Rant sesleriyle uyanmak!

Uğur Mumcu ile yıllardır aynı gazetede çalıştık…

Bombalı saldırıda yaşamını yitirmeden bir yıl önce ayrıldım Cumhuriyet Gazetesi"nden…

Ki, mesleğimin belki de en anlamlı dönemiydi…

Cağaloğlu"nun Cağaloğlu…

Babıali"nin Babıali olduğu yıllardı…

***

Duruşun, insanlığın, düşüncenin, kimliğin, kişiliğin önemli olduğu…

Gazetecilik ilkelerinin çiğnenmediği…

Yalap-şalap basının ortaya çıkmadığı günlerdi…

***

Paranın, ihtiyaca binaen bir araç olduğu dönemlerdi…

Bu perdeyi Turgut Özal viran eyledi…

Onun memurları işini bilirdi…

Bildi…

***

Köşe dönmeyi…

Malı götürmeyi…

Ondan öğrendi güzel yurdumun güzel insanları…

O işini bilenler…

Hayata egemen şimdi…

***

Ama çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı…

Kimseyi suçlamanın alemi de yok…

Kabahat kimde peki?

***

Yıl 1975…

Uğur Mumcu Yeni Ortam Gazetesi"nde şöyle yazmış…

“Susmayı, kendi kabuğunun içine çekilmeyi, bir yaşam biçimi, bir kişilik simgesi olarak benimseyen insanlar vardır.  Özgürlükleri ve silahları konuşmamaktır… 

Her adaletsizlik, onların eylemsizliğinden güç alır biraz da…”

***

“Baskıya boyun eğmeyen, gelen geçen yönetimlere maşalık etmeyen, içinde insanlık onurunu bir değişilmez hazine gibi saklayan insanlardır, çağlarına ve toplumlarına yakışanlar…”

***

“Ellerini kana bulayanlar, içlerindeki korkularını mezar taşlarıyla yaşayanlar, aynı adaletsizliğin ve aynı suçun ortaklarıdır hep birlikte…

***

“Gözlerin açıksa göreceksin, kulağın sağır değilse duyacaksın, ellerin kesik değilse uzanacaksın…”

***

“Unutmayalım ki, cesur bir kez, korkak bin kere ölür.  Önemli olan, insanın böyle bir toplumda suskunluğun simgesi olmamasıdır…”

***

Vedat Özdemiroğlu…

Mumcu"nun “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” dizelerine gönderme yapıyor…

Bir özeleştiri gibi…

Uğur Mumcu"nun anısına yazdığı “Rant Sesleriyle Uyanmak” başlığı altında vermiş bu sözleri yeniden…

Neler demiyor ki, “Rant sesleriyle uyanmak”ta…

***

“Solcu yazarlardık, ilerici gazetecilerdik, devrimci aydınlardık. “Halk için öl” dense ölürdük. Gelecek güzel günleri hayal ederken içimiz titrerdi. Bir gün kitlelerin ayağa kalkacağına tüm kalbimizle inanırdık. Sonra, baktık, zaman geçiyor, halkta tık yok. Yani bilinçlendir bilinçlendir, bitmiyor. Devrimin "d' si yok ortalıkta. Tabiatıyla sıkıldık, yıldık, bezdik,
DEĞİŞTİK EY HALKIM UNUT BİZİ…
***
“Yapılan mitingleri, eylemleri hafif bulurduk, sosyalizmin dalga dalga gelmesi için hayatımızı ortaya koyardık. Devrimi düşünmekten uykularımız kaçardı. Kaç tane genç bizim yazdıklarımızla coşup kendini feda etti kim bilir; kaç öğrenci, kaç işçi? Boşunaymış. değmezmiş, şu üç günlük dünyada önemli insan olmak; politikacıların, işadamlarının sofra arkadaşı olmak varken, sırça plazalarda eften püften şeyler yazıp, mal mülk edinmek varken, boşunaymış…
VAZGEÇTİK EY HALKIM, UNUT BİZİ…

***

“Paylaşımdan yanaydık. Yoksulduk ama mutluyduk. Yazabilecek kadar konfor yeterdi bize, kalemimizi kırardık ama satmazdık. Binlerce insan bizi örnek alırdı, paraya tamah etmezdik.
Ama artık salak değiliz, işe uyandık, satışın kralını yapıyoruz, iyi ediyoruz. Canımıza değiyor. Dinozorlar sıkıntıdan kıvranırken, biz maaşımızı dolar üzerinden alıyoruz. Lüks de insanlar içindir diyoruz.
SATILDIK EY HALKIM, UNUT BİZİ...
***
“Para babalarının ve onların kuklası olan politikacıların hep uzağında durduk. Bizi yönlendiren güç, ezilen halkın umutlarıydı. Yazdıklarımız iş dünyasını değil, mazlumları mutlu ederdi. Kimseye yalakalık yapmazdık. Fikrimiz gürdü, vicdanımız hürdü, aslan gibiydik.. Fakat piyasa oydu bizi. Şartlar değişti. Güç denen şey bizi kendine doğru çekti. Güce taptık. Yani nasıl oldu, birdenbire kendine benzetti bizi, canımız çekti, ayağımız yere bastı. Adeta akıllandık. Şimdi patronlarla can ciğer kuzu sarmasıyız. İstediğimiz politikacıya anında ulaşırız. Profesyonel olduk…
ÇAĞA UYDUK EY HALKIM UNUT BİZİ....
***
“Mesleğimizin onuru vardı. Gazetemizi sadece okur satın alabilirdi. Kişisel çıkar için kullanmazdık, kalemimizi her çevreden güçlü dostlar edinmek için harcanmazdık. Takla atmazdık. İşimizi yapmak yeterdi bize. Ağırlığımız vardı. Baktık, ağırlıkla falan olmuyor bu işler. Boyalı basında hiç fena değilmiş, onlar da insanmış. Güzel güzel baş sayfalara kurulduk, gazeteci olmanın bütün ayrıcalığını yaşamaya başladık. "Dünya varmış" dedik rahatladık.
DÖNDÜK EY HALKIM UNUT BİZİ...
***

“Bir gün hesaplarımız daha da büyüyecek, malvarlığımız daha da çoğalacak, vizyonumuz daha da genişleyecek, güzel satışlar yapacağız, gürbüz komisyonlar indireceğiz. Bu piyasaya daha sağlam yerleşeceğiz, çünkü evet, evet, rekabet artacak. Yollarımız ayrıldı ey halkım, değiştik, vazgeçtik, satıldık, çağa uyduk, döndük, unut bizi... Unut bizi, unut bizi, unut bizi…

ÇÜNKÜ BİZ SENİ UNUTALI ÇOK OLDU...