OLUŞUMLAR VE NEDENLERİ

Adnan Bahadır

Samsun"da son günlerde yaşanan birtakım gelişmeler, bizlerin olduğu gibi siz okurlarımızın da gözünden kaçmamaktadır. Kurumlar da yapılan değişikliklerle birlikte kronikleşmiş, üzerine gidilemeyen grup ya da gruplara, bu son dönemde adeta neşter vurulmakta. Şehrimizin kanayan yarası haline gelmiş olan bu konuyu “Sen mi kurtaracaksın Samsun"u?”, “Sana mı kalmış emniyetin, adliyenin işi?”, “Çoluk çocuğuna zeval gelir, karışmayız sonra haa!”, “Bak diğerlerine, onlar cebini nasıl "doldururuz"un peşinde, sense Robin Hood"luk! ” gibi, kimisi endişe içeren, kimisiyse tehdit niteliğinde olan uyarılara rağmen, daha önceleri suç örgütlerini ve şehrimize yaşattıkları sıkıntıları defalarca makale ve haberlerimizde yer verdik. Buna rağmen bu aya kadar konuyla ilgili herhangi bir yaptırım ya da önemli bir gelişme söz konusu olmadı. Bunun en önemli nedenlerini gelin beraber irdeleyelim. Birincil olarak suç örgütleri uzun yıllardır Samsun"da sindirme politikası uygulayıp, karşılarına çıkanları bir bir elimine ederken, sağ olsun medyamız onlara adeta çanak tuttu. Yapılan yolsuzlukları, haksızlıkları, şehirde yerleşmiş suç örgütlerini deşifre etmeleri gerekirken bu insanların şehrin en üst düzey yöneticilerinin yanında çekilmiş fotolarını en ön sayfadan verme yarışına girdiler. 3 maymun tiyatroda sahnelenseydi herhalde bunu Türkiye "de en güzel bizim yerel medya oynardı. Sadece bununla kalınsa da iyi. Biz bu suç odaklarıyla savaş verirken, uğradığımız alçak saldırı sonucu mahpus damına düştüğümüz andan itibaren, dillerine ket vurulmuşların dilleri birdenbire çözülüverdi ve bana yapılmayan suçlama kalmadı. Ne zaman ki bu satılardan karşılığını misliyle almaya başladılar, çıktıkları deliklere sinerek giriverdiler. Şimdi buradan yüksek sesle soruyorum, “Bana sıra geldiğinde her türlü haber ve yazıyı, benim bir daha köşe yazamayacağımı sanıp kaleme alabilen bu yiğit! Ve cesur! Arkadaşlar şehrin yaşadığı bu sıkıntılarla ilgili, neden bir kelime ya da bir satır yazamıyorlar?”.Hadi elleri titriyor anladık da, ağızlarına da felç mi indi? Gelgelelim bunun bir diğer nedenine; yukarda dedik ya hani bunları kareleyen medyamız kadar, yanlarına oturtan üst düzey yöneticilerimizin hiç mi suçu yok? Siz kalkıp suç odaklarının kafa elemanlarıyla aynı yemek masasında poz vermekten çekinmezseniz, bu şehrin hali nice olur? Aylardır yazıp çiziyoruz, ellerinde olan rant kapılarını çekip alacak birileri olsa, bütün bunlar oluşur muydu? Yetkili merciler zamanında üzerlerine düşen görevleri yerine getirselerdi, bu şehir böyle sıkıntılı hale gelir miydi? Ne var ki bazı makamlar da yaşanan değişiklikler sonucu, gelenlerin daha istikrarlı ve pes etmeyen kişiler olmasıyla birlikte, şehrimiz de birtakım güzel şeylerin yaşandığına da hep birlikte tanıklık etmekteyiz. Bu süreç eğer sürdürülebilinirse, şehrin kangren haline gelmiş en büyük problemlerinden biri de çözülmüş olur. Burada bizlere düşen birilerinin sıyrılamadığı “Bana dokunmayan bin yıl yaşasın” mantalitesinden bir an önce vazgeçip, taşın altına biraz da kendi elimizi koymamız gerektiğinin farkındalığına varmak ve her ne olursa olsun teminatımız olan Türk Adalet ve Sistemine olan inancımızdan asla taviz vermemektir. Kalın Sağlıcakla

Not: Hani dedik ya “İsterse tüm kanalları satın alsınlar bizleri susturamazlar” diye...Bu makalenin üzerine kendilerini muhatap kabul edenler Adnan BAHADIR yazamaz, yazıyorsa da yazıları kesilsin diye Savcılığa dilekçe vermiş...Bu sefer sözümü değiştiriyorum değil bütün kanallar, tüm medya satın alınsa bizleri asla susturamazlar..Siz hiç endişe duymayın ne yaparlarsa yapsınlar; ister pusu kurup adice saldırsınlar, ister ellerindeki medyayı sonuna kadar kullansınlar, ister sabah-akşam şikayet etsinler bizler asla doğru bildiklerimizi yazmaktan geri durmayacağız. Dediğimiz gibi İNANIYORUZ ve GÜÇLÜYÜZ...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.