PSİKOLOJİK SAVAŞ

Sedat Yılmaz

PSİKOLOJİK SAVAŞ

 

Hangimiz kime ne kadar güveniyoruz. 5 harfli tek sözcükten

oluşan güven kelimesi hayatımızı ne kadar yönlendirir ve güven

kelimesi soyut anlamda bir sözcük değil midir? Fakat niteliğinin yaşamın ve

başarının %70'ni oluşturduğuna inanıyorum. En yakınımıza, topluma ne kadar güvenirsek o kadar daha mutlu, huzur dolu ve başarılı olabileceğimize inanmamız gerekir. Ya güvenemezsek neler olur?

 

Yaşam çekilmez bir hal alır ki sadece başkalarına güvenmek yetmez başkalarına güvenmek için öncelikle kendimize de güvenmeliyiz. Her birimiz toplumdaki bu güven bunalımı nedir diye düşünmüyor muyuz? Her bireyin öncelikle kişisel öz eleştiri yapması gerekir. İçinde bulunduğumuz toplumun sağlıklı, müreffeh ve insanca yaşayabilmesi için.

 

 Toplumda bu güven bunalımı bu kadar had safhaya neden çıktı? Bence herkes doğru ve yanlışı ayırt etmeksizin kişisel çıkar ve menfaatler ön planda düşünüldüğünden bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığının kendimize olan güvenimizi ne kadar etkilediğini düşünürsek zararlarının boyutlarını kestirmek o kadar daha kolay olacaktır. Başkalarının mutsuzluğu üzerine kâr amaçlı kır şişeyi dön köşeyi mantığı, dönülen köşenin bugünkü rehavetine kapılarak yarını düşünmeden rastgele yaşamaya benzemez mi? Sadece güven, doğruluk, saygı ve sevginin kişisel olması yeterli mi diye düşüneceksiniz. Tabi ki değil. İnsanların birbirine güvenmesi karşılıklıdır.

 

 Güven bir defa sarsıldı mı bir daha yerine gelmesi zorlaşır. İnsanlar birbirine güvenemezse birbirlerine kuşkuyla bakmaya başlarlar. Ve bu kuşkunun sonu tehlikedir. Çünkü o zaman ne konuştuğunuzun ne yaptığınızın anlamı kalmaz. Ve hastalık boyutuna varılmıştır.

 

Güvensizlik ardından şüpheyi getirir, şüphe de hayatı yaşanmaz hale getirdiği gibi içinden çıkılmaz boş kara bir kuyuya dönüştürür. İşte hastalık başlamıştır. Paranoyak hastalığı sonucu herkesten şüphelenmek, kuşkuyla bakmak ve endişe topluma hâkim olmuştur.

 

 Nedenini bilmediğimiz zaman tünelinde hep birlikte boğulacağımızı düşünmek dahi istemiyorum. Çünkü toplumda bu temel yargı olan güvensizlik hâkim olmaya başladı. İş bilenin kılıç kuşananın mantığı nereye kadar insan gibi yaşamamızı sağlar?

 

Onun için hepimiz kendimizce öz eleştiri yapıp ahlak kavramını unutmamamız gerekliliğine inanıyorum. Savaşlar sadece ateşli silahlarla olmaz daha tehlikelisi psikolojik savaş. İşte bu psikolojik savaşta yenmek ve yenilmek yoktur.

 

Bugün yenmiş gibi olsanız dahi yendiğinize inanırsanız mutlaka bir gün size de bazı oyun ve düzenler kurulacaktır. Çünkü siz hak ederek değil hak etmediğiniz bir galibiyet elde etmiş olmaz mısınız?

 

Bugün niçin bu kadar güven üzerinde durduğumu düşüneceksiniz belki. Fakat ben karşımdaki insana güvenmeden iki adım atılamayacağına inananlardanım. Peki, güvenilmemesi gereken insanlar yok mu? Elbette var. Ama inanın bir defa şüphe girmiş içine, kimse kimseye güvenemez olmuş. Neden, niçinler de çok önemli. Çünkü hepimizde kazanma hırsı, biraz daha çok kazanma hırsı birçok değerleri etkilediğinden hayat çekilmez bir hal alıyor ki ahlaki değerlerimizin önemi ön plana çıkıyor. Kimin kime ne kadar güveneceğinden vazgeçip kimlerin kimlere güvenmemesi, toplumsal algıda bir güven problemi yapmıştır ki bu durumun düşünemeyen, sorgulayamayan bir toplum halini almasıyla orada hayat hiç ama hiç çekilmez olur.

 

Tek başına yaşanılmayacağından insanların güven problemi olmaması gereklidir. Böylece başarının temel prensibi güvensizlik değil güven olmalıdır diye düşünüyorum.

 

Bugün ilk testi yapalım mı birbirimize ne kadar güveniyoruz. En samimi arkadaşımızdan başlayarak aile içi güvene varıncaya kadar. Demem o ki güvensizlik çok vahşidir, vahşet şiddeti, şiddet bozgunculuğu, bozgunculuk kötülüğü, kötülük ise yaşamı çekilmez bir hale getirir ki işte orada ahlaktan söz etmek hiç mümkün olmaz. Sözlerin de değeri kalmaz, konuşulanların da. İşte bu psikolojik bir savaştır. Saygılar sevgiler benden öncelikle en yakınlarımıza güvenmek yerine kendimize güvendirmek için neler yapılabileceğini düşünmek de sizlerin olsun.

                                                                                             

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.