Zamanın sonuna doğru yaklaşıldığında, dünya daha önce şahitlik etmediği büyük sarsıntılara sahne olacaktır. Bu sarsıntıların en dikkat çekici olanlarından birisi, hadislerde haber verilen Müslüman-Yahudi savaşıdır. Bu savaşta taşlar ve ağaçlar dile gelecek, adeta yaratılmış her şey hak ile batıl arasında bir taraf belirleyecektir. Ancak bu dile gelen varlıklar arasından biri olan Gargat ağacı sessiz kalarak tarafını gösterecektir
Sahih hadislerde Peygamber Efendimiz (sav); “Kıyamet kopmadan önce Müslümanlar Yahudilerle savaşacak, Yahudi bir taşın ya da ağacın arkasına saklanacak ve o taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! Bu Yahudi arkamda, gel onu öldür’ diyecek, ancak Gargat ağacı böyle demeyecektir. Çünkü o Yahudilerin ağacıdır, (onların tarafıdır)” (Sahih-i Müslim) buyurmuştur. Bu ifade; bir ağacın sessiz kalacağını bildirirken, aslında çok derin bir sembolizme işaret etmektedir. Gargat, yalnızca fiziki bir bitki değil; tarafsız kalma maskesiyle yapılan gizli ittifakların, batılın yanında saf tutan sessizlerin sembolüdür.
Taraf seçmeyenler aslında taraflıdır ve bunu sessiz kalmakla ifade ederek, bir tavır sergilemiş olurlar. Gargat ağacı; diğer ağaçlar gibi adaletin ve hakkın yanında durmayarak, saklanan zalimi koruyacaktır. Buradaki mesaj açıktır. Zalimden yana sessiz kalan, zalimin suç ortağıdır. Zira kıyametin bu son safhasında, taş ve ağaç gibi cansız varlıklar bile mazlumdan yana dururken, Gargat gibi zalimin yanında duran insanlar da olacaktır. Bu yönüyle Gargat; vicdanını menfaate kurban eden, konumunu korumak adına haktan uzaklaşan, güçlüden yana suskun kalan insanları temsil etmektedir.
Hadisin günümüze bakan yönünü inkâr etmek kolay değildir. Zalim güçlerin yanında konumlanan devletler, menfaat ortaklığı yapan çevreler ve kendini korumak için susan kurumlar vardır. Bunların her biri birer modern "Gargat"tır. Ne acıdır ki, bu ağacın Yahudilerle sembolleşmiş olması, sadece tarihî bir bağ değil; bugünün Filistin coğrafyasında da dikenli çitler gibi dikenli suskunluklar oluşturmaktadır. Bazı rivayetlerde İsrail'in topraklarına binlerce gargat ağacı diktiği söylenmektedir. Bu doğru mu, değil mi bilinmez. Ancak kesin olan şudur ki; Gargat zihniyeti her çağda vardır. Mazluma kapısını kapatan, zalimi saklayan, işgali destekleyen, adaleti değil çıkarı savunan herkes Gargat ağacının gölgesindedir.
Mümin; taş gibi sert, ağaç gibi dik ve net olmalıdır. Hak geldiğinde susan değil; haktan yana konuşan olmalıdır. Çünkü kıyamet günü taş bile konuşurken, susan insanlar sorgulanacaktır. Bu dünyada dik durmanın bedeli elbette vardır ama unutulmasın ki, Gargat’ın gölgesi mahşerde serinlik vermeyecektir. Çünkü o, zalime kalkan olanların sembolüdür.
Vicdanın kuruduğu her ortam "Gargat"tır. Gargat ağacı dikenlidir, meyvesi yenmez, gölgesi koruyucu değildir. Tıpkı hak karşısında susan, mazlumu satan vicdanlar gibidir. Haksızlığın tarafı olan ve hak ihlâlinde sessiz kalan, susan insanlar Gargat’a dönüşmüştür. Müslüman; her tavrı ve konuşmasıyla, zulmün karşısında saf tutmak durumundadır. Bugün Gazzede taşlar bile feryad ederken, vicdanlar suskun kalamaz, Müslümünlar asla sessiz olamaz.
Gargat ağacı ile ilgili hadis metni; kıyamet öncesinde yaşanacak sahnelerden birine işaret etmektedir. Merkezi Hatay Amik Ovasının olacağı rivayet edilen Müslüman-Yahudi savaşıyla ilgili Peygamberi haberler sembolik midir, hakikat mıdır bilemeyiz. Ya da; bu savaşın şekli ve muhtevasının nasıl olacağı hususunda bir görüş söyleyemeyiz. Böylesi ağır bir yükü bir ağaca yüklemek de zor gibidir. Bu mesajın sembolik olduğunu ve öyle bir dönemde haksız olan Yahudilerin tarafında olan sessiz tarafgirlerin işaret edildiği kanaatendeyiz.
Gazzede yaşanan Siyonist zulmüne karşı sessiz olan, her; kişi, kurum, millet, devlet "Gargat"tır. Gargat ağacının en çok bulunduğu çoğrafya; Müslümanların kutsal mekanlarını bulunduğu bölgeler olması da çok dikkat çekicidir. Filistin/Eriha bölgesi, Mekke Taif vadisi, Hudeybiye çölü, Medine Cennetül Baki mezarlığının alanı gibi mekânlar ilk göze çarpan yerlerdir. Çok enteresandır ki; bu mekânlar Siyonist zihniyetin hedefinde olduğu çoğrafi alanlarıdır. Peygamberi mesajla günün gelişmeleri ve çoğrafi mekânlar neredeyse tıpa tıp örtüşmektedir.
Hâl bu kadar açık ve netken; özellikle Müslümanların mutlaka tarafını belli etmeleri şarttır. Böylesi süreçlerde Gargat olmak; Müslüman tavrı olamaz. Sessizlik; taraf olmaktır, bu konuda sessiz kalmak; Gargat olmaktır.