İnsanın hayat yolculuğunda bazı geceler vardır ki, zamanın sıradan akışı durur; kalp, akıldan önce konuşur. Regâib Kandili işte bu gecelerdendir. Sadece takvim yapraklarında işaretli bir tarih değil; ruhun kendini tarttığı, niyetlerin gözden geçirildiği, kulun Rabbiyle bağını yeniden onardığı müstesna bir duraktır. Üç ayların başlangıcını müjdeleyen bu gece, rahmetin kapılarının ardına kadar açıldığı, ilâhî ikramın bolca sunulduğu bir rahmet iklimidir.
Regâib kelime olarak “bol ihsan, değerli bağış, arzu edilen şey” anlamına gelir. Bu yönüyle Regâib Kandili, insanın hem Rabbinden beklediği ihsanları hem de Rabbine sunması gereken kulluk bilincini hatırlatır. Çünkü bu gece yalnızca isteme gecesi değil; aynı zamanda verme, vazgeçme ve arınma gecesidir. İnsan, bu gecede sadece dilini değil, kalbini de duaya açmak zorundadır. Zira dilden dökülen her söz, kalpten onay almadıkça göğe yükselmez.
Modern insanın en büyük yanılgısı, kutsal zamanları şekilsel ritüellere indirgemesidir. Kandilleri sadece mesajlarla, paylaşımlarla, birkaç kalıp cümleyle geçiştirmek; Regâib’in ruhunu zedeleyen bir alışkanlığa dönüşmüştür. Oysa Regâib, insanın kendisiyle yüzleştiği bir muhasebe gecesidir. “Ben neredeyim, hayatım nereye gidiyor, kalbimde ne büyüyor?” sorularının samimiyetle sorulması gereken bir gecedir. Zira Rabbimizin rahmeti geniştir; fakat rahmet, yüzünü hakikate dönen kalplere iner.
Regâib Kandili, üç ayların ilk müjdecisidir. Recep ayıyla birlikte insan, manevî bir yolculuğa davet edilir. Bu yolculuk, Ramazan’a uzanan bir arınma sürecidir. Regâib bu sürecin ilk adımıdır. İlk adım ise her zaman en zor ama en kıymetli olandır. Çünkü ilk adım, niyeti belirler. Niyet sağlam değilse yol uzun, yük ağır olur. Bu nedenle Regâib gecesi, niyetleri tashih etme gecesidir. Kulluğu alışkanlıktan çıkarıp şuur haline getirme fırsatıdır.
Bu gece, sadece bireysel günahların affı için değil; toplumsal yaraların sarılması için de bir çağrıdır. Kırılan kalpler, ihmal edilen haklar, unutulan sorumluluklar bu gecede hatırlanmalıdır. Çünkü Allah’a giden yol, kuldan geçer. Kul hakkını yok sayarak yapılan ibadetler, şeklen doğru olsa bile ruhen eksiktir. Regâib Kandili, insanın sadece secdede değil; hayatta da düzgün durması gerektiğini hatırlatır.
Regâib’in en önemli mesajlarından biri de umut duygusudur. Ne kadar kirlenmiş olursa olsun, her kalbin arınmaya müsait olduğunu fısıldar. “Geç kaldım” diyenlere, “daha bitmedi” diye seslenir. Umudu diri tutar, tövbeyi cesaretlendirir. Çünkü tövbe, geçmişi silmekten çok, geleceği inşa etme iradesidir. Regâib gecesi yapılan samimi bir tövbe, yılların ihmallerini telafi edecek bir başlangıca dönüşebilir.
Bu gece, dua gecesidir; fakat sadece isteyenlerin değil, vazgeçenlerin de gecesidir. Haramdan vazgeçmenin, haksızlıktan dönmenin, kibri terk etmenin gecesidir. Zira insan, ne kadar çok şey isterse istesin, vazgeçmedikçe olgunlaşamaz. Regâib, “ne istiyorsun?” kadar “neden vazgeçiyorsun?” sorusunu da sordurur insana. Regâib Kandili’ni anlamlı kılan, o gecede yapılan ibadetlerin çokluğu değil; o geceden sonra hayatımıza giren istikamettir. Eğer Regâib gecesi, insanı sabaha daha merhametli, daha adil, daha ahlaklı bir kul olarak uyandırmıyorsa; o gece sadece geçirilmiş olur, yaşanmış olmaz. Kandiller, takvimde değil; karakterde iz bırakmalı, hayata yön vermelidir.
Regâib Kandili, ilâhî rahmetin kapısında bekleyenlere açılan bir fırsat gecesidir. Bu fırsatı sadece sözlerle değil; samimiyetle, kararlılıkla ve istikrarla değerlendirmek gerekir. Çünkü Regâib, bir gecelik bir misafir değil; üç aylar boyunca sürecek bir diriliş çağrısıdır. Bu çağrıya kulak verenler için Regâib, sadece bir kandil değil; yeni bir başlangıçtır. Bugün itibariyle yeri bir zaman dönemine girilmiştir. İhya edilen regaib gecesiyle başlayan süreç; miraç, beraat, kadir geceleriyle taçlanacak ramazan bayramı final olacaktır. Durulma ve dirilme fırsatları olan bu geceleri değerlendirmek; karara dönüştürmekle sağlanır ancak. Kutsal geceleri, karar gecesi haline getirenler; geceyi ihya etmiş olur.