ÖZGÜRLÜK

Bayram Ocak

Suriye, demokrasi, özgürlük beklentisi ile ayağa kalktı. Sonuçta kan ve göz yaşının dışında elde kalan bir şey yoktu. Onlar ayağa kalkarken perdenin arkasını görmemiştiler. ‘’Kalkın’’ diyenler ellerini ovuşturuyordu. Şimdi Ege’nin derin sularında, başka bir memlekette sönen umutlarla geçen parçalanmış ,vatansız bir hayat.

Libya, diktatörden kurtulmaktı amaç, diktatör gitti, diktatörler geldi ve bağımlı bir hayata merhaba denilecek, diktatörü kovduranların planları gerçekleştikten, ülkeye ait yer altı zenginlikleri ellerine geçtikten sonra ,kendi mallarıyla esareti yaşayacaklar.

Irak, diktatörden kurtulup demokrasiye merhaba diyecekti halk. Diktatörden kurtuldular ama karanlığa, kaosa merhaba dediler. Onların mallarını başkaları yiyip çocuklarına güzel gelecekler sunarken, Irak’ta doğan çocuklar belirsiz bir geleceğe adım atıyorlar.

Parçalanmış, bölünmüş toplumlar, kardeşçe yaşarken, başkalarının planlarının kuklaları olmuştular. Yüz yıl sürecek bir düşmanlık ile aynı topraklar üzerinde bir arada yaşamaları görüntü olarak sağlansa da yarın birilerinin çıkarı için yine kan akıtacak ,vatanlarını satacaklar. O toprakları onlara teslimiyetlerine karşılık verenlerin torunları, zamanı geldiğinde yine onların kanını birbirlerine döktürerek düşmanlığı körüklediler.

Bölgenin hakimi Osmanlı İmparatorluğu, bir çok milletten oluşan, adalet ve hoş görü ile yönetilen imparatorluk. Sonra adaletsiz mi oldu, yoksa istekler arttıkça mı küçüldü, bölündü, parçalandı.

Dış nedenleri bir tarafa koyduğunuzda, birinci dünya savaşına yaklaşırken ülke kaynıyordu. Yönetime talip bir takım insanlar, ayak oyunları, yönetimin ele geçirilmesi ve batıya olan hayranlıkları vardı. Kurtuluşu kendisinde değil de, Almanya’da arayanlar, Almanlara sundular ülkeyi. Sonra parçalanan bir imparatorluk. Kan ve göz yaşıyla yazılmış bir Cumhuriyet. Bağımsızlık için mücadele edip ne yazık ki, ikinci dünya savaşına girmemesine karşın, yine bağımlı olması sağlanan bir Cumhuriyet.

Osmanlının son dönemleri, İttihat ve Terakki partisi 1908-1918 yılları arasında devlet yönetiminde egemendiler. Onların karşısında İngiliz siyasi ve iktisadi yapısını bire bir almak isteyen batıda eğitim görmüş toplumun üst sınıfına mensup insanların oluşturduğu liberal bir yapının kurduğu Ahrar Fırkası adlı bir parti vardı. Bu partinin programını Kont Leon Ostrorog yazmıştı. Partinin temeline bakıldığında İngiliz desteği vardı. Arkasından İngiliz elçiliği ve istihbaratçıları çıkmıştı

İttihatçıların 1908 de getirdiği tüm reformları Avrupa kabul etmemişti. Amaçları kapitülasyonların ve Osmanlı hukuk egemenliğinin yıkılacak olmasıydı. İmparatorluk içinde İttihatçıların ilerlemesini istemeyen, onun karşısında kendilerinin kontrolünde karşı bir oluşuma imza atmaları Osmanlıyı çok sevmelerinden mi kaynaklıydı? Ahrar Fırkasını kurdururken ülkede demokrasi solmasımıydı istekleri?

Orta Doğuya yeni düzen getirenlerin Osmanlının çöküşünde nasıl çalıştıkları ortada değil mi? Tarihten ders almadığımız zaman aynı oyunlara gelmeyeceğimizin garantisi mi var ?

Daha bir kaç hafta önce Amerika başkanın tüm dünyanın gözü önünde Arabistan Kralına ‘’Bak Kral seni biz koruyoruz, biz olmazsak iki haftaya kadar orada olmayabilirsin, bunun bedelini ödemeye mecbursun’’ derken kendilerine tabi olanlar ile nasıl dalga geçtiklerini ve pervasızlıklarını göstermedi mi?

Tüm bu yaşanılanlara rağmen tarihten hiç ders almadan kendi ülkemizde çok rahatlıkla kutuplaşabiliyoruz.

Bu ülkenin kutuplaşmaya değil birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu ülke insanlarının devletin malı deniz mantığından uzaklaşması gerekmektedir.

Ülkede küçük bir sarsıntının nelere mal olduğunu herkesin görmesi ve ülke kaynaklarının doğru kullanılması için çalışması gerekmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.