Saygı

Bayram Ocak

Samsun’dan 90 lı yıllarda ayrıldım, dışarıda görev yaptığım yerler küçük yerleşim yerleri idi.  Samsun’dan sonra ilk toplu taşıma aracını 2006 yılında kurs için gittiğim Ankara’da kullandım. Terminalden metroya bindim, sonra ki duraklarda  sabah işe gitmek üzere metroya binenlerle kalabalık iyice artmıştı.

 Ayakta duran bayana yerimi verdim. Kızılay’a yaklaşırken önümdeki koltukta oturan yolcu kalktığında, boş koltuğa hamle yapan gencin önüne geçtim yaşlı birini oturması için davet ettim. Bu hareket olayı gören diğer yolcuların bir kısmına  ilginç gelmişti. Oysa çocukluğumdan bu güne kadar yapmış olduğum şeyi yapıyordum. Sadece bana öğretileni uyguluyordum. Bu esnada gözlerini kapatan, dışarıya bakan, yerimi ister diye kimseyle göz göze gelmemeye çalışan gençlerin hareketlerinde bir değişiklik yoktu. Oysa o gençlerin büyük bölümü ya üniversite öğrencisi yada üniversite adayı öğrencilerdi.

 

Gençlik yıllarımızda okula giderken az sayıda olan , tıklım tıklım dolu otobüsleri kullanırdık . O otobüslerde boş yer olmadıkça öğrenciler oturmaz, oturur salar da  kendilerinden büyük biri geldiğinde ayağa kal kardılar.  Memleketimde, halk otobüsü, tramvay ve  minibüslerde yolculuk yaptıkça Ankara’dan farkımızın kalmadığını gördüm.

 

Ne değişmişti 90 lı yıllardan sonra hayatımızda. Televizyon batının kültürünü bize öğretti ,teknoloji  gelişti, insanlar yalnızlaştı, birbirinden uzaklaştı mutlaka. Bizim üzerimizde ki neslin çocukları şimdi o koltuklarda oturanlar.  Oysa her sabah okuduğumuz andımızda ‘’Küçüklerimi sevmek, büyüklerini saymak’’ diye bir cümleyi tekrar etmekteydik. Andımız  yakın zamanda kaldırıldı, bu çocukların hepsi her sabah andımızı okumuştular ne yazık ki cümlede ki anlam o cümlenin içinde kalmıştı.

 

İki gün önce Tekkeköy minibüslerin bindim. Özellikle Tekkeköy’ü belirtme nedenim daha küçük bir yerleşim yeri ve herkes birbirini tanıyor olmasından kaynaklıydı.küçük yerleşim yerlerinde insanlar birbirini tanıdığı için saygıya daha çok dikkat ederler diye düşünüyordum. On sekiz kişilik aracın yarısında öğrenciler oturmaktaydı. Belediye evlerinden bastonu bir yaşlı bindi. Araç hareket edince dengesini kaybetti, yanındaki yolcular düşmemesi için onu tuttu. O esnada tüm öğrenciler telefonları ile ilgilenmekteydi. Görüntü gençlerin bedenleri aracın İçinde ruhları başka yerde.Ayaktaki yaşlıya yer verdim, ineceğim durağa kadar oturan çocuklardan bir tanesiyle göz göze gelemedim.

 

.‘’Çocuk ailenin aynasıdır’’ derdi lisede öğretmenimiz. O ulaşım araçlarında bunların anne ve babası da yolculuk yapıyordur mutlaka. Onlarda aynı durumu yaşıyordur belki de, hatta kendilerine yer vermeyen çocukları  eleştiriyorlar dır  mutlaka, ama hiç biri çocuklarına araç içinde otururken bir  büyük gördüğünde yer ver diye öğretmemiş belli ki, onlara göre saygısız başka çocuklar ,onların ki saygısızlık yapmaz.

 

 Ya öğretmenler, onlar bu çocuklara saygı konusunu anlatıyorlar mi hiç ? Büyüklerine karşı saygısı olmayan bu çocuklar, yarın büyük olacaklarının  bilincine varamadılar mı ? Büyüğe saygı göstermeyenlerin topluma da saygısının olmayacağını kimse bilmiyor mu ? Bu şekilde büyüyen çocukların, toplumsal olaylarda devletin malına zarar vermekten kaçınmadığı görülmüyor muydu ? Yada devlet malına zarar verenlere neden kızıyoruz ki ? Aile bunu verememiş, okullarda bunu almamışlar, en güzel aldıkları yer, televizyonlar, orada da devlet bu konuda eğitim vermekten ziyade, ne kadar kopuk, ilgisiz öğrenci dizisi veya filmi varsa ekranlardan bunu eksik etmedi.

 

Saygısız bir toplum yetişiyor, vatana, millete karşı saygısı olmayan bir toplumda iç huzurun sağlanmasında mümkün değildir. En basit şekliyle hangi şehirde olursa olsun gelen büyüğe saygı göstermeyen öğrenci yarın öğretmen yada yönetici olduğunda hangi çocuğa ‘’Büyüklerimize karşı saygılı olun ‘’diyecektir. Yada ‘’Devletin malı tüm halkın malıdır, onu korumamız gerekir ‘’diyecektir. Bu bilinç anne baba da öğretmen de olmadıktan sonra istediğiniz kadar hayati ,alfabeyi öğretin.  Saygıyı öğretemedik ten sonra bunun bir anlamı yoktur.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.