Birine vereceğiniz en büyük hediye ve ona yapacağınız en güzel iyilik; gıyabında onun için dua etmektir. Çünkü dua; görünmeyen en derin sadakadır. Duada; ne gösteriş vardır, ne karşılık beklentisi. İnsanların “teşekkür” edemediği, farkına bile varmadığı fakat Allah’ın bizzat bildiği bir iyiliktir dua. Hediye dediğimiz şey çoğu zaman maddidir; bir çiçek, bir kitap, bir eşya gibi… Ama dua, insanın gönlünden kopup Allah katına yükselen bir armağandır. Maddi hediyeler elde durur ama dua kaderde yer bulur, eşyalar eskir ama dua ömürlere bereket olur.
Günümüzde insanlar birbirine yakın görünse de kalpler arasındaki mesafe çoğu zaman büyüktür. Konuşmalar yapay, davranışlar aceleci, ilişkiler çıkar hesaplı hâle gelmiştir. Böyle bir çağda dua etmek, en sade ama en samimi iletişim biçimidir. Birinin yüzüne karşı güzel söz söylemek kolaydır, fakat o yokken onun için Rabb’ine yönelmek; daha derin bir sadakat ve daha incelikli bir vefanın göstergesidir. İnsan bazen birine ne söyleyeceğini bilemez, bazen onun derdine yetişemez, bazen yapabileceği hiçbir şey yokmuş gibi hisseder. Oysa "Dua" hiçbir şey yapamıyorum dediği an, aslında en güçlü şeyi yapabilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Bir Müslümanın din kardeşine gıyabında ettiği dua kabul olunur” buyurarak, bu görünmez iyiliğin semadaki değerini açıklamıştır. Meleklerin “Âmin, sana da aynısı olsun” demesi, duanın karşılıklı bir ikram hâline dönüşmesidir. Dua eden kazanır, dua edilen kazanır. Dünyada karşılığı iki yönlü olan iyiliğin adı; duadır
Bugün insanlar kendilerine edilen iyiliklerin bile hesabını tutuyor, yapılan yardımların fotoğraflarını paylaşıyor, yapılan iyiliklerin görülmesini istiyor. Oysa dua, görünmeyen bir iyiliktir; gösterişsiz olduğu için değerlidir, gizli olduğu için Allah katında bereketlidir. Dua, ilişkilerin de terzisi gibidir; kırıkları onarır, küskünlükleri yumuşatır, kalpte biriken tortuları temizler. Bir insanı affetmekte zorlanıyorsanız onun için dua edin. Çünkü dua, gönülde biriken öfkeyi eritir. Nefis “kırdılar, incittiler” der; gönül ise; “Allah ıslah etsin, yolunu açık etsin” diye dua eder. Bu yüzden dua, insanı hem karşı tarafa hem de kendisine yaklaştırır. Çünkü dua eden, aslında kendi kalbini de iyileştirir.
Kırgınlıklar duayla hafifler, nefret duayla çözülür, sevgi duayla derinleşir. Rabbimiz Kur’an’da müminlerin ahlâkını anlatırken “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma” diye dua ettiklerini bildirir. Bu ayet, gıyabında dua etmenin sadece bir nezaket değil, bir inanç ölçüsü olduğunu gösterir. Mümin, kalbinde kin taşımayı kendine yakıştırmaz, çünkü bilir ki dua edilenin gönlü huzur bulursa, dua edenin gönlü de nurlanır. Dua etmek; hem kendini hem başkasını Allah’ın rahmetine bırakmaktır.
Bazı insanlar hayatımızdan çıkar ama dua listemizden çıkmazlar. Çünkü dua; bağları koparan bir eylem değil, bağları sürdürmenin en ince yoludur. Birini özlediğinizde, onun için dua edersiniz. Ona kırıldığınızda, dua ederek yumuşarsınız. Onun iyiliğini istediğinizde dua edersiniz. Dua etmek, sevginin en sessiz açıklamasıdır; “Seni Allah’a emanet ediyorum” demenin bir başka yoludur. Bugün insanlar hediyeler ve sözlerle sevgiyi ölçerler. Oysa gerçek sevgi; dua ile belli olur. Parası olan herkes hediye alabilir ama her kalp dua etmeyi bilmez. Dua, maddi gücün değil manevi olgunluğun göstergesidir. Birini gerçekten seviyorsanız, gerçekten önemsiyorsanız, onun için dua edersiniz. Çünkü dua; sevgiyi Allah’a arz etmektir. Dünya sevgisi geçicidir ama Allah’a emanet edilen sevgi kalıcıdır.
Dua aynı zamanda kişinin iç dünyasında da bir güzellik inşa eder. Başkasının iyiliğini istemek, insanı bencillikten kurtarır. Kendine yapılan iyilikleri hatırladıkça insan dua eder, dua ettikçe gönlü genişler, dua ettikçe bakışı derinleşir, kalbi incelir, vicdanı uyanır. Dua; insanın karakterine ferahlık verir; içinde bir ışık uyanır. Bu yüzden dua eden insanın yüzünde farklı bir huzur, sözünde farklı bir yumuşaklık, yürüyüşünde farklı bir sükûnet olur.
Dua gizli bir hediye, kalpten kalbe uzanan görünmez bir eldir. Birine bir şey vermek kolaydır; fakat dua etmek, gönülden bir kapı açmayı gerektirir. İnsanın duası, kalbinin temizliğinin ve niyetinin berraklığının göstergesidir. Bu yüzden birine vereceğiniz en büyük hediye, onun için gıyaben edeceğiniz duadır. Dua; kalpte başlar, semaya yükselir ve kader olarak geri döner. İnsan unutur, zaman unutur, dünya unutur ama Allah, kulun yaptığı her duayı kaydeder. Bir gün, sizin sessizce yaptığınız bir dua, birinin hayatındaki en büyük iyilik olarak tecelli eder.