İslâm, mü’minler arasında kardeşliğin sağlanmasına ve bu kardeşliğin sürdürülebilmesi için dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma gibi değerlere çok önem vermiştir. Bu nedenle iyilik ve hayırda yarışmak, Allah yolunda harcamak gibi hususlar, birçok âyet ve hadisi şerifte Müslümanlara hatırlatılmıştır. Kur'ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir." [Âl-i İmrân, 3/92] İslâm dini böylece yardımlaşma ve paylaşmayı İslam'ın en temel esaslarından kılarak İnsanların hayırlarda ve meşru işlerde yarışıp yardımlaşmalarını istemiştir. “İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” [Mâide, 5/2] Dayanışma ve yardımlaşmaya kişinin yakınlarından başlaması, sosyal birlik ve bütünlüğün fertlerin ailelerinden, en yakın çevrelerinden, komşularından ve akrabalarından başlayarak çevreye doğru yaygınlaştırılmasına vesile olur. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” [Bakârâ, 2/215]
Şüphesiz, dinimizde paylaşmaya dair pek çok hayır ve iyilik yolu bulunmaktadır. Meselâ çalışıp kazanmak, ürettiğinden hem kendisi ve ailesini faydalandırmak hem de başkalarına vermek, yani zekat ve sadakalarını gönül rızasıyla hak sahiplerine ulaştırmak en başta emredilen paylaşım metotlarındandır. Yine Ramazan ayında vermemiz gereken Fıtır sadakalarımız sevinçli ve huzurlu olduğumuz bu mübarek günlerde ihtiyaç sahiplerini unutmamamız gerektiğini hatırlatan çok önemli bir ibadettir. Sevgili Peygamberimiz paylaşmanın önemini şu hadis-i şerifinde ifade etmektedir: “Ebû Mûsâ el-Eş’arî (ra)’den rivayet edildiğine göre Nebi(sav); “Sadaka vermek her Müslümanın görevidir” buyurdu. Sadaka verecek bir şey bulamazsa? dediler. “Amelelik yapar, hem kendisine faydalı olur, hem de tasadduk eder” buyurdu. Buna gücü yetmez (veya iş bulamaz) ise dediler. “Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder” buyurdu. Buna da gücü yetmezse dediler. “İyilik yapmayı tavsiye eder” buyurdu. Yine Allah Resulünün bir kimse, bir mü’minin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde o mü’minin sıkıntılarını giderir dediğini biliyoruz. Yüce dinimiz biz Müslümanlara maddi ve manevi huzuru, şifayı ve mutluluğu sunmuştur. Bu nimetler ise paylaşıldıkça artmakta ve bereketlenmektedir. Nefsimizde ve çevremizde bu paylaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutabilirsek toplumun pek çok kesimine iyiliğin, güzelliklerin ve ihsanın hakim olacağını unutmamalıyız.
Ramazan ayı, bizde olanı olmayanlarla paylaşmak için en güzel fırsat zamanı, sosyal dayanışma için çok güzel bir mevsimdir. Her yapılan amelin karşılığı bu mübarek zaman diliminde bire bin verileceğinden belki bir sahuru, bir iftarı paylaşmak, bir kardeşimizin sevincine, hüznüne ortak olmak, hem dünyamız hem ahiretimiz açısından nice güzelliklere vesile olacaktır. Müslüman Müslümanın kardeşidir düsturuyla, bir kardeşimizin sıkıntısını gidermek, bizde var olan nimetlerden paylaşmak ve bu dayanışma ruhuyla pek çok gönül kazanmak, Cenab-ı Hakkın af ve mağfiretine ulaşmamızı sağlayacaktır inşallah. İçinde bulunduğumuz bu mübarek günlerin, paylaşarak nice gönüller kazanmamızı sağlaması ve kardeşliğimize, uyanışımıza vesile olması duasıyla…