OMÜ İKİNCİ AKAN DÖNEMİNİ KALDIRAMAZ

Adnan Bahadır

Bugün Ondokuz Mayıs Üniversitesindeki rektör adaylarını değerlendirmeye çalışacağız. OMÜ gerek barındırdığı öğrenci sayısı ile gerekse de şehrin ekonomisine sağladığı katkı ile şehrimizin ve bölgemizin önemli eğitim kurumlarının başında gelmektedir. Sadece bununla da kalmayıp Tıp Fakültesindeki kaliteli hocalarıyla bölge halkına hizmet etmenin yanında diğer fakültelerdeki donanımlı kadrolarıyla da göz dolduran elli beş bin öğrencisi, altı bin beş yüz civarındaki personeli ile kurumsallaşmış bir kurum özelliği taşımaktadır. Ali Sümer hocadan itibaren üniversitenin rektörlerini ve idari kadrosunu tanır, takip ederim. Mehmet Sağlam döneminde yapılan camiye daha sonraki dönemlerde dışarıdan cemaat alınmayan dönemlerinde de elimizden gelen mücadeleyi verdiğimiz bir kurum bu kurum. Üzülerek ifade etmek gerekirse son otuz yılda en kötü yönetim biçimi siyasette beraber çalıştığımız Hüseyin Akan döneminde olmuştur. Bu dönemle ilgili yazıp çizdiklerimizi bilenler bilir ancak insan hafızası unutmaya meyilli olduğundan biraz hatırlatmakta yarar görmekteyiz. Buna neden ihtiyaç duyduğumuza gelince; rektörlük için YÖK’e müracaat edenler içerisinde yoğun bir biçimde uğraş veren Şenol Eren’in Hüseyin Akan’ın yardımcısı olduğunu ve Hüseyin Akan’ın yaptığı icraatların büyük bir kısmında onun da imzası olduğu ve hala daha ondan habersiz bir şey yapmadığı göz önüne alınacak olursa Şenol Eren’in rektör olarak atanmasının OMÜ’de ikinci Akan dönemi olacağı ve Akan’ın gölge rektör gibi OMÜ’yü yöneteceğini düşünmekteyim. Neden böyle düşündüğüme gelince; Şenol Eren hocanın Hüseyin Akan hocaya ne kadar yakın olduğunu ve gerek rektör yardımcılığı döneminde gerekse daha sonraki dönemde onunla olan ilişkilerinin ne boyutta olduğu açık ve net ortada. Hüseyin Akan döneminde OMÜ’ye alınan öğretim elemanlarından ne kadarının FETÖ’cü çıktığı da açık ve net ortada. Hüseyin Akan yardımcılığına atadığı ve daha sonra FETÖ’cü oldukları için görevden atılan hocaların durumunu bilmiyor muydu? Bana göre biliyordu ve yönetimini onlarla paylaşmıştı. Yapılan operasyonlarda bunların tamamı görevden alındı, bir kısmı cezaevine girdi, bir kısmı hala daha sıkıntı yaşıyor. 

Şenol Eren insan olarak kötü bir insan değil ancak iyi bir insan olmak ayrı bir şey iyi bir yönetici olmak farklı bir şey. Şenol hocadan birinci adam yaparsanız sıkıntı yaşarsınız, bu dönemde OMÜ’de  FETÖ ile ilgili verilen mücadelede en ufak bir katkısı olmadığını biliyorum. Örneğin Yusuf Demir hocayla Kaya Tuncer Çağlayan hocanın pek çok FETÖ evrakında imzası olduğunu, verilen mücadeleye katkı sağladıklarını ama Şenol hocanın en ufak bir katkısının olmadığını veya en ufak bir belgede imzası olmadığını biliyorum. Şayet yanlış biliyorsam arasın söylesin düzeltelim.  FETÖ ile mücadele etmek hepimizin görevidir, bu görevden kaçanlar zımnen de olsa o yapıya bir şekilde destek vermiş olurlar. Şenol hoca yumuşak huylu bir insandır, çok kolay etkilenir ve karar verme noktasında mutlaka birileriyle görüşerek karar verme yönünde bir yapıya sahip olduğu kanaatindeyim. Oysaki OMÜ gibi güçlü ve büyük bir kurumda yöneticilik yapacak kişi dirayetli ve otoriter bir yapıya sahip olmak zorundadır. Siyasetçilerden gelecek her talebi karşılamak durumunda olmadıklarını bilmek durumundadırlar. O nedenle Şenol hocanın bu işi yapacağı kanaatini taşımıyorum. Şayet atanmış olsa benim ve pek çok arkadaşımızın kanaati Hüseyin Akan’ın gölgesinde rektörlük yapacağı yönündedir ki bu OMÜ gibi bir kuruluş için çok kötü bir yönetim biçimi olur. Hüseyin Akan döneminde OMÜ Tıp Fakültesi’nde başhekim olan arkadaşın oğlunun yaptıklarını da bu toplum unutmuş değil, bunları da sırası geldikçe yazacağız. 

Sait Bilgiç bu dönem benim beklentilerimin üzerinde bir performans gösterdi, kimseye kin tutmadan tarafsız bir biçimde üniversiteyi yönetti. Bu yüzden de 'Neden zulmetmedin?' şeklinde bazı kesimlerin tepkisini aldı. OMÜ, FETÖ konusunda öyle güçlü bir hale gelmişti ki anlatamam, Sait hoca ekibiyle birlikte bu yapıyı dağıttı. Bu kazanımlar önemli kazanımlar, Sait hocayı değerlendirirken bu hususları dikkate almak zorundayız. OMÜ bu şehrin en önemli eğitim kurumlarının başındadır, oraya atanacak rektör kimseye gebe kalmadan işini tarafsız yapmaya çalışan bir insan olmalı. O nedenle yumuşak huylu ve onun bunun etrafında dolaşarak rektör olmaya çalışanların işi değil bu iş. Siyasetçiler de bu hususu dikkate alarak davranmaları gerektiğini unutmasınlar. Burada ülkenin ve evlatlarımızın geleceği söz konusu o yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu hususları bilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bu konuyla ilgili haberlerimiz ve köşe yazılarımız devam edecek, şimdilik bu kadar kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (21)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.