NEZAKETİN YERİ ZAMANI OLMAZ

Adnan Bahadır

NEZAKETİN YERİ ZAMANI OLMAZ

Konumuza girmeden iki hususa değinmek istiyorum, birincisi yaşadığımız süreç nedeniyle biz Emniyet Müdürlüğünde iken öğrendiğimiz ETİ Bakır'da yaşanan felaket konusu, bu konuda herkes bir şeyler yazıp çiziyor, bizzat gidip olayı yerinde görüp kanaat sahibi olmadan konuyla ilgili fikir beyan etmek istemiyorum. Netice itibarı ile bu bir iş kazasıdır, hepimizin başına gelebilir, bizim de iş yerlerimiz var, İnşaatımızdan işçi düşüp ölebilir, matbaamızdaki işçi iş kazası geçirebilir, her şey olabilir, olaya vakıf olmadan ezbere yazmak doğru olmaz, şu yoğunluğu atlattıktan sonra bizzat yerine gidip incelemek istiyorum, ondan sonra sizlere detaylı bilgi verebilirim.

Bir ikinci konumuz geçtiğimiz Perşembe sabahı saat 6.45'te on gazeteci göz altına alınıyor, iki gün göz altında tutuluyor, birisi Emniyetteki ifadesinden sonra salıveriliyor, sekiz kişi Cumhuriyet Savcısının sorgusunun ardından Mahkemeye çıkarılma gereği dahi duyulmadan salıveriliyor, ben ise Cumhuriyet Savcısının tutuklanması talebiyle Mahkemeye sevki sonucu verdiğim üç saatlik ifade sonunda Hakim tarafından serbest bırakılıyorum, Cumhuriyet Savcısı salıverilmeme itiraz ediyor, ancak o da reddediliyor. Emniyetteki ifadem dokuz saat, Savcılıktaki ifadem on dakika, Mahkemedeki ifadem yaklaşık üç saat sürüyor, toplam on iki saat ifade verdikten sonra serbest kalıyorum. Burada dikkatimi çeken iki önemli hususu arz etmek istiyorum, birincisi soruşturma Savcısının ifademi ayakta kalmam kaydı ile almak istemesi karşısında Mahkeme Hakiminin ifademi oturtarak almasıdır. Zira Mahkemelerde ifade ayakta verilir ancak üç saat gibi uzun bir süre ayakta kalacağımı gören ve başta ayakta verdiğim ifadede yorulduğumu fark eden Hakimin beni oturtması ve sorgulamadaki nezaketi çok saygıdeğerdi. Cumhuriyet Savcısına ayaklarımdaki rahatsızlığı beyan edip oturma talep etmeme rağmen kabul etmeyişi de canibi dikkat bir konudur. Zira bir insanın mazeretini beyan etmesi sonucu onu dikkate almak hem nezaket, hem de insanlık görevi olduğu düşüncesindeyim. Nihayetinde savcı karşısına şüpheli sıfatıyla çıkıyoruz, henüz ortada şüphe dışında bir şey yok.

Yapılan operasyonun siyasi bir boyutu olduğu ortada, biz adımızı, sanımızı vermek kaydı ile yüzlerce evrak hazırlayarak sunduğumuz şikayet dilekçelerinden sonuç alamazken uyduruk bir isimle şikayet edilmemiz sonucu telefonlarımızın dinlemeye alınması ne kadar siyasi bir karardır, ne kadar hukuki bir karardır sizlerin takdirine sunuyorum. Ben kimseyi suçlamak niyetinde değilim ancak bu şehirde yapılan SÜPÜRGE, HAZİNE, KIZILAY operasyonlarının şikayetçisi DENGE Gazetesi olmasına rağmen bizim çete kurduğumuz yönündeki iddialar ne kadar enteresan siz takdir edin. Adalet Mülkün Temeli olduğu muhakkak ancak bu adalet birilerine uygulanıp, başkalarına uygulanmaz ise işte orada ciddi sıkıntı var demektir.

Bizim her yazdığımız yazıya, her haberimize anında Mahkemeye gidip dava açılırken, bize her gün hakaret edenleri Savcılığa şikayet ettiğimizde yaptığımız şikayetlerin birleştirilmek sureti ile davaların azaltılmaya çalışılması da dikkatlerimizden kaçmıyor. Biz kimseyi suçlamıyoruz ancak yapılan icraatlar ortada, bunları kamuoyu ile paylaşmaktan asla çekinmeyeceğiz. Biz her yaptığımızın hesabını vermeye hazırız, başkaları da yaptıklarının hesabını vermek zorunda olduklarını unutmamalıdırlar. Allah'a şükürler olsun ki bu ülkede gerçekten hak ve adaleti önceliğe alıp, vicdanına göre karar alan ve hiçbir baskıya boyun eğmeyen Hakimler, Savcılar da var.

Gelelim son konumuza; Öncelikle şunu beyan etmeliyim yaşadığımız süreçte bizi yalnız bırakmayan, bir an dahi yanımızdan ayrılmayan, gece, gündüz Emniyette, adliyede, evimizde ve iş yerimizde yanımızdan ayrılmayan dostlarımıza ve çıktıktan sonra arayıp geçmiş olsun dileklerini ileten arkadaşlara şükranlarımı sunuyorum. Birilerinden korkusuna aramaya korkanların da canları sağ olsun, hiç önemli değil ancak burada üzüldüğüm tek nokta on tane gazeteci operasyon geçiriyor, Cemiyet Başkanı sadece kendi üyesi olan bir arkadaşı araması dışında ne geçmiş olsun diyor, ne ilan yayınlıyor, ne arayıp soruyor. Diğer meslektaşlarımızın büyük bir bölümü ellerini ovuşturup oh olsun demenin dışında bir kısmı arkadaşlarımıza kelepçelendiğimizi gördüklerinde bayram yapacaklarını söylemişler. Biz çiğ yemedik ki karnımız ağrısın, işimizi adam gibi yapmanın bedelini ödüyoruz, asla bir adım geri atma gibi bir niyetimiz olmadığını da herkesin bilmesinde yarar var. Bu tür davranışların kalemimizi biraz daha güçlendirdiğini de unutmasınlar. Bu şehre acilen adam gibi bir cemiyet, adam gibi bir meslek kuruluşu kurulmalı aksi halde mesleğin ayakta durması çok zor. Bizim gibi işini yapanları aradan çıkarmak için uğraş verenlere tavsiyem ona buna yağcılık yapacaklarına bizim gibi dimdik durmayı öğrenmeleridir. Biz yaptığımız doğruların her zaman arkasındayız. Kalın sağlıcakla

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.