MUHTAR MEHMET

Ahmet Ufuk Erkan

Mehmet Sayar, yıllara sığan zamandır dostumuz, arkadaşımız. Epey önce, O’nun, Terme’deki güzel çalışmalarından bahsetmiştim. Şimdi Terme Fenk Mahallesi’ne muhtar adayı olmuş. Kendisine başarılar diliyorum.  Zaten sevilen, iş görmeyi, yardım etmeyi seven biridir ve ideal bir muhtar da olacaktır, eminim. Yıllar öncesinde bize alttaki yazıyı kâğıda düşürtmüştü, yaptığı güzel çalışmayla. Muhtar adaylığı yolunda, Mehmet Sayar kardeşime tekrar başarılar diliyorum. Fenk Mahallesi’nin de şanslı olduğunu düşünüyorum. Şimdi o yıllar öncesindeki yazıyla, son verelim giriş kısmına…
ÖLÜMDÜR SOĞUTUR HER ŞEYİ YAKARAK

[Foto Baron Terme- Mehmet Sayar’a]

Aklımca, şu son eski cumhurbaşkanına yapılan ziyareti yazacaktım. Ki yazmıştım da… Sırrı Süreyya Önder’in soramadığı soruları da içeren… Hatta hiçbir yerde olmayan mumyalama resimleri yayınlanmıştı, o resimler için de yazmıştım… Ve şu face denen sanal âlemde, o resimler yüzünden biraz atıştım. 

Nasıl oldu bilmem, öfkeyle gezinirken nette, Terme’deki Foto Baron’un (bizim Mehmet Sayar’ın) hayata veda eden müşterileriyle ilgili paylaşımı tekrar göründü gözüme; malum, o başlık altında yeni bir şey yazıldığında,  paylaşım yapıldığında, yeniden face sayfanızda beliriyor. Ocak ayıydı… Bir çocuk, tanımadığınız, ancak bir paylaşımla gördüğünüz, görünce içten bir ah dediğiniz… Aşırı hız yüzünden… Ölmüştü demek istemiyorum; uygun cümle de bulamıyorum. Hanesini ateşe düşürmüştü, hanesine ateş düşürmüştü diyeyim. O,O’nu yolcu eden babanın şiirini okuduğumda, anlamı yitti neyi önemsemişsem. Kimi kırdıysam, her kırık kalbimize işledi. Her acı şiirdir… Her acı taşıyan cümle şiirdir.  Tek gerçek ölümdür, ölümün gerçek olduğu yerde, say ki her şey yalandır…

OĞLUMA AĞIT
 içimde bulutlar ağlıyor sen benden gideli oğul,
 denizlerim mavi değil artık, köpüklerim kara bağlıyor,
 teninin kokusu burnumda, gelsen bir koklasam
 dünyada kalmadı tadım ne esmer ne beyaz güldürmez yüzümü,
 dağlar ufak görünüyor yüreğim parça parça
 bedenim paramparça, canım yanıyor
 ellerim, avuçlarım iki yakamda.
 gözlerimden akan yaş değil kan 
 damarlarım nehir, toz pembe dünyam zehir,
 senden bana kalan oğul kocaman sensizlik,
 bir de zalım dünya
 dayanmıyor bu yürek sensizliğe oğul 
 aramıza gireli ölüm, kızgın ateşte yanıyorum 
 katlanamıyorum sensizliğe
 sen gibi ben de ölmeyi istiyorum 
 ne hayaller kurardık, hani biz arkadaştık,
 dost gardaştık biz de mutlu olacaktık,
 biz adam gibi bir birimizi satmazdık,
 mukadderata boyun büktük
 bitti hayallerim söndü ışıklarım 
 sensiz yaşamak yaşamak değil oğul
 her gün yaşarken ölümü içiyorum
 ah tutsan şu elimi beni de alsan oğlum

                                              İrfan KÖKTEN

[Ölümdür, ne önemliyse hatırlatır. Anlam katar aslında. Düştüğü yeri yakan, düşmediği yere ders olan… Sözü bitiren. Yakarak soğutan kendinden başka ne varsa…]

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.