REKTÖR’ÜN VE BAZI...

Adnan Bahadır

REKTÖR"ÜN VE BAZI İDARECİLERİN MÜNASEBETLERİ

 

      Uzun zamandır ele almak istediğim, ancak zaman bulamadığımdan yazamadığım konulardan birisi de Ondokuzmayıs Üniversitesi"nin yeni yönetiminin basınla ilgili izlediği politikaları köşemizde değerlendirmekti, ancak gündemin yoğunluğundan vakit bulup, yazamadım. Belki yine yazamayacaktım ancak, bir yöneticinin arayıp, gazetemizde çıkan bir haberle ilgili eleştirilerini söylemesi ile birlikte, konuyu irdelemenin geciktiğini fark ettim ve bugün sizlerle bunu paylaşmak istedim. Ebu Müslim Horosani"nin “Onlar düşmanlarını elde etmek için, onlara yakın durup, dostlarından uzak durdular, dostlarını kaybettiler, düşmanlarını da kazanamadılar” sözünün ne kadar doğru bir söz olduğunu hatırlatarak, yazıma başlamak istiyorum. Ondokuzmayıs Üniversitesi"nde Rektör ataması yapılacağı zaman, bir gazete şimdiki Rektör"le ilgili aslı, astarı olmayan bir haberi manşetten vermişti. Konuyu araştırıp, resmi evraklarını bulup, gazetenin yaptığı haberin doğru olmadığını belirten bir haberi, ertesi gün manşetten verdik. Hatta bununla da yetinmeyip, Rektör Bey"i arayıp, gazeteye çağırarak, haberin doğrusunu yapma konusunda bizlere yardımcı olmasını istemiştik, o da yanına Sait Bilgiç Bey ve Av. Ali Türkmen Bey"i alarak geldi ve yapılacak olan haberde bize yardımcı oldular. Biz bu haberle de yetinmeyip, köşe yazısı yazarak olayı biraz daha aydınlatınca, rahatsız olan Erdal Ağar bizi mahkemeye verdi. Halen daha mahkeme devam etmektedir. Rektör Bey"in ataması yapıldıktan sonra çok fazla görüşme imkanımız olmadı. Bizim de böyle bir talebimiz olmadı, ancak geçenlerde Rektör Bey"in basını bilgilendirme toplantısında, kendisinin yanı başında aleyhinde haber yapan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni"ni görünce şaştım kaldım. Demek ki insanlar Ebu Müslim Horosani gibi kendilerine düşmanlık yapanlara daha yakın durup, onların dostluğunu kazanmaya çalışıyorlar. Bu insanların unuttuğu bir şey var. Oturdukları koltuk altlarından gidince yine eski dostlarıyla baş başa kalacaklar, yine onlarla aynı sohbet meclislerini paylaşacaklar. Zaman onların sandığından hızlı geçiyor, onlar yolcu ancak bizler hancıyız, bu handan o kadar çok yolcular geçti ki sormayın gitsin!

            Doğrusunu ararsanız 20-25 yıldır Üniversite ile ilişkilerim olmuştur, burada görev yapan akademisyenlerden bir şey anladım desem doğru olmaz. Nedenine gelince; bir kısmı şehre geldiklerinde biat ettiği terminatörlerine gider, bir kısmı siyasi uzantılı derneklere gider, bir kısmı ise mihrapçılarla, çetelerle beraber olmaktan zevk alır. Adamla 20-25 yıl beraber olup arkadaşlık yaparsın, ondan hiçbir beklentin olmaz, zaten elinden de bir şey gelmez, ne zaman ki sen onun ilahları ile veya menfaat umduğu insanlarla ters düşersin adam senden uzaklaşır, ama azıcık menfaati olduğunu hissedince anında yeniden yanında bitiverir. Koskoca Prof"ların şehre geldiğinde birlikte oldukları veya gezdikleri adamları burada yazsam emin olun ki o insanlara selam dahi vermezsiniz. Adam yıllar önce camide vukuat işlemiş, bu vukuatı nedeni ile görevden atılmış, ancak aradan geçen onca yıldan sonra tövbe edip pişman olduğunu sanıp, yeniden onunla arkadaşlık yapmaya başlayınca, zatı muhteremin “her gün üç cüz Kur"an okuyorum” dediğine inanıp, ona evliya gözüyle bakarken, birde ne göresin? Namert kaldığı yerden yola devam ediyor, vukuatlarına, vukuatlar eklemiş, bu vukuatları nedeni ile adam dövmelerden tutun da, mahkemelere intikal eden bir sürü olayları olmuş. Meğer adam Kur"an okuma yerine yazı yazıp, silmekle meşgulmüş de bizim haberimiz yok. İşte bizim koskoca üniversite profesörü de şehre geldiğinde bu Allah dostundan başkası ile dolaşmazmış haberiniz olsun! Benim bu yazdıklarımdan kimleri ve neyi kastettiğimi herkes anlamayabilir, ancak anlaması gerekenler rahatlıkla anlayacağından eminim. Hoca Nasreddin"in dediği gibi, bilenler bilmeyenlere anlatsın, bizimkisi de o misal. Çok merak edenler olursa ileride daha detaylı yazarım. Örneğin Pazar sohbetlerimizde anlattığımız hikayeler gibi “Taamcıbaşı Hafız Efendi"nin Hurilerle Savaşı” adlı bir hikayemiz olabilir. Bazen yazdığımız yazılarda geçen terimleri anlamayanlar oluyor, onlarla ilgili ileride Terimler sözlüğü hazırlamayı düşünmekteyim, ancak bunu yalnız başına hazırlanması biraz zor, yanımda bir bilen olmalı, bu bir bileni henüz bulmuş değilim, bulunca sizlere de bildireceğimden emin olabilirsiniz.

            Üniversite ile ilgili daha geniş ve detaylı yazıları önümüzdeki süreçte yazacağım, ancak şimdilik bir önsöz olarak geçiştirmeye çalıştım. Şehrimizin gerek kültürel açıdan, gerek ekonomik açıdan, gerekse siyasal açıdan önemli kurumlarından birisi olan bu müessesenin zaman zaman  ele alınıp, değerlendirilmesi ve şehirle bütünleşmesi gereken bir kurum olduğunu düşündüğümden, ilerleyen günlerde bu konuda yeniden görüşmek ümidiyle hoşça kalınız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.