Bugün iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan ilki geçtiğimiz çarşamba günü ahiret yolculuğuna uğurladığımız Mustafa Demir ile ilgili olacak, ikincisi ise son zamanlarda gündemden düşmeyen bazı sanayi kuruluşlarında yaşanan ekonomik sıkıntılar olacak. Allah Resülü, bir Hadis-i Şeriflerinde “Üzkürü mevtaküm bilhayr” yani ’Ölülerinizi hayırla yad ediniz.’ buyurmaktadır. Nice sevmediğim veya kötülüğünü gördüğüm insan vefat etti, hiçbirisiyle ilgili bu satırlardan kötü bir şey yazmadım, ya hayırla yad ettim ya da gündemime hiç almadım. İnancımın gereği bu olmasaydı o kadar çok şey yazardım ki anlatamam. Mustafa Demir, yaklaşık otuz yıldan beri tanıdığım ama gerek siyasi uslüp olarak gerek karakter olarak hiç anlaşamadığım bir insandı. Refah Partisi’nden Atakum Belediyesi meclis üyesi olarak seçildiği günden ölümüne kadar aynı siyasi çizgide olmamıza rağmen hiç anlaşamadığımız, hatta AK Parti’yi kurarken bizzat yanıma gelip siyasette olmaması gereken birisin ama bu şehirde bir ağırlığın var, yönetime bir iki kişi önerebilirsin dediğinde teşekkür edip yolcu etmiştim. Daha sonraki süreçte kendisi milletvekili ben de Büyükşehir meclis üyesi olduğumda 2006 yılında babası vefat ettiğinde Şalpazarı’na cenazesine gidip dönüşte de beyaz eşya dükkanına o günkü il başkanı olan kayınçomla gittiğimde Vezir Hazretlerine olan yakınlığım nedeniyle kendi iş yerinde bana yaptıklarını anlatsam sayfalar dolar. Tüm bunlara rağmen çetelerle yaptığım vuruşmada hastaneye düştüğümde o günkü il başkanı başhekimi arayıp hastaneden çıkarılmamı istediğinde arkamda duran tek ismin Mustafa Demir olduğunu da buradan hatırlatarak konumuza girmek istiyorum.
Yukarıda arz ettiğim Hadis-i Şerif gereğince ölülerimizi hayırla yad etmek adına merhumun ardından yapılan bazı paylaşımları görünce ciddi anlamda rahatsız oldum. Mustafa Demir’in siyaset yaptığı dönemdeki hatalarını hepimiz biliyoruz. Zaman zaman da yazıp çizdim ancak hakkımı helal etmiyorum diye yazanların asla haklı olduğunu düşünmüyorum. Örneğin bir tanesi il özel idaresi kapanınca Büyükşehir Belediyesine geçmiş, aynı zamanda da bir mahallenin muhtarı olan birisi. Bu kişi normal işçilerin aldığı maaşın iki veya üç katı maaş alıp doğru dürüst bir iş yapmayan işçi statüsünde birisi. Merhum Mustafa Başkan bu kişiyi çağırmış ya muhtarlığı bırak işe gel çalış ya da emekli ol yoksa seni uzak ilçelerden birine yollayacağım demiş. O da kabul etmeyince uzak bir ilçeye yollanınca emekli olmak zorunda kalmış, şimdi de yok üzülmedim hakkımı helal etmiyorum gibi safsatalar yazıyorlar, geçsinler bu numaraları. Adam kamunun zararını korumak adına bir iş yapmış, sonuna kadar doğru ve yerinde bir karar. Bizzat benim şahit olduğum başka bir memuru Çarşamba’ya tayin edince adama yardımcı olmak adına Atakum Belediyesine naklinde yardımcı oldum, tayininden iki ay sonra belediye başkanı arayıp bana nerden buldun bu adamı, belediyenin altını üstüne getirdi senin yerinde olsam bunu çağırıp iki tokat atardım dedi mahcup oldum. Adamlık ölünün arkasından değil sağ iken yüzüne konuşmaktır. Yalandan kahramanlık yapanlar şovdan başka bir şey yapmıyorlar.
Gelelim yazı başlığımızdaki ikinci konumuza. Yaklaşık olarak kırk yıldan beri ticaretin içindeyim. Merhum babacığımın yap sat inşaat müteahhitliği ile başlayan ticari hayatım; yurtçuluk, tüpçülük, tavukçuluk ve gazetecilikle devam etti. Ticarete başladığımız yıllarda on ay çalışır, yazın gelmesini bekler, yazın yurt dışından gelecek gurbetçilere satacağımız daire veya dükkanlar ile gelecek yılın planlamasını yapardık. Banka kredisiymiş, borç paraymış, topraktan daire satmakmış o dönemlerde olmayan uygulamalardı. Topraktan daire satma işi vardı ama biz onu hiç yapmadık. Hal böyle olunca da ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorundaydık. Aradan geçen kırk yıllık sürecin sonunda gelinen noktada banka kredisi kullanmayan iş adamı, sanayici veya tüccar yok denecek noktada. AK Parti iktidarı gayri safi milli hasılayı yükseltmek adına banka kredilerinin önünü öyle açtı ki on, on beş yıl önce binmeye arabası olmayanlar fabrika sahibi oldular. Ne zaman ki Mehmet Şimşek ekonomiyi sanal ticaretten gerçek hayata geçirdi yüklü kredi kullananların tamamına yakını çok büyük sıkıntılara girdi. Bu minvalde şehrimizde üretim yapan güçlü sanayi kuruluşları da ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamaktalar. Bizim görevimiz bu sanayi kuruluşlarına köstek değil destek olmaktır. Adam küçülmeye gidip işçi çıkartıyorsa onu ayyuka çıkarmak bizim işimiz olmamalı. Ayrıca Bakanımız Mehmet Muş’un çabalarıyla Samsun’a imalat üssü kuran Baykar’ın bu güzel yatırımı şehrimize çok şey kazandıracak. Önümüzdeki WebTV yayınında bu konulara daha detaylı değinmek üzere bugünlük de bu kadar diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.