SAMSUNSPOR VE GALİP ÖZTÜRK OLAYI

Adnan Bahadır

Üzülerek ifade etmek gerekirse en zor işlerden birisi doğrunun yanında olmak, doğruları yazmak ve yanlışın karşısında olmaktır. Bunun için o kadar çok bedel ödedim ki anlatamam. Dünya kurulduğu günden beri haklılarla haksızlar mücadele etmişler. Toplumdaki yanlış insanlar rahatlıkla bir araya gelmişler ve güç oluşturmuşlar ama haklılar hiçbir zaman bir araya gelemedikleri için sürekli olarak ezilmişlerdir. Ama neticede her zaman haklı olanlar uzun vadede kazanmışlardır. Haksız olanlar da kısa vadede kazanmış gibi gözükseler de uzun vadede kaybetmişlerdir. Gazeteyi kurduğum günden beri hep bu mücadeleyi verdim, haklı olan düşmanım da olsa yanında oldum. Haksız olan dostum da olsa, güçlü de olsa karşısında oldum. Çok ağır bedeller ödedim ama asla pişman değilim. Yarın mahşer gününde Rabbim herkesin yaptığının karşılığını verecek. Spordan hiç anlamamama rağmen üzerime görev verildiği zaman elimden gelen her şeyi yapıp Samsunspor kulübüne destek oldum ama maalesef bedelini cezaevinde yatarak ödedim, önemli değil. Cezaevini bize yaşatanların Rabbim iki yakasını bir araya getirmesin diyerek asıl konumuza girmek istiyorum.

 

Galip Öztürk bu şehrin ulusal marka değeri olan şirket sahibi bir iş adamı. Biz bu şehirde taş üstüne taş koyanı takdir eder yanında oluruz ama yapılanları da doğru dürüst yazmaktan geriye kalmayız. Galip Öztürk’le ilgili bir ay önce yazdığım bir köşe yazısını hatırlayanlarınız olacak. Galip Öztürk yaptığı basın açıklamasında hakkında açılan dosyalarla ilgili tamamı FETÖ dosyaları ve tamamından beraat edecekken kasıtlı olarak hakkımda basında haberler çıkarılmakta demişti. O yazımda ben de demiştim ki ‘‘hayır dediği gibi değil ben o dosyaların tamamını okudum, orada olsa olsa tek bir dosyası olabilir FETÖ ile ilgisi olan. Gerisinin tamamı geçmişte yaptığı işlerle alakalı’’ Aradan bir, bir buçuk ay gibi kısa bir zaman dilimi geçmeden önceki gün ulusal basına düşen haberi görünce ne kadar haklı olduğum bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Galip Öztürk’ün ta 2009 yılında yaptığı bir eylem nedeniyle İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davasının tutanakları yayınlandı. Galip Öztürk ve arkadaşları o davadan 2014 yılında beraat etmişler ancak karşı taraf Yargıtay’a müracaat ederek verilen beraat kararına itiraz etmiş. Yargıtay da itirazı haklı bularak beraat kararını bozmuş ve dosyayı İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş. İstanbul 7. Ağır ceza mahkemesi de suçlular hakkında 4 ila 37 yıl arasında ceza talep etmiş. Galip Öztürk firari durumda olduğundan onun dosyasını ayırmış.

 

Şimdi buradan ne anladığıma gelince kanaati âcizanem o ki olay Galip Öztürk’ün dediği gibi FETÖ kumpası falan olmadığı gibi bana göre tam aksine kendisinin FETÖ ile arasının en iyi olduğu dönemde bu beraat kararı verilmiş. Bundan ne anlaşılıyor derseniz, benim üstatlarım Kuyucubaşı ile Hasan Uzunlar derler ki ‘lafın tamamı deliye denir’. Siz ne demek istediğimi anladınız. Ne zaman ki Galip Öztürk’le o günkü cemaatin arası açıldı, bu dosya Yargıtay’dan bozuldu ve tekrar Mahkemesine iade edildi. Yani Galip Öztürk’ün FETÖ kumpası iddiaları ile bu durum zıt bir durum olduğu ortada. Galip Öztürk’ün sadece bu davası yok. Buna benzer beş veya altı tane daha dosyası var. Hepsinden birer örnek var bende. Ben kimsenin ceza almasından mutlu olmam, tam aksine insanların hastalanmasından, iflas etmelerinden ve cezaevine girmelerinden fevkalade üzüntü duyarım. Velev ki düşmanım olsunlar hiç farketmez. Ama doğruları yazmak da bizim işimiz. Bu doğruları herkes bilmesine rağmen Allah kulu çıkıp seslendiremiyor. Niçin? Çünkü kimsenin işine gelmiyor da ondan.

 

Gelelim olayın Samsunspor kısmına. Samsunspor kulübü bu şehrin markası, yıllardan beri ekonomik sıkıntıları nedeniyle Valisinden Belediye Başkanına, Milletvekilinden işadamına herkesten para dilenerek ayakta tutulmaya çalışılan bir kulüp iken geçtiğimiz sezon Yıldırımların olaya sahip çıkmasıyla millete dilenmekten kurtulmuş bir kulüp haline geldi. Burada bize düşen görev bu insanlara alkış tutmak, yanlarında olmak ve sonuna kadar onlara destek olmaktır. Ancak son zamanlarda yapılan bazı işleri görünce canım sıkıldı. Spor işine hiç girmememe rağmen bu konuya girme mecburiyeti hâsıl oldu diye düşündüm. Bildiğim kadarı ile ortada bir dernek var, bir de Sportif A.Ş. sahibi olan Yılport. Dernekte bulunan insanların bir kısmının Galip Öztürk’ün çalışanları veya yakın adamları olduğu bilinmekte. Şayet bu insanlar Yıldırımlarla ilgili olumsuz bir şey yapıyorlarsa Yılport bunları zamanla tamamen dışlayarak Samsunspor kulübünü yönetmeli. Aksi takdirde en ufak bir ekonomik faydası olmayan bu insanların sırf ötede beride kamuoyu oluşturur düşüncesiyle oralarda olmalarına hiç gerek yok. Kamuoyu isteniyorsa biz buradayız. Onların on günde yapacağı kamuoyunu biz on dakikada yaparız, bundan kimsenin endişesi olmasın. Bu kulübü dilencilikten kurtarıp rahat bir nefes aldıran Yıldırım Holding’e tekrar teşekkür ederek yanlarında olduğumuzu belirtmek isterim. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.