RUHSAL YORGUNLUĞU GİDERMEK...

Sami Kesmen

Beden yorgunluğu uyuyarak, tatil yaparak, iş formunu ve çeşidini değiştirerek sağlanabilir. Ancak, insan bazen öyle bir noktaya gelir ki; ne uyku ne de tatil dinlendiremez. Çünkü; ruh yorulmuştur. Ruhun ilacı uyku değildir. Yorulan ruh bedeni de taşıyamaz. Kişi hâlsizleşir, moralsizleşir, enerjisi düşer, algısı zayıflar, gereksiz tepkiler çoğalır. Beden ruha dar gelmeye başlar. Ruhu yorulduğu için de hiç bir şeyden tatil alamaz. Ruhta oluşan boşluğu maddi unsurlar dolduramaz. Artık, yorgunluk bedenden çok ruhu sarmış, kişiyi sarsmaya başlamıştır. İşte o andan itibaren insan kalbi; dünyalıklarla değil, Yaradan’a yönelişle huzur bulacağı bir noktaya gelmiştir. Çünkü ruhun gıdası; secde, dua ve sabırdır. Ruhunu dinlendirmek için; en yakın yol secde, en içten ses dua, en sağlam sığınak sabırdır.

Hayatın ağırlığı sadece bedeni değil, ruhu da yormaktadır. Kimi zaman işlerin telaşı, kimi zaman insanların kırgınlığı, kimi zaman da beklentilerin baskısı ruhu daraltmaktadır. Bedenin dinlenmesi kolaydır; uyuyunca, oturunca ya da bir süre mola verince yenilenmektedir. Ama ruhun yorgunluğu öyle değildir. Onu dinlendirmek için başka bir iklime girmek gerekmektedir. Allah’a yöneliş; ruhun dinlenme alanı ve iklimidir.

Secde, ruhun en çok ferahladığı andır. Çünkü secdede insan, en alçak noktadayken en Yüce olana yönelip, yükselmektedir. Toprağa kapanırken aslında kalbini göğe açmaktadır. Yüce Allah; “Secde et ve yaklaş.” (Alak 19) buyurmaktadır. Hz. Ali (ra) bir gece boyunca secdede kalmış, sabah kendisine sorulduğunda; “Ey Ali, niçin bu kadar uzun secde ettin?” diye, “Ruhumun yüklerini Rabbime bıraktım, secdede hafifledim.” cevabını vermiştir. Ruh taşıyamadığı yüklerini secdede üzerinden atar ve hafifler. Çünkü secde, insanın teslimiyetle yeniden doğduğu andır.

Ruh, dua etmeden yaşayamaz. Dua, kalbin nefesidir; insan içini boşaltmadan huzur bulamaz. Resûlullah (sav); “Dua, ibadetin özüdür.” buyurmuştur. Dua; ruhun gıdasıdır. Bedir günü, düşman ordusu karşısında Resûlullah (sav) sabaha kadar ellerini açıp dua etmiştir. Ridâsı omuzlarından aşağıya düşmüş, gözyaşlarıyla duasına devam etmiştir. O gece dualar sadece savaşın değil, ruhların da zaferi olmuştur. Dua eden ruh, yalnız olmadığını hisseder. Çünkü bilir ki onu işiten, her şeyin sahibidir.

Hayatın imtihanları, ruhu sarsmakta, kayıplar, kırgınlıklar, beklenmedik darbeler ruhları yormaktadır. Bu noktada ruhun dinginliği sabırla mümkündür. Kur’an’da defalarca vurgulanan şu ilahi müjde, aslında bir ruh reçetesidir; “Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153) Uhud’da Hz. Hamza şehit olduğunda Müslümanların kalbi parçalanmıştır. Ama sabır, onları diriltmiştir. Sabır; kaybı yok saymak değil kaybı Allah’a emanet etmektir. Çünkü abır; imanın yarısıdır. Sabırsız ruh; yorgunluğu büyütmekte, sabırlı ruh ise; en zor şartlarda bile sükûnet bulmaktadır.

Bazen insan tatil yapar, sohbet eder, müzik dinler; böylece bedenini ve zihnini dinlendirmektedir. Bunlar nefse iyi gelebilir ama ruhun yorgunluğunu gider(e)mez. Ruhun dinlenmesi, Rabbine dönmesiyle olur ancak. Secdede kalp Yaratana teslim edilir, duada ruha nefes aldırılır, sabırla da insan zorluklar karşısında ayakta tutunur. Peygamberimiz (sav) ve sahabeler, bu üç dayanağa yaslanmışlardır. Bu yüzden en çetin imtihanlarda bile ruhları kırılmamış, yorgunlukları huzura dönüşmüştür. Ruhunu dinlendirmek için; en yakın yol secde, en içten ses dua, en sağlam sığınak sabırdır.

Ruhsal yorgunluklar yenilen ve içilen gıdaların helâl veya haram oluşuna göre de etki yapmaktadır. Vücudu haramla beslenen ruh doğal olarak yorgun olacaktır. Ruhlar fıtrattan beslenir. Fıtrat haramı kabul etmez. Haramla beslenen bedenin taşıdığı ruhla kavgası ve savaşı kaçınılmazdır. Böyle bir ruh sürekli yorgundur. Öncelikle ve özellikle haram gıdadan ve haram kazançtan uzak durmak gerekir. Sonra da; secde/ibadet, dua/niyaz, sabır/şükür yorgun ruh için şifa olacak, böylece toplum da canlı ve diri kalacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.