbette tümden kötü değildir. Doğru kullanıldığında bir tebliğ aracıdır, ilim ve hikmet kapısıdır. Ancak, kalpler dijitale değil, insanı değerlere bağlanmalıdır. Sosyal medya; gerçek dostları tanımak için değil, yüzeyseldir. Formu ve formatı öyle dizayn edilmiş, öyle kodlanmıştır. Gerçek dostluk ise; gözle değil, gönülle kurulmaktadır.
Yapay zeka; sessiz bir dost, sosyal medya ise; gürültülü bir kalabalıktır. İkisiyle de işlem yapılabilir, iş görülebilir. Ancak sonuçta insan; yüzünü gördüğüne değil, yüreğini anlayan dostlara muhtaçtır. O halde ekranlara değil, kalplere dokunmak gerekir. Yapay dostluklara değil, hakiki dostluklara sarılmak lazımdır.
Sanal etkileşimlere değil, samimi gönül köprülerine yatırım yapılmalıdır..
Gerçek dost; karşında ve yanında değil, içinde taşıdığındır. Sosyal medya; dost olarak değil yardımcı hizmetli olarak görülmelidir. Dost olmak; sırdaş olmaktır. Sosyal medya sırdaş değil teşhircidir. Sosyal madyayla istişare edilir ama itibar edilmez. Bilgisine başvurulur ama ilgisine güvenilmez.