MÜSİBETİ DAVET...

Sami Kesmen

Tarih, sadece yaşananları anlatmaz; tekrar edilen hataları da kayda geçirir. Kavimlerin yükselişi kadar çöküşünü de yazan bu büyük defter, her çağda aynı suçları işaret eder. Şirk, isyan, zulüm ve hak ihlâli… Bunlar sıradan günahlar değil; ilâhî adaletin müdahalesini davet eden büyük kırılma noktalarıdır. Hiçbir toplum, bu günahları yaygınlaştırıp da bedel ödemeden yoluna devam edememiştir.

Kur’ân’da anlatılan helâk kıssaları, masal ya da tarih bilgisi olsun diye değil; ibret alınsın diye aktarılmıştır. Helâk edilen kavimlerin ortak özelliği; kendilerine verilen nimeti inkâr etmeleri, uyarıları küçümsemeleri ve zulmü hayat tarzına dönüştürmeleridir. Gücü, serveti ve kalabalığı haklılık zanneden bu toplumlar, ilâhî adaletle yüzleştiklerinde artık geri dönüş imkânını kaybetmişlerdir. Çünkü helâk, bir anda gelen sürpriz bir ceza değil; uzun bir inkâr sürecinin kaçınılmaz sonucudur.

Bu çerçevede istisna olan bir kavim vardır: Yunus Peygamber’in kavmi. Uyarıyı ciddiye almış, pişmanlık göstermiş ve topluca tevbe ederek helâkten kurtulmuştur. Bu tablo bize şunu öğretir; felâket kader değil, ısrarın sonucudur. Tevbe ise yalnız bireysel bir arınma değil; toplumsal bir kurtuluş anahtarıdır.

Hz. Muhammed ümmeti ise ilâhî sünnet açısından farklı bir imtihanla karşı karşıyadır. Bu ümmet için toplu helâk kaldırılmıştır. Ancak bu, günahların karşılıksız kaldığı anlamına gelmez. Aksine ceza şekil değiştirmiştir. Toplumsal yıkımlar yerine, bireysel belâlar devreye girmiştir. Herkes kendi payına düşen ikazla yüzleşmektedir. Kimi sağlığıyla, kimi ailesiyle, kimi huzuruyla, kimi de itibarıyla imtihan edilmektedir.

Bugün yaşanan bireysel felâketlerin önemli bir kısmı; modern çağın normalleştirdiği büyük günahların doğal sonucudur. Şirk artık yalnızca putlara tapmak değildir. Parayı kutsamak, gücü dokunulmaz görmek, makamı ilâhlaştırmak da modern şirktir. “Ben bilirim” kibriyle hareket etmek, ilâhî sınırları hesaba katmadan yaşamak açık bir isyandır. Zulüm ise sadece silahla yapılan bir suç değildir; haksızlığa susmak, adaletsizliğe alışmak ve çıkar için sessiz kalmak da zulmün başka bir yüzüdür.

Hak ihlâli, çağımızın en yaygın ama en hafife alınan günahıdır. Evde, işte, ticarette, sokakta, siyasette… Kul hakkı artık “detay” gibi görülmektedir. Oysa Allah’ın affına en uzak günah, kul hakkıdır. Çünkü bu hak, sadece tövbeyle değil; helâlleşmeyle temizlenir. Helâlleşmenin olmadığı bir toplumda, huzurun olması da mümkün değildir.

Bugün belâların sıradanlaşması, insanların musibetlere alışması, aslında kalplerin duyarsızlaştığının işaretidir. Depremler sadece binaları değil; vicdanları da yıkıyorsa, burada yalnız teknik değil, ahlâkî bir çöküş vardır. Adaletsizlik normalleşmişse, liyakat yerine sadakat öne çıkmışsa, zulüm sessizlikle korunuyorsa; bireysel felâketler kaçınılmazdır.

Unutulmamalıdır ki musibetler, ilâhî intikam değil; ilâhî ikazdır. Ama ikazlar dikkate alınmazsa, uyarılar daha ağır bedellere dönüşür. Allah kullarını ansızın yakalamaz. Önce hatırlatır, sonra ikaz eder, sonra mühlet verir. Mühlet ise masumiyet belgesi değildir. Aksine, dönüş için son fırsattır.

Bugün “toplu helâk yok” diye rahatlayanlar, bireysel felâketlerin dilini okuyamayanlardır. Oysa her bireysel çöküş, toplumsal günahların aynadaki yansımasıdır. Toplumun vicdanı bozulduğunda, bedeli fertler öder. Çünkü ilâhî adalet, suçu genelleştirir ama cezayı kişiselleştirir.

Şirk, isyan, zulüm ve hak ihlâli devam ettikçe; belâ kapıyı çalmaya devam edecektir. Kurtuluş ise hâlâ mümkündür. Tevbe kapısı açıktır, mühlet bitmemiştir. Ancak mühletin bir gün sona ereceği de unutulmamalıdır.

Akıllı olan; helâk gelmeden uyanan, belâ gelmeden yönünü düzelten ve ikazı cezaya dönüştürmeyendir. Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağar bilgisini veren Kur'an; bu önemli ikâzla insanlığı uyarmıştır. Akıllı müslüman; başına gelen her türlü olumsuz durumla ilgili olarak kendine soru sormalı ve kendini sorumlu tutmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.