MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATMAK

Sami Kesmen

Müslüman mahallesinde salyangoz satmak… Bu deyim, sadece ticari bir yanlışı değil, aynı zamanda değer çatışmasını, kimlik karmaşasını ve kültürel tahribatı anlatan güçlü bir mecazdır. Zira salyangoz; İslami hassasiyetin olduğu bir çevrede talep edilmeyen, hatta tiksintiyle bakılan bir şeydir. Müslüman mahallesi ise; bir toplumun inancına, ahlaki kodlarına, kültürel değerlerine sahip çıkan bir yaşam alanını simgeler. Bu başlık altında, yalnızca bir ürün satışı değil; hakikate ters düşen her türlü ideolojik, kültürel ve ahlaki yabancılaşma kastedilir.

İslam; hayatı iman ve itaat ekseninde şekillendiren bir dindir. Yüce Allah, Müslümanların bir kimlik üzere birleşmesini, marufu (iyiliği) yaymayı ve münkeri (kötülüğü) engellemeyi emretmiş ve “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız...” (Âl-i İmrân, 110) buyurmuştur. Bu ayet, Müslüman toplumun temel fonksiyonunu tanımlamaktadır. Kendi içinde değerlerine aykırı gelişmelerin hoş görülmediğini, bunlara karşı aktif sorumluluk taşımanın gereğini hatırlatmaktadır. Özetle, “salyangoz satmak” deyimi; toplumun bu ahlaki refleksini hiçe sayan bir tutumu ifade etmektedir. Bu tutum; İslami bir mahallede dinle çatışan her türlü ideolojinin, yaşam tarzının, ticari yaklaşımın veya söylemin pazarlanması anlamına gelmektedir.

Sosyolojik olarak bakıldığında bu tür davranışlar, kültürel ithalatın ve kimlik erozyonunun bir sonucudur. Batılı yaşam tarzının, seküler ahlakın veya materyalist düşüncenin bir Müslüman toplumda pazarlanması; salyangoz satmaktan farksızdır. Bu; toplumun temel dokusuna aykırı ürünlerin, dizilerin, ideolojilerin, söylemlerin, sanat anlayışlarının veya yaşam tarzlarının pompalanmasıdır. Televizyonlarda, sosyal medyada, eğitim kurumlarında hatta kimi dini platformlarda bile “salyangoz satma” eğilimleri gözlemlenmektedir. Ahlaka aykırı diziler, tüketime dayalı kültürel içerikler, dinden bağımsızlaştırılmış hayat yorumları ve bireysel haz odaklı yaşam tarzlarının hepsi, Müslüman mahallesine salyangoz sokma çabalarıdır. Kur’ân bu konuda iman edenleri uyararak; “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...” (Tahrîm, 6) hatırlatmasını yapmaktadır. Bu koruma, sadece bireysel değil; toplumsal bilinçlenmeyi ve mahalle ahlakını da kapsamaktadır.

Yazımıza başlık yaptığımız deyim aynı zamanda hakikate karşı gelenlerin inatçı tavırlarını da ifadeetmektedir. Çünkü salyangoz satan kişi, alıcının tercihlerini değil, kendi çıkarını düşünmektedir. Bu da İslam’ın; “nefsin heva ve heveslerine teslim olma” ikazıyla çelişmektedir. Yüce Allah; “Heva ve hevesini ilah edinen kişiyi gördün mü?” (Câsiye, 23) hatırlatmasını yapmaktadır. Hakikate rağmen; “satarım, sunarım, pazarlamamı yaparım” diyen anlayış, modern çağda “özgürlük” maskesi altında Müslüman toplumlara bir çok olumsuzluğu adeta dayatmaktadır. İslâmî değerlere ters düşen uygulamaların "alternatif", "farklı bakış açısı", "özgür birey tercihi" adı altında pazarlanması, bu çarpıklığın ve dayatmanın sunumudur.

Müslüman mahalle sadece camiyle, ezanla değil; tepkisiyle, duyarlılığıyla, seçiciliğiyle kendini ifade etmektedir. Sessiz kalınan her "salyangoz satışı", bir gün alışkanlığa, sonra normalleşmeye ve nihayetinde yozlaşmaya dönüşmektedir. Peygamber Efendimiz; “Sizden bir kötülük gören kimse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle; buna da gücü yetmezse kalbiyle… Bu, imanın en zayıf derecesidir" buyurmuştur. Bu hadis, her Müslümanın kendi mahallesinde salyangoz satılmasına kayıtsız kalmaması gerektiğini bildirir. Tepkisizlik; kabullenmek, kabullenmek de; zamanla yozlaşmaya zemin oluşturmaktır.

Müslümanlara düşen görev, değerlerine aykırı olan her şeyi tanımak, teşhis etmek ve onlara karşı ilkesel bir duruş sergilemektir. Mahalle bilinci, yalnızca coğrafi bir birliktelik değil; değer birlikteliğidir. Bu nedenle Müslüman mahallesinde salyangoz satılmamalı; satılmasına da müsaade edilmemelidir. Bugün hem bireysel hem de kurumsal düzeyde dikkat edilmesi gereken mesele; hangi “ürünün” tanındığı ve taşındığıdır. Düşüncemiz, sözümüz, tavrımız, ticaretimiz, projemiz; İslâm’ın ölçüleriyle mi şekilleniyor, yoksa mahalleye aykırı bir salyangoz gibi mi sunuluyor, bunun hesabı ve tespiti yapılmalıdır.
Unutulmamalı ki Müslüman; kendine ve çevresine karşı sorumlu kişidir. Mahallesini “helâl gıda, temiz fikir ve sahih değerler” ile beslemek, salyangoz satıcılarına karşı daima teyakkuzda bulunmak zorundadır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.